BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

İnsanlık tarihi bir bakıma en başta peşinen uyarılmasına rağmen asla unutmaması gerekeni unutanların karşılaştıkları felaketlerin tarihidir. 

        Her şey, her şeyimizi borçlu olduğumuz Rabbimizi unutunca geldi başımıza…

        Atamız Âdem ve Havva ilk yasağı unutup kural ihlali yapınca sahip olduğu mutluluğu kaybetti; cennetten kovuldu.

        Hatasını anlayıp özür dileme erdemini gösterebilenler adam oldu, kuralı yok sayanlar şeytan…

        Yeryüzü, unutmaması gerekeni unutup yok sayanlarla unutmayanların yahut unutsa da mutluğu ve şerefi kurallara uyarak yaşamayı meleke haline getirenlerin mücadele alanı oldu.

        Sayısız kavimler gelip geçti, nice medeniyetler inşa edildi; nice savaşlar ve felaketlerle birlikte yok olup gittiler. Kerim Kitabımız Kur’an’daki peygamber kıssaları bir kısmına örnektir. Hakikatin kaynağı Allah’tır ve O’nun bu konudaki hükmü kesindir: Rahman Allah buyurur ki ‘Oradaki her varlık fanidir; baki kalacak olan azamet ve ihtişam sahibi Rabbinin zatıdır’ (Rahman/26,27)

Kâinatı yaratan Allah, ‘kimin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı da yarattı.( Mülk/2) başka bir surede de ‘hiçbir şeyin bir anlam ve amaçtan yoksun yaratılmayıp başıboş da bırakılmadığını/bırakılmayacağını’ (Al-i İmran 191) apaçık dediği ayetleriyle kesintisiz beyan etti, ediyor, edecek.

Sorun her şeyi bir kurala, bir ölçüye göre yaratıp yasasını koyan ve özüne de yaratılış amacını bilme özelliğini yerleştiren Allah’ın varlık üzerinde hâkim olan yasalarının unutulması veya yok hükmünde görülmesidir. Bu durum Allah’ın hükümranlık hakkına muhalefettir ki bunun yanlış olduğu ayetlerinden birinde en anlaşılır biçimde şu şekilde hatırlatılır:     

        “Allah’ı unutan, bu yüzden Allah’ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar gerçekten yoldan çıkmış kimselerdir.” Haşr/19

         Başka bir ayetinde uyarı sertleşir:

         Allah’ı unutarak yaşayanları Allah da hem dünyada hem de ahirette unutacaktır. “Siz bu günü yaşayacağınızı nasıl unuttuysanız biz de bugün sizi unutuyoruz. Şüphesiz varacağınız yer, ateştir. Size yardım edecek kimse de yoktur.” Casiye/34

         Allah’ı unutmak veya evrende işleyen yasalarını yok sayarak yaşamak bir kopuştur ki neticesi kendine de çevresine de hesapsız zararlar verip hayatı cehenneme sürükleyen bir kopuştur bu! Cevdet Işık Kur’ani Hayat dergisinin 70. Sayısında yayımlanan Doğadan Ontolojik Kopuş veya Yeni Hapishane olarak Antiekolojik Kentler başlıklı makalesinde insanlığın yaşadığı şu elem verici badirede böyle bir sonuca nasıl kopuşla geldiğimizi dile getirmiş. Allah razı olsun.

        “İnsanlığın ölüm sancısı içinde olduğunu görmekteyiz. Doğanın şahsiyetine saygı gösterilmiyor. Doğanın şahsiyeti doğanın tabi olduğu yasalardır. Bu yasaları Allah koymuştur. Doğanın şahsiyetine saygı göstermeyenler, dolayısıyla Allah’a da saygı göstermemiş olurlar. Bunun içindir ki doğa nesneleştirilerek her türlü aşağılayıcı muamele yapılıyor. Doğa okunması gereken bir kitaptır. Goethe’nin tabiriyle ‘doğa her yaprağında en derin yazılar olan biricik kitaptır.’  Siz eğer doğanın şahsiyetine yönelik saldırılarda bulunursanız, o zaman da doğanın özgün yapısını bozarak yanlış okumalar yapmış olursunuz. Yanlış okuma, peşinden yanlış muameleyi de getirecektir. Doğaya yanlış muamelede bulunduğunuz zaman o da kendisini savunacaktır. Seküler aklın vaziyet ettiği doğa, kendisini savunuyor. Günümüzde insanlığın yaşadığı ve gelecekte de yaşayacağı felaketlerin çıkış sebebi doğanın kendini savunurken gösterdiği doğal tepkilerden başka bir şey değildir.”

        Makalesinin sonuç bölümünde ‘doğadan kopuş’ sürecini ‘doğaya dönüş’le değiştirmeyi öneren yazar, bunu başarmanın yolunun her alanda Allah’ın özne oluğu bir tasavvuru inşa etmekten geçtiğini söylüyor. Bu bağlamda Amerika’nın yerlilerinden bir Kızılderili reisinin 1853 yılında zamanın cumhurbaşkanı Franklin’e yazdığı mektuptan aktarılan cümlelerle mesajın oldukça etkili kılındığını belirtmeliyim.

        “İnsanlar toprağa tükürürlerse kendi yüzlerine tükürmüş olurlar. Toprak insana ait değil, insan toprağa aittir. İnsan hayatın dokusu içinde bir liftir sadece.”

         “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaktır…” Seatttle 1853

         Unuttuğumuz şu:

        “İyi bir düzene sokulmuşken yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Ve korkuyla ve umarak yalvarın O’na; çünkü Allah’ın rahmeti her zaman iyilik yapanlarla beraberdir.”

        Ramazanınız mübarek olsun efendim.      

                 Selamların en güzeliyle…

                H. Halim Kartal, 26 Nisan, 2020

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.