banner164

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Her yerde özellikle de bahçeli evlerin giriş kapılarının üstleri, kapı ile ev arasındaki güzergah  boy boy, renk renk gülerle dolu.

Şimdilerde güllerin saltanatına tanıklık ediyoruz bütün bahçelerde parklarda. Bütün cazibe ve celbediciliğiyle gül mevsimini yaşıyoruz.

 

Neredeyse önünden geçtiğim bütün evlerin bahçe kapılarını kırmızı bir kemer olup süsleyen sarmaşık gülleri dikkatimi çekiyor daha çok.

Bu renk cümbüşü beni nerelere götürmüyor ki!

Evvela Yahya Kemal geliyor aklıma, Rindlerin Ölümü adlı şiirinin ilk dizeleri:

?Hafızın kabri olan bahçede bir gül varmış

Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle?

?

 

Beşir Ayvazoğlu?nun bir kitabının adı Güller Kitabı yanılmıyorsam.

 

?Dur hele?, diyor Sezai Karakoç, ?güller üstüne bir şeyler söyleyeceksen ve de bir sıralama yapacaksan ?Mona Roza?nın yerini kimseye kaptırmam.?

Çaresizce bana  ?Haklısın üstadım? demek kalıyor. Bakarsınız bugünlerde Türkçe Olimpiyatlarına iştirak eden Afrika veya Asya?nın adını belki ilk defa duyduğumuz bir memleketine mensup Türkçe sevdalısı bir kara çocuktan da dinleyebiliriz bu şiiri. Birkaç yıl önce Vietnamlı bir çocuktan Bahattin Karakoç?un Ihlamurlar çiçek Açtığı Zaman adlı şiirini ilk defa dinlediğimde çok etkilenmiştim doğrusu.

Efendim, bugün güllerin saltanatından söz ederken ıhlamurların gülleri unutturmasına izin vermeden Sezai Karakoç?a bırakıyorum sözü. İşte şairin ?Mona Roza? adlı şiiri.

 

         MONA ROZA 

Mona Roza, siyah güller, ak güller      

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

 

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek...

 

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

 

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

 

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir narçiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

 

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat on ikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

 

Akşamları gelir incir kuşları

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarı

Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

 

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

 

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım sığmaz öyle her saza

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

 

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

 

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyveler sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

 

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı gece ve güne

Altın bilezikler o kokulu ten

 

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Aaahhh! Senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller?

 

Sözün geldiği bu noktada Muhayyerkürdî makamında bestelenmiş bir şakıya takılmadan da geçemiyorum gül bahçelerinden:

 

?Bir kızıl goncaya benzer dudağın          

Açılan tek gülüsün sen bu bağın

Kurulur kalplere sevda otağın

Kim bilir hangi gönüldür durağın?

 

    Gül ve güller üstüne yazılan anlatılan o kadar çok ki!

Mensubu olduğumuz medeniyette ?gül? denilince önce sevgililer sevgilisi H. Muhammed gelir ki Fuzuli ?Su Kasidesi?nde bu ?gül?ün öyle her yerde yetişen bir gül olmadığını şiirin bir beytinde şöyle anlatır:

 ?Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin,

Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzare su?


 Bahçıvan gül bahçesini sele versin, boş yere zahmet çekmesin;
Çünkü bin gül bahçesine su verse de, senin yüzün gibi bir gül açılmaz..
 

   Selamlar sevgiler?

 Hacı Halim Kartal

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.