Türkiye, yaklaşık 150 yıldır modern
medeniyetler seviyesine çıkmanın mücadelesini veriyor ancak özellikle son
dönemlerde insanımızın ve daha da genişletirsek toplumumuzun bu mücadeleyi
verirken içinde bulunduğu durum, hiç de iç açıcı emareler göstermiyor.
Ülkemizde medenileşme denince akla, ?daha
zengin olmak? gelmeye başlayınca böylesi bir algı aslında, hepimizi birer
?tüketim çılgını? haline getiriyor. Elbette bu durum, hem hayata, hem de en
yakınımızdakiler de dahil olmak üzere, insana ve topluma bakış şeklimizi
değiştiriyor.
Yaşama amacı, sadece maddi eksenli olan
birey, buna yeterince ulaşamayınca psikolojik sorunlar yaşamaya başlıyor;
üstelik tersinden bakacak olursak, psikolojik sorunlar yaşadıkça da maddiyata
daha çok sarılıyor. İşte böylesine içinden çıkılması çok güç olan bir
sarmala ait bir hayat felsefesi de bizleri çok vahim olaylara götürüyor.
Örneğin, artık cinayetlerimiz seri hale
geldi; hırsızlık, soygun, kapkaç önlenemez şekilde artıyor. Yapılan bazı
anketlere göre uyuşturucuya başlama yaşı ortalama 13?e, sigaraya başlama yaşı
ise 12?ye kadar düşmüş durumda.
Diğer yandan okuma alışkanlığımız maalesef
pek çok 3. Dünya Ülkesi seviyesinde. Yine bir araştırmaya göre gençlerin %79?u
en son okuduğu kitabın ismini bile hatırlayamayacak kadar uzun bir süredir
kitap okumuyor. Okumayan birey, bilmiyor; bilmeyen birey düşünemiyor;
düşünemeyen birey de sağduyu sahibi, tabir-i caizse ?eğriyi doğrudan
ayırabilen?, toplum gereklerine uygun yaşayan, nitelikli birey olamıyor. Bu da
daha önce örneklerini verdiğimiz olumsuz olayların tetiklenip daha büyük bir
sorun haline gelmesine neden oluyor.
Oysa tarihi ve kültürel birikimimiz bizlere
bunları miras bırakmamıştır. Bu topraklarda hep iyilik, doğruluk ve sevgi
iklimi yaşanmış ve böylesi manevi doygunluk dönemleri aynı zamanda, bugün hep
peşinde koşup da bir türlü ulaşamadığımız, maddi doygunluk dönemlerini de
beraberinde getirmiştir.
Tüm bu belirlemeler neticesinde açıkça
görülmektedir ki medeni milletler seviyesine gelmenin ve bu sayede daha insanca
bir yaşamın yolu, maddi ve manevi olana birlikte ulaşabilmektir. Çalışkanlıkla
gelen maddi kazanımlar, sevgiyle gelen manevi kazanımlarla birleştirilip
hayatımıza aksettirilmelidir ki gerçek bir ?medeni yaşam?a ulaşmamız mümkün
olabilsin.
Son olarak Yunus Emre?den bir alıntı ile
yazıma son vermek istiyorum:
Gelin
tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim,
Bu dünya kimseye kalmaz.

