Hayatta bazı noktalar vardır, aslında evveliyatını kişinin kendisinin belirlediği başlangıçlar ve o doğrultuda ilerleyen sonuçlar. Ne de olsa hemen hemen herkes bilir ki, hiçbir zaman başımıza gelen şeyler durduk yere ya da başlı başına yoktan yere gelmemiştir. İlla ki onu tetikleyen unsurlar olmuş ve bu unsurlarda bizim de payımız çoğu zaman az' a indirilemeyecek kadar çok olmuştur. Belki bilerek, isteyerek yapılmış eylemler ya da tamamen gidişata göre şekil alan davranışlardı bunlar. Çoğu zaman sonuçları düşünülmemiş, ilerisi ön görülmeden yapılmış hatalar topluluğu.
Çoğumuz, hatta hemen hemen herkes insanlara karşı olan güven kaybından şikayetçidir. Buna kimi zaman karşılaştığımız insanların bize kattığı yaşanmışlıklar sebep olmuştur, bazen de ön yargılar. İşte o ön yargıların esas sebebi, kişinin kendi bilinç altında biriktirdiği hatalar silsilesinde barınmakta. Nasıl mı? Aslında cevap çok ta zor değil, insan kendisine verdiği sözleri tutamazken başkasının ona karşı duruşunu her zaman sorgular. Çünkü kendinden pay biçer, 'Daha ben kendime verdiğim sözlerini yerine getiremiyorken, başkası neden bana verdiği sözleri yerine getirsin ki?' Bu tarz sorular hafızada yerini alır. Ve aslında mesele kendine karşı güven kaybı yaşarken insan, başka hayatların çerçevesinde barınmak tan kaygı duyar.
Mesele çok basit, hani hep derler ya' Kişi kendisinden bilir işi' işte aynen o hesaptı bizim ön yargılarımız. Bu bazen karşımızdakini suçladığımız ya da yakıştırdığımız bazı karakterlerde öne çıkar. Aslında o kişi hakkında düşüncelerimiz kimi zaman bizim kaygılarımız olurken kimi zaman anlamak istediklerimiz, bize yapılmasını istemediğimiz korkularımız olmaktadır.
Aslında hemen hemen çoğu şey bilinç altı odaklı kişinin kendisine yaptığı hatalardan çoğalarak gündelik hayatımıza, sadece insan ilişkilerimizde değil de kendi ruhsal yapımızda üremektedir.İnsanın kendi insanlığına yaptığı kötülükleri başkası ona yapmamaktadır. Çünkü buna zaten gerek kalmamıştır, ilk adım her zaman fıtri hatalardan kaynaklanmıştır.
Ve bir başka hesap ta çoğu hatanın, duygu geçişlerin , korkuların ve nefise yapışmış karakterlerin, kişinin kendi kendisine yapmasıdır. Hata demişken en çok yapılan yanlışlardan bir diğeri ise,ruh'un kendisini mutlu etmeden önce başkalarını mutlu etmeye çalışmasıdır. Bu bir tür zincir gibidir, eğer zincir halkasının başındaki halka sağlam olursa devamında gelenlere de onun kuvvetli oluşu yansır.
Bir örneklendirme ile canlandıralım, en basitinden bir Anne düşünün ki ruhen mutlu değil. Henüz kendisi mutlu olamamışken, evlatlarına sabırla , hoş görü ile bakması onlarla sağlıklı ve kaliteli vakit geçirmesi sizce mümkün müdür. Bu bir denklemdir ,Eğer siz mutluysanız etrafınızdaki sevdikleriniz de mutlu olabilir. Eğer siz mutlu değilseniz, hayatınızdakileri de mutlu etmeniz zorlaşacaktır.
Kısacası çoğu karakterinizi siz belirler, siz yönlendirirsiniz. Ahlakınızın başlangıcını ailenizden, şekillenmesi ise sizin seçimlerinizle oluşur. Ve konu dönüp dolaşıp kendi nefisin nefsine yaptığı meselelere gelmiştir, dememiz o ki' KENDİNİZE YAPABİLECEĞİNİZ EN BÜYÜK KÖTÜLÜK DAHA NELER NELER' OLABİLİR Kİ?
ICERIK_ARASI
Reklam Alanı
Etiketler:
#yazilar
SOL1
Reklam Alanı
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ
MOBIL_UST
Reklam Alanı

