Bu söz bir yaşam felsefesinin dışa vurumudur.Bu söz mağdurları zalimlere karşı koruyan ve kollayan bir anlayışın ürünüdür. İnsanlık adına herkesin sustuğu,barbarca çocukların ve kadınların katledildiği bir ortamda dünyada yankılanan bir sestir.Ağzınıza sağlık Sayın Başbakanım.
Üzerimizde bulunan ölü toprağını silkip ,her zaman zalimlere karşı mağdurların yanında olduğumuzu dünya gösterdik.Bu duygusal bir tepkiydi.Ama olsun buna İslam aleminin ihtiyacı vardı.Ölen çocukların ve kadınların haklarını biri savunmalıydı. Birisi zalim İsrail?e karşı dur diyebilmeliydi. Demokrasi ile yönetilmeyen Müslüman orta doğu ülkeleri ,Müslüman olmayan diğer batı devletlerinin sessiz kalırken ,Osmanlı torunlarının sesinin gür çıkması beklenmesi gereken bir olay olması gerekir.Çünkü 600 yılı yakın dünya siyasetine damgasını vuran ve batı tarafından ?hasta adam? diye nitelendirilen Osmanlı Devleti?nin ,20. Yüzyılda Büyük Önder Atatürk?ün emperyalist güçlere karşı savaşıyla tekrar dünya siyasetine dönen Türkiye Cumhuriyeti?ni kuran bir neslin torunlarıyız.Bununla gurur duyuyoruz.
Tarihsel sürece baktığımız zaman Hitlerin zulmünden kaçan Yahudileri koruyan ve ülkesine kabul eden bir devletiz.Mevlana Celalettin Rumi?yle, Yunus Emre?yle ve diğer erenler ile hoşgörünün hakim olduğu Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasında hüküm sürmüş bir milletin çocuklarıyız.Bu coğrafyada gelişen olaylara sessiz kalmamız mümkün değildir.Sessiz de kalmamamız gerekir.Bu hem tarihsel bir sorumluluk, hem de güçlü bir devlet olmamızın gereğidir.
Günümüzde oluşan olayları bu çerçevede değerlendirmemiz gerekir.Ya zulmü alkışlayıp zalimlerin yanında yer alacağız, ya da zalimlere karşı mağdurların yanında yer alacağız.Bizim safımız belli.Tarihsel süreç içerisinde kurduğumuz bütün devletlerde zalimlere karşı mağdurların yanında yer almışız. İnsanlık adına çok gurur verici bir olay. Milletimizle ne kadar gurur duysak azdır.Böylesi bir büyük millet, gitmiş olduğu her yere adalet ve hoşgörü götürmüştür. Şu an yaşadığız dünyada eksik olan bu iki kavram adalet ve hoşgörü değil mi?
Son zamanlarda kendini aydın sanan, nerden finanse edildiği belli olan ve bu milleti ,onun yetiştirdiği evlatları hor gören satılmış kalemşörleri kitle iletişim araçlarında gördükçe, onları dinledikçe içim ürperiyor.Dünya da hangi insan kendi yaşadığı ülkeyi bu kadar eleştirir, bu kadar hakir görür .Sen güçlüsün ,tarihde de güçlüydün. Biz kendimize güvenmeliyiz. Geçmişi tertemiz olan, tarihimizle gurur duyuyoruz. Ama içimizdeki Ermeni ve Yahudi yandaşlarını ve işbirlikçilerini gördükçe,Türk Milleti?nin silkinip kendine geleceğini ve kenetleneceğini umuyorum. Çünkü biz güçlü, gelenekleri olan bir devletiz.
Dünyada hoşgörü ve adalet denilince biz akla geliriz. Yumuşak başlıyız ama uysal koyun değiliz.Uysal koyun olmadığımızı; 600 yıllık tarihi boyunca Osmanlı Devletiyle tüm dünya ya , 1919 ile 1922 arasında Büyük Önder Atatürk Komutasında yürüttüğümüz ?Kurtuluş Savaşı?yla da emperyalist güçlere gösterdik.İsteyen var ise bu millet yine uysal koyun olmadığını gösterir.

