7 Aralık 2025, Pazar
00:38
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

EĞİTİM BİLİMLERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARINIDAN

YARARLANA BİLİYOR MUYUZ?

 

Araştırma ; her hangi bir olayın gidişatını, süreç içerisinde  ortaya çıkan sorunları ortaya koyan ve bu sorunların çözümüne yönelik bilimsel yöntemlerle çözüm yolları geliştiren  alan çalışmalarıdır.Yapıldığı disipline göre ad alır ve o disiplinle ilgili yeni çalışmalara  öncülük ederler.

Ülkemizde eğitim ile ilgili araştırmaları üniversitelerimizin Eğitim Fakülteleri ile Milli Eğitim Bakanlığının Eğitim Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı (EARGED) tarafından yapılmaktadır.Bu alan çalışmalarının hedefini,  eğitim ile ilgili ulusal ve uluslar arası boyutta çalışma yapmak, bu çalışma sonuçlarından  eğitim paydaşlarının haberdar olmasını sağlamak, aksayan yönlere bilimsel bir bakış açısı getirmek çabası oluşturmuştur.

Ancak üniversitelerde yapılan eğitim bilimleri ile ilgili araştırma sonuçlarından Milli Eğitim Bakanlığı çalışanlarının yani öğretmenlerin yeterince haberdar olmadığı kanısındayım.Eğitim Bilimleri ile ilgili bilimsel çalışmaların sonuçlarından, işi eğitim olan insanların haberdar olması gerekir. Eğitim çalışanları bu araştırma sonuçlarından faydalanarak  bazen  karşılaştıkları     ders öğretimi , iletişim, olumsuz öğrenci davranışları, okul veli ilişkileri ve okullarda kurum kültürü oluşturma becerisi gibi konularında farklı bir bakış açısı geliştirebilirler. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı çalışanlarının ve eğitim ile ilgilenen herkesin bu araştırma sonuçlarından haberdar olması için Bakanlığın Eğitim Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı tarafından eğitim ile ilgili araştırma sonuçları ve bu konu ile linkler internet sitesinde yayımlanmalıdır.

2009 Mart ayında  Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi koordinatörlüğünde yürütülen ve Eğitim Reformu Girişimice hazırlanan ?Eğitimde Eşitlik;Politika Analizi ve Öneriler? adlı rapor yayımlandı.Bu eğitim ile ilgili hazırlanan raporda çok çarpıcı sonuçlara ulaşıldığı kanısındayım.Ayrıca bu rapor pek çok kurumun desteği ile hazırlandığı için konusu itibari ile ülkemizin bir eğitim haritasını çıkardığını düşünüyor ve bu nedenle de önemsiyorum.

Açık Toplum Vakfının desteği işle sürdürülen araştırma kapsamında; Galatasaray ve Bahçeşehir Üniversitelerinden araştırmacılar eğitime erişimde ve başarıda eşitsizliğin belirleyicilerini araştırmış, TUİK Hane Halkı Bütçe Anketi ve Uluslar arası Öğrenci Başarılarını Değerlendirme (PISA) verileri kullanılarak  ?eğitimin toplumsal eşitsizlikleri azaltabilme imkanından uzak olduğu? sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır.

 25/03/2009 tarihli  www.radikal.com.tr. Adlı internet sitesinde Umay Aktaş SALMAN  raporla ilgili olarak şu çarpıcı tespitleri yapmaktadır.


* Matematik  dersi ile ilgili olarak 15 yaşındaki gençlerin yüzde 32?si okuduğunu anlamamakta , yüzde 52?si basit matematiksel problemleri çözememekte.
* Kırsal kesimde yaşayan, ailesinin geliri sınırlı, üç kardeşi olan, annesi ve babası ilkokul mezunu bir kız çocuğun liseye gitme olasılığı yüzde 1-2 arasında. Oysa kentsel alanda yaşayan, annesi ve babası üniversite mezunu bir erkek çocuğun liseye gitme olasılığı yüzde 68-70.
* En düşük sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin yüzde 51?i meslek liseleri ve çok programlı liselere devam ederken yüzde 5?i Anadolu lisesine gidebiliyor.
* En yüksek sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin sadece yüzde 3?ü meslek liseleri ve çok programlı liselere giderken, yüzde 49?u Anadolu liselerinde eğitim görüyor.
* Babasının ya da annesinin eğitim düzeyi bir yıl daha fazla olan kız çocuklarının eğitime katılım olasılığı oranı yüzde 3 daha yüksek.
* Annenin tek ebeveyn olduğu hanelerde kız çocuklarının ilköğretime katılım olasılığı oranı yüzde 38, ortaöğretime katılım oranı yüzde 69 daha düşük.
* Babası bir yıl daha fazla eğitimli erkek çocuklarının ortaöğretimde eğitime katılım olasılık oranı yüzde 15, kızlarınki yüzde 10 daha yüksek.
* Gelirinin yarısından fazlası tarımdan gelen hanelerde kızların eğitime katılım olasılığı yüzde 19 daha düşük.
* Zorunlu ilköğretimde yüzde 100 okullaşma hâlâ sağlanabilmiş değil. Bölgeler arası farklar artıyor. Güneydoğu Anadolu?nun kırsal kesiminde yaşayan bir kız çocuğunun ilköğretime erişim olasılığı yüzde 48-52?dir.
* 15-19 yaşındaki gençlerin yüzde 15?i ilköğretim diplomasına sahip değil. İlköğretim diploması sahibi olmayan her 10 gençten yedisi kız.
* Güneydoğudaki kızların eğitime katılım olasılığı oranı İstanbul?da yaşayan kızlara göre yüzde 50 daha düşük.
* En zengin kesim en yoksul kesimin 21 katı eğitim harcaması yapıyor. En zengin kesimdeki 7-23 yaş nüfusun yüzde 28?i yükseköğretime erişebilirken, en yoksul kesimdeki aynı yaş grubunun yüzde 0.4?ü yükseköğretime erişebiliyor.

 

Hal böyle olunca gelecekle ilgili uygulanabilir eğitim  politikaları geliştirmeliyiz.Bu bağlamda ülke genelinde ve bölgeler arasında okulöncesi ve ilköğretim düzeyinde okullaşma oranında gelişmeler olmakla birlikte AB ülkeleri düzeyine çıkamamıştır.PISA sonuçları analiz edildiğinde ve TÜİK Hane Halkı Anketi baz alındığında ilköğretime başlayacak tüm öğrencilerin okulöncesi eğitime devamı sağlanmalıdır.Gelişmiş Batı Avrupa ülkelerinde yüzde  yüze yaklaşan okul öncesi eğitimde okullaşma oranı ülkemizde  yüzde otuz üç düzeyindedir.Bu noktadan hareketle  Milli Eğitim Bakanlığı?nın 2009/2010 eğitim öğretim yılından itibaren bazı illerde pilot olarak uygulamaya koyduğu zorunlu okul öncesi eğitim ivedilikle ülke geneline yaygınlaştırılmalıdır.Bununla her öğrencinin okulöncesi eğitimden ücretsiz bir şekilde yararlanması sağlanmalıdır.

İster  OECD?ye üye  ülkeler arasında yapılan PISA araştırma sonuçlarına bakalım  , istersek Eğitim Reformu Girişimice hazırlanan ?Eğitimde Eşitlik;Politika Analizi ve Öneriler? adlı rapor sonuçlarına bakalım yapmamız gereken çok iş olduğunu görmekteyiz.Bu araştırma sonuçları gösteriyor ki okulöncesi eğitim almış öğrenciler ,temel matematik becerileri ile ilk okuma yazma kazanma becerisini edinebilmede daha başarılı olmaktadırlar.

Ülkemiz çocuklarına uygulanan PISA sonuçları eğitim sistemimizin aksayan yanları ile ilgili eğitim politikaları geliştirmemize yardımcı olmaktadır.Bununla birlikte ilköğretim okulu 6. ve 7.sınıflara uygulanan 2008 yılı Seviye Belirleme Sınavı sonuçları da bazı noktalarda PISA sonuçları ile örtüştüğünü söyleyebiliriz.Ülke genelinde 6. ve 7.sınıflara; Türkçe ,Matematik, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler ve Yabancı Dil derslerinden uygulanan bu sınavda alınan soru çözme başarı ortalamalarına baktığımızda aşağıdaki tabloda gösterilen verileri görmekteyiz.          


 

DERSLER

6.SINIF

7.SINIF

 

SORU SAYISI

ORTALAMA

CEVAP

SAYISI

 

SORU SAYISI

ORTALAMA

CEVAP

SAYISI

TÜRKÇE

19

10.1

21

11.5

MATEMATİK

16

4.05

18

4.7

FEN VE TEKNOLOJİ

16

4.34

18

5.58

SOSYAL BİLGİLER

16

6.77

18

7.77

YABANCI DİL

13

6.61

15

6.52

(Kaynak :11 Mart 2009 tarih ve 8257 sayılı Sabah Gazetesi)

 

Bu verileri incelediğimizde öğrencilerimizin ülke genelinde soru çözme ortalamalarının düşük olduğunu söyleyebiliriz. PISA sınav sonuçlarında ?15 yaşındaki  gençlerin  yüzde 32?si okuduğunu anlamamakta, yüzde 52?si basit matematiksel problemleri çözememekte? olduğunu Eğitim Reformu Girişimice hazırlanan ?Eğitimde Eşitlik; Politika Analizi ve Öneriler? adlı raporda bize göstermişti.Bu sonuçlar ile SBS sonuçlarını karşılaştırdığımızda OECD?ye üye  ülkeler arasında yapılan PISA araştırma sonuçlarının ne kadar gerçekçi olduğunu söyleyebilmemiz mümkündür.Bizim çocuklarımızın okuduğunu anlama, anladığını anlatma ve verileri yorumlama konularında eksikleri olduğunu görmekteyiz.Çünkü sınava girilen derslerde başarı ortalamaları Türkçe ve Yabancı Dil  derslerinde yüzde elli   diğer derslerde yüzde yirmi beş  civarındadır.

Tüm bu veriler önümüzde dururken ulusal eğitim politikası oluşturanlar, eğitimciler  ve veliler   yapmamız gereken daha çok iş olduğunu anlamalıyız. Herkes yaptığı işteki performansını artırmalı, yaptığı işe yüreğini koymalıdır.

Bu nedenle Eğitim Reformu Girişimice hazırlanan ?Eğitimde Eşitlik; Politika Analizi ve Öneriler? adlı raporunu, OECD?ye üye  ülkeler arasında yapılan PISA araştırma sonuçlarını  ile 2008 SBS sonuç analizlerini incelediğimizde ?Eğitimde eşitliğin sağlanması hedefi, ulusal planlama belgelerinde daha çok yer alması gerektiğini, ortaöğretime ve yüksek öğretime erişim ile ilgili açık hedefler konularak  bu hedefler sürekli izlenmesi  ve geliştirilmesi gerektiğini ,eğitime ayrılan kamu kaynaklarının artırılması , dezavantajlı bölgelerin önceliklendirilerek desteklenmesi gerektiğini, okul öncesi eğitimin iller temelinde değil, dezavantajlı çocuklar hedef alınarak ve önceliklendirilerek belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının desteğini alarak ülke geneline  yaygınlaştırılmasını , genel liseler ve meslek liseleri birbirinden bu kadar keskin biçimde ayrılmayarak , okullar arası kalite farklılıklarının  giderilmesini anlamalı ve bu doğrultuda çalışmalarımızı planlamalıyız.?O zaman öğrencilerimizin çağın gerektirdiği nitelikleri kazanmasını sağlayarak, yetenekleri doğrultusunda eğitebiliriz.     

 

Cemal ŞAHİN 06/04/2009

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı