BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Her sabah Kerim kitabımız Kur’an’dan bir sure, hiç olmazsa birkaç ayet okumayı alışkanlık haline getirmeye çalışıyor, bunun kalıcı olması için de zinciri kırmamaya gayret ediyorum karınca kararınca.

        Bu sabah 57.Hadid (düz anlamı demir olup farklı çağrışımları da bulunan) suresini okurken ilk ayetindeki ‘sebbeha’ kelimesinin anlamına takıldım. Birkaç mealdeki karşılıklarına baktım. Çoğunda ‘tesbih etti’ anlamı verilen kelimeye meallerdenbirinde (M. İslamoğlu, Hayat Kitabı Kur’an) oldukça dikkat çekici ve bana göre ciddi bir farkındalık oluşturacak şekilde anlam verilmişti. O an, ayetlerin karşılaştırmalı okumanın ne kadar gerekli olduğunu düşündüm. Bu düşünce ile sorumluluklarına verilen görevleri hakkıyla yapanları selamlama arzusu uyandı içimde heyecanla.

        Ayetin meali şu şekilde verilmişti: “Göklerde ve yerde olan her şey (onlara yaratılış amacını yükleyen) Allah adına hareket etti; zira mutlak üstün ve yüce olan, her hükmünde tam isabet kaydeden O’dur.”Hadid/1

        Birçok mealde, ‘tesbih eder’, ‘tenzih eder’, ‘zikreder’ olarak anlam verilen ‘sebbeha’ kelimesine görüldüğü gibi ‘Allah adına hareket etti/eder’diye oldukça anlaşılır, ayağı yere basan daha güzel bir karşılık verilmişti.

        Allah adına/ adıyla hareket etmek…

Adım başı çektiğimiz besmelemizde bunu yani Allah adına harekete geçeceğimizi ifade etmiş oluyorduk. Bunun bilincinde olduğumuz zamanlarda besmelemiz rahmetli Arif Nihat Aysa’nın ifadesiyle “Besmele ekmeğimizin bereketiydi/ İki cihanda aziz ümmet Muhammed ümmetiydi”

        Evet, doğru olan buydu her şey Allah adına hareket ediyordu. Her varlık sadece işini yapıyor, bunu aksatmadan, yüksünmeden zevkle, aşkla, şevkle yapıyordu. Bu aynı zamanda ahenk demekti, ahenk de düzen demekti, güven demekti hülasa her türlü güzellik demekti.

        Allah kullarına: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” diye buyuruyordu.

        Allah adına hareket etmek dosdoğru olmaktı.

        İşini hilesiz, hurdasız dosdoğru yapanlar Allah adına hareket edenlerdi.

        İşte böylelerini hiç olmazsa saygıyla selamlamak gerekirdi.

        Öyle yaptım…

        Selam olsun insanları kandırmadan işini dosdoğru yapanlara!

        Sözün burasında selamlamaya sanki Ahmet Hamdi Tanpınar da eşlik eder gibiydi zihnimde:

        “Selâm olsun bizden güzel dünyaya

Bahçelerde hâlâ güller açar mı?

Selâm olsun sonsuz güneşe, aya

Işıklar, gölgeler suda oynar mı?”

Selam olsun her zaman her yerde önce kendi iyiliği, sonra başkalarının iyiliği için kurallara uyarak insanlara eziyet etmeyenlere!

Selam olsun karşılığını sadece Allah’tan umarak iyilik edenlere!

Selam olsun Hakk’ın hatırını herkesten ve her şeyden üstün tutanlara!

Selam olsun kıymet bilenlere!

Selam olsun her zaman ve her şartta sorumluluk bilinciyle (Allah adına hareket etmeyi) hayatının en önemli görevi bilenlere!

Selam olsun insan oluşunun hakkını vererek yaşamayı en büyük erdem bilenlere!

Ve selam olsun ortak iyiyi ve iyiliği çoğaltmak için mücadele edenlere, sabredenlere, şükredenlere…

Nihayet selam olsun tıpkı bir hikâyedeki ağacın gölgesinde felsefe kitabı okurken düşünmeyi zahmetli bulan adama ağacın dile gelerek verdiği öğütte olduğu gibi…

Hesabi değil hasbi davrananlara!

“Hiçbir ağaç acaba bahar gelecek mi, çiçek açacak mıyım diye düşünmez. Kök, gövde ve dallar görevini sessizce ve sabırlıca yaparlar. Siz de baharın gelmesini bekliyorsanız görevinizi şamata yapmadan sessizce, hakkıyla ve sabırla yapmalısınız.”

Selam olsun!

Selam…

Selamların en güzeliyle…

H. Halim Kartal

16 Haziran 20

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.