BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Millet olarak sahip olduğumuz bir çok önemli ve bizlere mahsus adet, gelenek, görenek, ve kabiliyetlerimiz var. Bunlarla da  haklı olarak her zaman övünürüz. Bunlara sahip olduğumuzdan ötürü de mutlu olur kendimizi ayrıcalıklı hissederiz.

 

 

            Bunlara örnek olarak en çok milli duygularımızın kabarık olması, bayrak sevgimiz, ezan ve dinimizdeki hassasiyetimiz, vatan sevgimiz, namus anlayışımız vb. gibi olumlu huylarımız gösterilebilir. Bizim bu milli duygularımıza diğer milletlerde elbette gıpta ile bakmaktadır. Milli duygularımızın yanında da önemli ve diğer ulusların gıpta ile baktıkları bazı alışkanlıklarımız ve huylarımız da elbette ki vardır. Bunların başında da yardımlaşma duygularımız, ailemize düşkünlüğümüz ve alimiz için sonuna kadar sorumluluk alma duygumuz, acıma hissimiz, güçsüzün yanında yer alma, zalimin karşısında durma dayanıklılığımız gibi buna benzer bir çok olumlu huylarımız bu noktada sayılabilir,

 

            Bütün bunlarla birlikte bir duygumuzda var ki bu da bence en olumsuz yanımız. Yani yumuşak karnımız tabiri caizse  oda “Hafife alma”..... İşte bu hafife alma her alanda kendini ölesiye gösteriyor. Ne yazık ki en basit bir işten tutunda en önemli bir işi icra ederken işimizi hafife alıyoruz. Gereken önemi ve dikkati ne yazık ki vermiyoruz. Bunu hep düşünmüşümdür. Acaba neden böyleyiz ve niye bu hale geldik. Buna en bariz bir örneğe ne yazık ki şahit oldum. İnşaatın bodrumuna koyulan çatlak kanalizasyon borusu yıllarca su sızıntısı temelin altına akmasına sebep olmuş ve15 yıl sonra ancak giderilmişti bu aksaklık. Onu oraya koyan muhterem zat biraz dikkat etse işini hafife almasa bunca zahmet çekilmez ve gereksiz masraflara sebebiyet verilmezdi. Ne yazık ki bir şey olmaz mantığı ve  işini hafife alma duygusu nedeni ile bu sıkıntı yaşandı, yıllarca yaşatıldı.

 

            Ne yazık ki bunun gibi  örnekler, sokaklarda, fabrikalarda, inşaatlarda, dairede ve hemen hemen tüm yaşam alanı ticari ve içtimai alanda  bir şey olmaz, önemli değil, idare et, oldu bir kere ne yapalım, daha iyisini bulamazsın gibi savunmalar, savsaklamalar, çaresizlikler ile bu işini önemsemeyi kapatma gayretidir.

 

            Niye böyle olsun? Niye bu savunmalara ihtiyaç duyalım ki? İşimizi en güzel şekilde yapma azim ve gayretini göstermeyelim. Kendimizi işimizde sürekli diri ve arayış içinde olarak yenilemeliyiz. Yaptığımız hataları tecrübe olarak kazanıp tekrar yapmamalıyız. Yaptığımız işi önce kendimiz beğenip sonra başkasının beğenmesini beklemeliyiz. Böyle yaparsak daha iyi olmaz mı? Elbette ki olur, hemde bal gibi olur. Bu hafife almanın sonucunda bunu yapanın yanına kar kalmaması gerekse de vicdani yaklaşım ön planda tutulmalı ve yürek de hissedilmelidir.

 

            Bu sakat ve sorumsuz duygulara asla pirim vermeden  öncelikle işimizi severek yapalım. Her ne iş olursa olsun severek isteyerek yaparsak hem zevk alır hemde gereken özeni göstermiş oluruz. Yaptığımız iş de kazandığımız para ile çoğa çocuğumuzun rızkını çıkardığımıza göre helalinden kazanma ve gereğinin en güzelini yapmakta birinci derece de sorumluluğumuz olduğunu asla unutmayalım.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.