Yerel yönetimler, değişen zaman içerisinde insan gereksinimlerinin çok ve çeşitli olması nedeniyle karmaşık hizmet üretme yükümlülüğüyle karşı karşıya kalmışlardır.
Yerel yönetimler, söz konusu hizmetleri yerine getirirken bir takım değerlere dayanmalı ve bu yolla hizmetleri sunmak zorundadır. Bu sayede meşruiyet kazanmakta ve gördükleri toplumsal destek sayesinde de mevcut konumlarını korumakta hatta sürekli olarak arttırmaktadırlar.
Literatürde farklı görüşler olmakla birlikte yerel yönetimlerin dayandığı değerleri ?etkinlik?, ?özerklik?, ?özgürlük?, ?yeniden paylaşım?, ?demokratik katılım? olarak ifade edebiliriz.
Etkinlik, istenen hizmetin sunumunda kaynaklar ile ulaşılmak istenen hedefler arasında makul bir oran olmasıdır. Hizmetlerin en az harcamayla nasıl en iyi şekilde yapılacağı; en uygun zamanda ve yeterli bir şekilde gerçekleştirileceği etkinlik kapsamındadır.
Özerklik, yerel yönetimlerin kendi başlarına karar alabilme ve bunları uygulayabilme yetkisidir. Bu yetki siyasi ve idari olabildiği gibi mali de olabilir. Kendi kararlarını kendi organlarıyla alma ve uygulama, kendi mali kaynaklarını kendisi yaratabilme ve kendi personelini kendisi alabilme yerel yönetimlerde özerklik kapsamındadır
Özgürlük de, özerklik ile de bağlantılı olarak, merkezi hükümetin mahalli idarelerin işlerine karışmasının engellenmesi, aşırı müdahaleci bir anlayışın yerine çoğulcu, bireysel tercihlere önem veren bir anlayışı yaşatabilmektir.
Yeniden paylaşım ise para ve benzeri kaynakları, önceki paylaşımından farklı bir yolla, insanlar ve kurumlar arasında dağıtmak anlamına gelir. Yerel yönetimler, vatandaşlara yönelik sosyalleştirme, sosyal kontrol ve rehabilitasyon, yönlendirme, yardım etme, gözetme ve yatırım gibi faaliyetlere yönelerek yeniden paylaşım faaliyeti yapmış olmaktadırlar. Evsizlere yönelik projeler, aşevleri ve huzurevlerinin açılması buna örnektir.
Demokratik katılım ise kısaca, demokratik uygulamaların en önemlilerinden olan katılımın daha geniş kapsamlı ve etkin bir şekilde vatandaşlar arasında gerçekleşmesi yani vatandaşların yönetim sürecinde söz sahibi olmasının bir karşılığıdır.
Söz konusu tüm bu değerlerin uygulanma derecesi bizlerin vatandaş olarak ne kadar iyi hizmet alabildiğimizin ve böylece daha müreffeh bir yaşam standardına erişebildiğimizin de bir göstergesidir. Bu nedenle bahsettiğimiz değerlerin, hizmet aldığımız yerel yönetim biriminde ne derecede gerçekleştirildiğini takip etmemiz önemli bir vatandaşlık görevi olmaktadır.
29 Mart 2009 tarihinde yapılacak olan seçimlerde de bizleri idare edecek olan yöneticilerimizin seçiminde de bu kriterleri ölçü almalıyız. Bu değerleri en iyi şekilde hayata geçirebileceğini düşündüğümüz adayı seçmenin hem kendimiz hem de ülkemiz için daha doğru bir seçim olacağını unutmamalıyız.

