BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hafızalarınızı yoklayın, gazetelerin arşivlerine bakın; bu coğrafyada yaklaşık yüz elli yıldan beri zulmün her dakika adımlarını sıklaştırmasıyla ters orantılı bir şekilde huzurun da Kaf dağlarının ardına kaçtığına dair haber ve yorumlardan daha çok bir şey bulamazsınız.

        Değişen bir şey yok; çünkü aynı şeyleri yaparak farklı bir sonucun çıktığı nerede görülmüştür.

        İşte Filistin halkının Gazze’nin başına gelenleri izleyip duruyoruz evlerimizde kırk gündür. İzlemekle yahut bir işe yaramaz sözde dualarımızı mırıldanmakla bir şey değişti mi?

        Aşağıdaki yazımı bir bayram arifesinde yazmışım bundan birkaç yıl önce. Baktım; bu sabah yazılsaydı üç beş kelime dışında farklı bir şey olmazdı diye düşündüm.

        Duasını en muteber saydığımız ellerini açmış şöyle yakarıyor: “ Gazze’nin savunmasız mazlumlarına imdat eyle Allah’ım!”

        Gazzelinin Müslüman kardeşlerine mesajı: “Bizim için gıyabi cenaze namazı kılmayın, biz diriyiz; ölü olan sizsiniz!”

        Temel çelişkimiz bu: Halimizi değirmeden bir şeylerin değişmesini bekliyoruz. Rabbim, dualarımızı davamız, davamızı duamız eyleme iradesi ver bize!

                      ‘VAKTİMİZ YOK MATEME’

        “Kim Müslümanların derdini kendi derdin mal etmezse onlardan değildir.” Hadis-i Şerif

        İnsanlığın başına bela olmak üzere kurulduğu 1947’den beri Filistinlileri öldürmeye, evlerinden yurtlarından çıkarmaya ve nihayet kendinden olmayan yahut Siyonizm’e hizmet etmeyen kim varsa hepsini önce etkisizleştirip sonra yok etmeye çalışan İsrail terör devleti, her bayramda olduğu gibi bu yıl da geleneğini bozmadı. Özellikle Kadir gecesi Mescid-i Aksa’da ibadet etmeye çalışan insanlara karşı başlattığı insanlık dışı saldırılarına Filistinlilerin yaşadığı her yerde devam ediyor.

        Saldırı kelimesi olayın vahametini anlatmak için ne yazık ki çok hafif kalıyor. Dünyanın gözleri önünde yaşanan açıkça bir yok etme harekâtından başka bir şey değil! Evler, meskûn mahaller, okullar, camiler, hastaneler her yer en güçlü bombalarla vuruluyor.

        Biz evlerimizde yaslandığımız koltuklarda bayram günleri kahvelerimizi yudumlarken saat başı bültenlere düşen haberleri izlediğimiz ekranlarda görüyoruz ki Gazze yanıyor, Filistin ölüyor!

        Türkiye’de Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’ın bazı ülkelerin devlet başkanlarıyla görüşmeleri olduğunu öğreniyoruz bu menfur saldırıların bir an önce durdurulmasına yönelik. Birleşmiş Milletler denen örgütün acilen toplanmasını, Filistinlileri kendi yurtlarında İsrail zulmüne karşı korumaya alacak bir gücün derhal görevlendirilmesini istiyor. İslam İşbirliği Teşkilatı toplanıyor, cılız kınama mesajlarının bir adım ötesine ne yazık ki geçilemiyor. Bazı ülke başkentlerinde Filistinlilere destek mitingleri yapılıyor, kimi camilerde gıyabi cenaze namazları kılınıyor, ardından tekbir sesleri yükseliyor.

        Bunlar olurken zulüm makinaları karadan, havadan ve denizden haneleri başlarına yıkılmış Filistinlilerin üzerlerine ölüm yağdırmaya devam ediyor. Çoğu çocuk ve kadın yüzlercesi ölüyor, binlercesi yaralı. Evlerinden zorla çıkarılarak nerelere götürüldüğü bilinmeyen ne kadar bilen yok, aldıran yok.

        Bu kadar apaçık zulüm ve haksızlıkların üzerine tüy dikercesine bu durumu ‘İsrail’in kendini savunma hakkı’ diye destekleyip kafa bulanlar var. Bunlardan daha vahim olmak üzere hala İngiliz siyasetinden arta kalma ‘Araplar nankör, Osmanlıyı arkadan vurdular, Yahudilere topraklarını sattılar, oh olsun!’ diyen arkadaşlarımız, kardeşlerimiz var.

        Bu durumda Filistinlilere vurula vurula iyice sıkıştırıldıkları avuç içi kadar bir alanda ölmekten başka çare kalmıyor.    

        Rahmetli M.Akif’in 1913’te Balkan Savaşları’nın tüm Rumeli’yi perişan ettiği, kan-revan ortamında kaleme aldığı bir şiirindeki ’“Zevke dalmak şöyle dursun, vaktimiz yok mateme!”  mısraı geliyor dilimin ucuna. Geliyor da ne oluyor? Hiç… Nihayet birkaç damla gözyaşı oluyor hisli yüreklerde, o kadar! Onu da kim bilecek, neye nasıl bir faydası olacaksa…

        ‘Elemim bir yüreğin karı değil paylaşalım!’ diyen merhum M. Akif’in yürek yakan çağrısına uyarak coğrafyamızda yaşanan acıları hiç olmazsa paylaşıp dertleşme adına, bırakın Müslümanlığımızı, insanlığımızı sorgulayan 1913 tarihli şiirinden bir bölümü bugüne taşımak istiyorum.

        “Müslümanlık nerede! Bizden geçmiş insanlık bile…

        Âdem aldatmaksa maksat, aldanan yok nafile!

        Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir;

        Müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir;

        …

        Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan…

        Hey sıkılmaz! Ağlamazsan bari gülmekten utan!

        …

        Kurt uzaktan bakar, dalgın görürmüş merkebi,

        Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi;

        Lakin aşk olsun ki aldırmaz otlarmış eşek,

        Sanki tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek

        Kar sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı…

        Hasmı, derken çullanırmış yutmadan son lokmayı!...

        Bir hakikattir bu, şaşmaz; bildiğin üsluba sok;

        Halimiz merkeple kurdun aynı, asla farkı yok.

        …

        Öyle bir buhrana sapmıştır ki zira halimiz;

        Zevke dalmak şöyle dursun, vaktiniz yok mateme!

        Davranın zira gülünç olduk bütün bir âleme,”

        Allah’ın yasası değişmez. Rabbimiz: “Allah’a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz gider. Sabırlı olun; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir” demişti. Parça parça olmamak için Rabbimizin uzattığı en sağlam ipe tutunmak yerine nefislerimizin isteklerine uyup dağıldık, un ufak olduk.

        Olan ne hazin ki budur. (17 Mayıs 2021)

        Selamların en güzeliyle… 13 Kasım, 2023

        H. Halim Kartal/

       

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.