BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hani bir şiir var ya gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüz. Hepimizin bir köyü yeri yurdu vardır. Bunu bazen doya doya yaşar bazende özlemini çekeriz.

 

            İşte bu köy ya da sıla özlemi gurbette olanların içini yakar durur. Şimdileri ne yazık ki çoğumuz ekmeğinin peşinde diyar diyar gezip duruyoruz. Gelinen şartlara bakınca bundan başka çare de yok gibi görünüyor. Okul sonrası girilen sınavlar neticesinde bir hevesle okulu giriş ile başlayan yerinden yurdundan olma süreci daha sonraları iş için atanma ekonomik nedenler, sosyal nedenler ve evlilik gibi bir çok nedenler sonucu kendini toprağından uzakta buluyorsun.

 

            Peki mahallenden /köyünden/şehrinden uzak olarak yaşamını sürdürürken   doğup büyüdüğün bu  toprakları unutuyor musun? Elbetteki hayır. Unutulmuyor, unutulması da mümkün değil. Hele de yaşın kemale ermeye başladığı zaman bu hasretler derin bir özleme dönüşüyor. Artık gözünde bu doğup büyüdüğün yerler film şeridi gibi gidip gidip gelmeye başlıyor.

 

            Belki yaşadığı yerdeki kendine sunulan şartlar özlemini çektiği yerlerden çok daha iyi de olabilir ki çoğunlukla da öyledir. Yine de bu içindeki sızıyı dindirmeye yetmiyor. Yakın bir tanıdığımız ölene kadar ballandıra ballandıra  anlattığı  şöyle suyu var böyle pınarı var gibi anlatmış olduğu beldeyi kendisinin vefatından sonra görmemiz nasip oldu da hayret etmiştik. Pınar dediği su birikintisini zor bulmuştuk. Onun anlatımları ile gerçek durum tamamen farlı idi.. Burada onun bakış açısı ve özlemi memleketine;  O su birikintisini pınara çevirmiş adeta hayal indekini gerçek gibi algılamaya başlamıştı. Olay, özlem sonucu hayali gerçek durumun yerini almasından başka bir şey değildi durum öyle anlaşılıyordu

 

            Peki bu kadar özlem duyduğumuz beldemize yıllar sonra gittiğimizde bu sefer inanın büyük bir hayal kırıklığı ile karşılaşacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Şöyle ki artık oranın asli unsuru olmaktan çıkmış yabancılaşmış, ötekileştirilmiş sin artık. Sana başka bakış bir açısı ile bakıyorlar. Misafir misin değimlisin ney sin tam yerine oturtamıyor lar ve oturmuyor.

 

            Adaptasyonda zorlanıyorsun. Kişiler değişmiş, akranların büyük bölümü yok. Bir kısmı vefat etmiş, taşınmış arkadaş çevren dağılmış. Büyüklerinden kimseler kalmamış yeni nesil ile ilişkilerin sınırlı hale gelmiş. Büyük abi rolü sana biçilmiş oysa sen oranın çocuğusun öyle görüyorsun kendini yine sokaklarda koşmak, komşuna selam vermek, selam almak, hal hatır sormadan geçmemek istemiyorsun. Yöresel ürünlerin hakkında konuşmak, imar durumu iş güçde bahsetmek istiyorsun. Yani kısaca oraların sahibi ve bir ferdi olmak istesende maalesef sana yabancı gözü ile bakılıyor çoğu, aradığını duymak istediğin konular olaylar seninle konuşulmuyor artık. Çünkü sen misafir ve yabancı görülüyorsun sohbet klişeleşmiş laflardan öteye ne yazık ki geçemiyor. İşte buda seni üzüyor ve sıkıyor.

 

            Doğal olarak sen yaşadığın yer ile burası arasında mengeneye sıkışıp kalan birisin artık. İçinde şu feryadı duyuyorsun , gel bekleme eskide olanları, arama artık onları. Unut, yeni hayatına alış, memleketine büyük harflerle ekle yaşadığın yeri başka seçeneğin yok.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.