banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner174

Bayram yakın artık.

    Ve bayramlar paylaşmaktır çoğaltmak için sevinçleri.

    Bayramlar güzeldir.

 

    O bayram bir başkaydı bizim için.

    ?Bayramınız mübarek olsun kale duvarları!? demiş, ilk defa sesimizi duymayan bir varlıkla bayramlaşmıştık bir dostla bir zamanlar; Kayseri?de bir ramazan bayramında ortalıkta bayramlaşacak kimse bulamayınca çaresiz, boynu bükük, mahzun?

 

    Devlet Parasız Yatılılık Sınavını kazanarak gitmiştik Kayseri?ye. Kayseri?nin her şeyi yabancıydı bize. Ramazan gene böyle sonbahar aylarından birine rastlamıştı. Bayram tatiline gidemiyorduk ekonomik nedenlerle. Okul pansiyonu arife günü yaklaşırken iyiden iyiye boşalmıştı. O bayram, koskoca okulda birkaç kişiydik memleketine gidemeyen. Okul arkadaşım, gurbet arkadaşımla bir ramazan bayramını ilk defa baba ocağından ayrı geçiriyorduk.

   

    Bayram sabahı daha garipti bizim için. Namazdan sonra yemekhanede, birkaç gurbet kuşu, zeytin peynirden ibaret, köyümüzde neredeyse mahallemizdeki komşularımızdan birçoğuyla düğün havasında yediğimiz bayram yemeklerine inat,  kuru yavan bir kahvaltı yaptığımızı hatırlıyorum. Sonra bir süre yatakhanede oyalanıp şehir merkezine doğru yürüdük.

 

     Caddeler sessizdi, kaldırımlar inadına boştu; sanki bu koca şehirde bizimle bayramlaşmamak için sözleşmiş gibiydi herkesler. Aklımız köyümüzde, annelerimizin büyük bir yarışmaya katılacakmış gibi özene özene hazırladığı böreklerde, köyün şimdi cıvıl cıvıl sokaklarındaydı. Konuşmadan yürüyorduk. Bu yürüyüşümüz, o zamanlar ara sıra oturduğumuz Kurşunlu Cami bahçesine kadar aynı şekilde devam etti.

   

     Güz gülleriyle dolu bahçede bir banka oturduk, nadiren konuşuyorduk. Bulunduğumuz yerin tam karşısında tarihi iç kalenin surları, burçları görünüyordu. Arkadaşım bir ara benden daha çok duygulanmış olacak ki neredeyse bahçeden ta caddenin karşı tarafından duyulacak bir sesle: ? Bayramınız mübarek olsun kale duvarları!? deyivermez mi? Bir anda şaşırmama neden olan bu söz, surlardan önce yüreğimde yankılandı ki bu tebrik cümlesini bu defa birkaç defa birlikte tekrarladık. Bir tuhaf olmuştuk iyice. Ne ağlayabiliyor ne gülebiliyorduk. Bir şeyler boğazımıza düğümleniyordu. O bayram Kayseri çok soğuktu bizim için; nereye gitsek üşümemiz geçmiyordu.

     Otuz yedi yıl sonra gene bir sonbahara rastlayan ramazan bayramına günler kala, kale duvarlarını bayramladığımız arkadaşım, bir Avrupa ülkesine gitti oralardaki Türk çocukların eğitimi için. 

       

     Sevgili kardeşim, birlikte iftar ettiğimiz o akşam, sen Karacoğlan?ın ?Frengistan? dediği diyarları düşünürken ben bir ara Kayseri?ye gidiverdim işte, gurbetteki ilk bayramımıza. Bu şehre ilk gidişimizi, okulda öğrenci milletinin ?Sibirya? adın verdiği yüz yirmi kişilik yatakhaneyi, bizi verdikleri sınıfta ortadaki en ön sırada kös kös oturduğumuz ilk günleri, Bozhüyüklü İsmail?i, Yahyalılı Talha?yı, enstitüyü Konya?da bitirdiği için nedense bizi çok seven(!) felsefe öğretmenimizi, acısıyla tatlısıyla daha birçok şeyi hatırladım.

      Edebiyat derslerimizde çok şair tanımıştık; ama Han Duvarları şairi Faruk Nafiz bir başka yer bulmuştu gönlümüzde. O da gurbetten, ayrılıktan söz ediyordu çünkü.

 

       ?Gidiyordum gurbeti gönlümde duya duya

        Ulukışla yolundan Orta Anadolu?ya

 

        İlk sevgiye benzeyen ilk acı ik ayrılık

        Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık?  diyordu, Marşlı Şeyhoğlu Satılmış?ın dilinden

 

        ?On yıl var ayrıyım Kınadağı?ndan

         Baba ocağından, yar kucağından? diyor, tabiri caizse damardan giriyordu.

 

      Yıllar yıları kovalarken hayatımıza başka şehirler başka okullar girdi. O bayram yaşadıklarımız hafızalarımızda silinmez kazınmaz izler bırakmış ki bir bayram arifesinde hatıraların hücumuna uğradım adeta vedalaştığımız akşam.

      

      Hayırlısı olsun. 

      İnanıyorum ki o Avrupa ülkesinde seni bekleyen Türk çocuklarıyla bu bayram, Kayseri?de olduğu kadar yalnız hissetmeyeceksin kendini. Gurbeti, gurbette bayramın ne demek olduğunu bilen hemşehriler seni yalnız bırakmayacaklar. Onlara Anadolu?dan götürdüğün sesler, memleket havası öyle mutlu edecek ki gurbetçilerimizi, onların mutluluğu seni de etkileyecek, güç bulacaksın. Müsterih ol.

   

     Her bayram bir şekilde hatırladığım bu olay, döner dolaşır şöyle bir düşünce ve temenniye ulaşır kalbimde:

     Bayramları öyle yaşayalım ki yaşadığımız mekânlarda hiç kimse taşlarla duvarlarla bayramlaşma isteğine kapılacak kadar yalnız olduğu/ bırakıldığı duygusunu yaşamasın.

 

     Bugünlerde çevremize daha bir dikkatli bakalım; bir yerlerde ziyaret bekleyen bir yaşlı, kimi kimsesi kalmamış bir fakir, odasından dışarıya adım atmaya mecali kalmamış bir hasta, başı okşanacak bir yetim, ne bileyim bir nedenle memleketine gidememiş bir garip olabilir. Bayramlar biraz da onlara ulaşabildiğimizde bayram oluyor. Mutluluklar paylaşıldıkça artıyor, acılar paylaşıldıkça azalıyor.

 

     Bayramınız mübarek olsun efendim.

 

     Selam ve dua ile.

    

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.