Mehmet Akif merhum Çanakkale Şehitleri için kaleme aldığı abide şiirinde İslam’ı boğmaya gelen Haçlı ordularını vatanımızın harim-i ismetine sokmamak için, asırlardır ardı arkası kesilmeyen hayâsızca akınları durdurmak için göğsünü siper edip can veren Mehmetlerimizi kelimelerle yaptığı şu muhteşem tablo ile anlatmıştı:
“Vurulup tertemiz alnından uzanmış, yatıyor;
Bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor!”
Çanakkale Zaferi’nin üzerinden 103 sene geçmiş. Şehitlerimizin kanları hala sıcaklığını koruyor; çünkü hilalimizin vatan ufuklarında özgürce dalgalanmasının bedelini ödemeye devam ediyoruz. Bu bedel biliyoruz ki bir hilal uğruna batan güneşlerdir. Rengindeki parlaklığın her dem taze olması başka türlü nasıl mümkün olabilirdi.
Hilalimizin bizim için ne demek olduğunu çok iyi bilen Batı, onun bu topraklarda her geçen gün daha kuvvetli dalgalanmasına tahammül edemiyor aslında. Ne zaman doğrulmak istesek rüzgârını kesmek için ne büyük bir mücadele verdiklerini biliyoruz. Avrupa Parlamentosu’nun kararlarına bakın! ABD’nin 900 km sınırımız olan bir ülke topraklarında terör örgütlerine kurduğu üslere, bu topraklarla aidiyetleri sadece çapul ve talan olan ne idüğü belirsiz emperyalizmin devşirmelerine sağladıkları her türlü silah ve sınırsız imkânlara bakın! Sömürge coğrafyalarda oluk oluk kan akarken kılı kıpırdamayanların sahada hilal belirince kırmızı görmüş boğalar gibi saldırganlaşmalarına bakın!
Saldırganlaşsalar da kudursalar da milletimizin Hak ve hakikatten yana zulme dur demek için başlattığı yürüyüşe asla mani olamayacaklar, ‘bir hilal uğruna’ can vermeye hazır güneşler oldukça bu topraklarda yükselen en gür seda İslam’ın olacaktır.
Milli Mücadele yıllarımızda Yahya Kemal Beyatlı 26 Ağustos şiirinde şöyle dua etmişti ordu-milletimiz için:
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!”
Bugün Anadolu’muz tekmil ayakta, ay yıldızlı bayrak altında şairin duasını dilinden düşürmüyor, âminler arşa yükseliyor. Gösterilen hedefe aşkla yürüyen Mehmetlerine sahip çıkıyor, her an onunla beraber olmaya can atıyor, muzaffer olması için duasını eksik etmiyor.
Bunu geçen akşam otogarda bir askeri, sevgili yeğenimi, uğurlamak için yediden yetmişe koca bir köy halkının toplandığını görünce bir defa daha yaşadım, duygulandım.
Yüreği Mehmetlerle birlikte atan gençlerimiz otobüsü durdurup İstiklal Marşı’mızı okumadan, hilali anmadan arkadaşlarının gitmesine izin vermediler. Hal diliyle şu mesajı veriyorlardı cümle âleme:
Nereye gidersen git; hilalimizi unutma, bir hilal uğruna batan güneşleri unutma, basığın yerlerin değerini bil, gerektiği zaman ‘Vatan sana canım feda!’ deyip Hak bellediğin yolda ardına bakmadan yürü!
Sana uğurlar ola yeğenim, bahtın açık olsun Rabbim hiçbirinizin acısını göstermesin!
Milletimizin ‘hilal’ aşkı devam ettiği sürece biliyoruz ki bizi rahat bırakmayacaklar; dün üstümüze Yunan’ı Bulgar’ı Ermeni’yi salanlar bugün terör örgütlerini salarak binlerce yıldır yaptıkları ezberi tekrarladıklarını her zaman her yerde gösteriyorlar, gösterecekler; biz de dün olduğu gibi bugün de yiğitlerimizi dualarla uğurlamaya devam edeceğiz. Her zaman olduğu gibi dualarımızı Akif dedemizin dualarıyla birleştirerek…
“Yurdunu Allah’a bırak, çık yola:
Cenge! deyip çek ki vatan kurtula.
Böyle müyesser mi gazâ her kula?
Haydi levend asker, uğurlar ola.
Ey sürüden arkaya kalmış yiğit!
Arkadaşın gitti, yetiş sen de git.
Bak ne diyor, cedd-i şehîdin, işit:
Durma git evlâdım, uğurlar ola.
Durma git evlâdım, açıktır yolun...
Cenge sıvansın o bükülmez kolun;
Süngünü tak, ön safa geçmiş bulun.
Uğrun açık olsun, uğurlar ola.”
Bir hilal uğruna, vatan uğruna batan güneşlerin cümlesine rahmetler diliyorum.
H. Halim Kartal 16 Mart 18