BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

İnsanoğlu garip bir varlık. Ömrü arayışlarla, mutlu olacağı veya ıstırap çekeceği deneyişlerle sürekli zikzaklar çizerek geçip giderken hüsranla sonuçlanan her çabanın ardından her şeyi geride bırakarak yeni, yepyeni bir başlangıç yapma arzusuyla hareketlenir yeniden.

        Bu yeni hamlenin öncesinde bazı mülahazaları vardır elbette nereden başlaması gerektiğine dair; zira çok önemli bu başlama noktası. Yanlış noktadan başlanırsa gene zarar edebilir, gene üzüleceği bir sonuçla karşı karşıya kalabilir. ‘Yanlış yoldan doğruya ulaşılmaz!’ sözünün ifade ettiği gerçekliği hatırlayacaktır elbet.

        Hayatında kötü giden bir şeylerden sora yeni bir başlangıç yapmak için harekete geçmeden “Nereden başlamalıyım?” diye soracaklara şu şaşmaz cevabı vermek gerekir: Kendinde başla kardeşim, yok eğer kendinden başlamayacaksan da hiç başlama daha iyi!

        Oturup gazetelere bakıyor, televizyon kanallarından sürekli akmakta olan haberleri izliyoruz. Biz oturduğumuz koltuklarda çaylarımızı yudumlarken dalıp gittiğimiz haber ırmağında içimizi ferahlatan farklı bir akış görme beklentisi içindeyiz. İstiyoruz ki biz otururken mucizevi bir değişim olsun. Siyonist terör devleti İsrail ve onlara işledikleri her türlü zulümde kayıtsız şartsız yardım eden Amerika yahut sömürgecilikte ve Müslümanlara yeryüzünde hayat hakkı tanımama yarışında onlardan geri kalmayan Fransa, Rusya, İngiltere, Çin vb. ülkelerde krizler, felaketler patlasın mesela. Patlasın da çeksinler ellerini mazlumların üstünden defolup gitsinler geldikleri diyarlara!

        Her şey biz yaşarken oluyor; görüp duruyor nihayet izliyor, izliyoruz. Dünyanın birçok yerinde ırmaklardan su yerine kan akıyor, meskûn mahaller acımasızca bombalanıyor, kaçabilenler can havliyle kaçıyor, kaçamayanlar başlarına çöken hanelerinde can veriyor. Her şey biz yaşarken oluyor da hiçbir kötülük biz otururken yok olup gitmiyor. İşte biz otururken üzülmemize neden olan nice acılarla dolu bir yıl daha eksildi ömrümüzden, yeni yılın ilk haftası biterken görüyoruz ki manzara eskisinden beter. Muhabirler işinin stratejik araştırma uzmanı olduğu belirtilen kişilere sorup duruyorlar: Ne olacak şimdi?

        Yazık ki biz alışkanlıklarımızı değiştirmedikçe hiçbir şey değişmeyecek; çünkü oturduğumuz yerlerdebiz kendimizi içine hapsettiğimiz düşünce ve davranış kalıplarının dışına çıkmayı denemek bir tarafa aklımıza bile getirmiyoruz. Oturduğu yerde de günü kazançla kapatanlar var; lakin böylesi bir kazanç elde edenlerle insanı yan yana koymak insanlık adına korkunç bir irtifa kaybı olsa gerek.

        Aslında bireysel ve toplumsal değişimin ilahi yasalarını biliyoruz. Bunu Rabbimiz Ra’d suresinin 11. ayetinde belirtiyor: “… Bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah da o toplumun gidişatını değiştirmez. Ve Allah (hak eden) bir toplumu cezalandırmayı murad ettiği zaman, onu engellemek mümkün olmaz; O’ndan başka sığınacak bir merci de bulamazlar.” Hayat Kitabı Kur’an/ M. İslamoğlu

        Hoca, Gerekçeli Meal Tefsir’inde bu ayetle ilgili etkilendiğim şu harika notu düşmüş:

        “Bu ayet, toplumsal değişimin yasasını ifade eder. Toplumun ve hayatın yeniden inşası için, tasavvur ve aklın “akleden kalp” olarak yeniden inşasını öngörür. Zımnen: Allah’ın bir toplum hakkındaki iradesi, o toplumu oluşturan bireylerin tercihlerinden bağımsız değildir. Bu ayet, gidişatı beğenmeyen mü’min muhatabının önüne “değişimi” bir hedef olarak koymaktadır. Bunun başlama noktası kişinin kendisidir. Zira kendilerini eğitemeyenler başkalarını eğitemezler. İçinden aydınlanmayan dışını aydınlatamaz.”

        Her dakika bir tarafımızı çürüten ataletten bıkıp usandığımızı bu nedenle küçük de olsa önce kendi iyiliğimiz için bir devinime ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsak düne ait ne varsa dünde bırakıp yepyeni bir sayfa açmaya, iyi hayırlı olacağına yürekten inanacağımız bir başlama noktası belirlemek istiyor muyuz? Bu yönde bir niyetiz ve irademiz olacaksa bu başlama noktasının kendimiz olduğunu düşünüyorum.

        Otur otur şikâyet et gidişattan; beğenmediğin ve sürekli küfredip durduğun gidişatın değişmesine sağladığın katkı bu ise yolun yol değil!

        Başlama noktamızı belirleyemediğimiz için hep kendi dışımızda bir yerlerde günah keçileri aradık durduk. Oysa dışımızda olduğunu düşünerek taşladığımız şeytanın içimizde olduğunu hiç akletmedik.

        Akletmedik de ne oldu?

        Muhammed Nur Doğan’a göre ‘toplumsal hayatımız tıpkı ruhun terk ettiği bir beden gibi çürümeye yüz tuttu.’

        Kendimize bir başlama noktası seçelim. Karanlığa küfredip duracağımıza hiç olmazsa kalkıp bir mum yakalım.

        Selamların en güzeliyle…

        Hacı Halim Kartal      

        05 Ocak, 20

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.