6 Aralık 2025, Cumartesi
10:48
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Yazılarımı düzenli olarak takip eden okuyucularımızın da bileceği gibi ?Anayasa II? isimli yazımın devamı olarak ?Anayasa III? isimli yazıyı kaleme alacak, yeni anayasa çalışmaları ve içeriğiyle ilgili bilgiler vereceğimi ifade etmiştim. Ancak ?yeni anayasa? çalışmalarına şu sıralar ara verilmesi nedeniyle, tekrar çalışmalar başlayıp somut sonuçlar alınıncaya kadar, yazmayı düşündüğüm bu yazıyı erteliyor, ilgilerinden dolayı da okuyucularımıza çok teşekkür ediyorum.

            Ülkemizde anayasa tartışmaları kadar (belki de daha fazla) sorun olan konu, işsizliktir. Çeşitli yatırımlar yapılması, yeni istihdam olanakları ortaya konulması ve nitelikli elemanlar ile bu kadroların doldurulması gerçekten çok önemlidir. Ancak meselenin bir diğer yönü ise mevcut nitelikli elemanların, özellikle de eğitim alanında, hak ettikleri şekilde çalışmamaları ve sosyal haklarından mahrum kalmalarıdır.

            Yaklaşık 200 bin civarında oldukları tahmin edilen ve sözleşmeli, ücretli, vekil ? vs. adlarla anılan öğretmenlerimiz, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonucunda, sınırlı kadrolar nedeniyle atanamadıkları için bu şekilde görevlendirilmektedirler. Böyle bir istihdam şeklinin olumlu yanları olduğunu iddia edenler olacaktır ancak meselenin vahim sonuçları bu iddiaları çürütecek niteliktedir.

            Bahsi geçen şekilde istihdam edilen öğretmenlerimizin, aynı işi yapan kadrolu meslektaşlarından çok daha az maaş aldığı, sosyal güvenlik haklarının tam olarak sağlanmadığı; istisnai durumlar hariç tayin haklarının olmadığı; yönetici ve müfettiş olamadıkları ve tam anlamıyla haksızlığa uğradıkları bir gerçektir.

            KPSS gibi, öğretmenlik mesleğine eleman seçiminde, hiç de yeterli kriterler barındırmayan bir sınavdan, sırf birkaç puan eksik aldığı için bu duruma düşen öğretmenlerimiz için daha farklı imkanların sunulması gerekmektedir.

            Öğretmenlerimiz haksızlığa uğramanın verdiği olumsuz psikolojiyi üzerlerinde hissetmektedir. Her an işsiz kalma ve geleceğe olan güvensizlik de ayrı bir baskı unsuru olmakta; bu da verimsizliğe neden olmaktadır. Bu nedenle de kendilerini ?modern çağın köleleri? olarak adlandırmakta ve umutsuzluğa gark olmaktadırlar. Bir süre Seydişehir Meslek Yüksekokulu?nda sözleşmeli eğitmenlik yapmış ve bu durumları bizzat yaşamış bir kişi olarak, böylesi durumların çok sıkıntılı bir süreci beraberinde getirdiğini özellikle vurgulamayı, çok önemli bir görev sayıyorum.

            Hepimiz, yetişmek için yıllarını verdiğimiz meslek alanında çalışmayı; işimizi vatanımıza, milletimize faydalı olacağımız bir şekilde yapmayı isteriz. Bundan dolayı, senelerce her türlü zorluğu göze alıp uğraşan ve bir meslek sahibi olan ancak işlerini hak ettikleri şartlarda gerçekleştiremeyen öğretmenlerimize ve diğer tüm sahalardaki çalışanların bu tarz sıkıntılarına karşı duyarlılık seviyemizi yükseltmeliyiz. Böylece her birisi neden ? sonuç ilişkileri ile bağlı olan bu süreci olumlu bir şekle sokmuş ve daha müreffeh bir ülkede yaşamanın kapılarını açmış oluruz.  

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı