İnsanoğlu; et, kemik, sinir ve damardan yaratılan akıl melekesi olmazsa en zayıf yaratıklardan biridir. Kendine yeterliliğini kazanabilmesi için uzun bir bakıma muhtaçtır. Hayatı boyunca kendisini bekleyen birçok hadiseler, bahtsızlıklar ve hastalıklar mevcuttur. Yaşı belli bir noktaya geldiğinde ise hastalıklarla boğuşarak bu dünyadan göçüp gitmektedir.
Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de Allah Teâlâ, ileri yaşlarda insanın eski hâline döndürülerek güç ve kuvvetten yoksun bırakılacağını beyan etmektedir.
Hasta olanlar için kış günlerinde gecelerin uzunluğu adeta bir imtihandır. Sağa sola dönerek bu uzun kış gecelerini geçirmek gerçekten zor ve zahmetlidir. Cennet mekân Sultan Fatih, hastanelere yakın yerlerde sabah ezanının erken okunması için ferman yayımlamıştır. Hastalık, insanoğlunun daima karşılaşacağı bir durum olsa da çare aramak ve tedavi olmak gerekir.
“Allah, indirdiği her hastalığın şifasını da indirmiştir.” hadisi şerifi mevcuttur.
(Buhârî, Tıb, 1)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hastalığın mümin için bir temizlenme vesilesi olduğunu bildirmiştir:
“Müslümana isabet eden yorgunluk, hastalık, kaygı, hüzün, eziyet ve kederden dolayı, hatta ayağına batan bir dikenden dolayı bile Allah onun hatalarını (günahlarını) siler.” buyurmuştur.
Hastalık konusunda hiçbir zaman karamsarlığa düşmeden çare aranmalı ve hasta yakınları da bu uzun kış gecelerinde onlara yardımcı olarak acılarının hafiflemesine vesile olmalıdır.
