13 Aralık 2025, Cumartesi
19:48
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Tarih 4 Mart 2011, bir yıl öncesi...Bir gece vebir rüya... devasa, ulu bir ağaç büyük bir gürültüyle kökünden kopup devriliyor, tüm ululuğuyla beraber... Ve koptuğu yerde büyük bir boşluk oluşuyor...

5 Mart Cumartesi günü babama büyük bir heyecan ve teessürle Tahir Büyükkörükçü hocanın vefat haberini verirken, o da bana bir gece öncesinden görmüş olduğu rüyayı anlatıyordu hüzünlü bir sesle. 5Mart günü Tahir hocanın tanıyanı tanımayanı Türkiyenin her yerinden, hatta yurtdışından akıp gelmişti Konya?ya, Tahir hocanın deyimiyle ?aşk diyarı,Mevlana diyarı Konya?ya.? Büyük hatibin cenaze namazında binler bulunuyordu,yine her vaazında olduğu gibi. Bu son ve en büyük vaazıydı onun, ve en büyük  dersini veriyordu, konusu ölüm olan herkesi susturan ve yalnız kendisi konuşan büyük bir vaaz!... Tahir hoca her zaman ki gibiyine en öndeydi, fakat bu sefer onu Rabbine götürecek ?nur mustatili?nin içinde. Ve arkasında oğlu Abdurrahman Büyükkörükçü vardı, namazını kıldırmak üzere. Binlerce şahidin huzurunda ve helalliğiyle Rabbine ulaştıran yolculuğuna başlıyordu büyük vaiz. Ve belki de o an aşk eri Mevlana gibi ?İşte bugün benim düğün günüm!? diyordu , kim bilir!...

Peki Tahir Hoca kimdi? Tahir Büyükkörükçü?yü büyük vaiz yapan neydi? Bu soruların cevabını vermek için en baştan; 1925?ten başlayalım, onu tanımaya daha doğrusu anlamaya.

Tahir Hoca 1925?te Konya?da doğar. Hatip olma isteği daha küçükken Konya Kapu camii?nde bir hatibi dinlerken başlar ve ?bende onun gibi bir hatip, bir alim olmak istiyorum? der içinden. Daha sonra Konya?da kısa sürede medrese usûlü ileeğitimini tamamlar ve icazetini alır. Kısa bir süre sonra henüz 26 yaşında Konya?nın merkez vaizliğine atanır. Bu kadar genç yaşta merkez vaizliğe atanması zamanın Diyanet İşleri Başkanı A. Hamdi Akseki?nin kendisinin bir vaazını dinleyip çok beğenmesi nedeniyledir.

1960 yılında İhtilalin o karanlık, ve soğuk savaşı andıran günlerinde Tahir hoca hiçbir şekilde İslami hayattan taviz vermez ve vaazlarına devam eder. Bunun bedeli olarak vaizlik vesikası elinden alınır. Ve o zamanlar bir kasaba olan Burdur?a sürülür.(1964) En azından bu işin failleri onu sürdükleri zanneder. Fakat onlar nereden bilebileceklerdir ki müslümanın sürgünü aslında onun hicretidir.

Söz Burdur?dan açılmışken Tahir Hocayı Burdurda ziyaret eden Necip Fazıl?ın onun için yaptığı muhteşem yorumununu burada aktarmak istiyorum.

Şöhretini uzaktan duyduğum, şahsiyle eserini ve tesirini Burdur kasabasında gördüğüm Tahir Büyükkörükçü, ötedenberi vasıflarını hayalimde yaşattığım üstün din adamının halis örneği... Öyle ki, insan, döküm işiyle elde edilebilen bir varlık olsaydı Tahir hocayı, kumda açılmış bir kalıp gibi, model diye gösterebilirdim. Bütün din adamları, madenlerini o kalıpta dondurup Tahir hoca şeklinde ortaya çıksın...

Madde bakımından mümkün olmayan bu döküm işi, unutmayalım ki ruh yönünden kabildir; ve ruhların birbirini içinde eritmesi, Allah?ın imkan alemine bahşettiği bir keyfiyettir. O halde ruhlar, madenlerini yine Tahir hocanın kalıbında dondurup şekillendirsin... Hususiyle din telkinine memur insanlar...1

 

İşte Üstadın Tahir Büyükkörükçü hakkında yorumu böyle hoş ve net.

Tahir Hoca daha sonra 1977 yılında Milli Selamet Partisi?nden  milletvekili olur.(Her ne kadar siyasetle uğraşmak istemese de ısrarlara dayanamayıp vekilliği kabul etmiştir.)Ama siyasete girişi ?hem de Milli Görüşün bir partisinden? ona yine zulüm yolunun gözükmesine yol açmıştır. 12 Eylül darbesinde tutuklanmış; ?İslâmî esaslara dönülmesini ve İslâmî devlet kurulmasını istediği? iddiasıyla Askeri Mahkemece yargılanmış ve 11 ay cezaevinde kalmıştır. Sonrasında ise beş yıl devam eden mahkemeler neticesinde 1985'te berat etmiştir. Cezaevinden çıkınca tekrar Kapu Camii?ne dönmüş ve vaazlarına 1999 yılına kadar devam etmiştir.

1968?de İzmir?de yaptığı güzel bir konuşması, o günün siyasilerinin dikkatini oldukça çekmiştir. Hatta İsmet İnönü bir meclis konuşmasında Tahir Büyükkörükçü'den söz ederek şöyle demiştir: ?hükümeti destekleyen 3 sac ayak var. Birisi, Said Nursi, birisi Konya Müftüsü birisi de Gazali...?

Mahmud Sami Ramazanoğlu, Lâdikli Hacı Ahmed Efendi, Hacı Veyis Zade Mustafa Efendi, Muhammed Harrani Hazretleri, Musa Topbaş Efendi, Muhammed Zahid Kotku Efendi, Ali Ulvi Kurucu gibi birçok alim,arif ve zahid zat ile dostluğunu daima sürdürmüştür.

Tahir hoca ayrıca müthiş bir Mevlana hayranıydı, onun binlerce beytini vaazlarında ezbere okurdu. Onun meşhurvaazlarının en büyük özelliği ise azametli, akıcı ve güzel konuşmalarından oluşmuş olmasıydı. Bu yüzden her Cuma yüzlerce insan onun Kapu camii?ndeki vaazını dinlemeye büyük bir çoşkuyla gelir ve camiyi erkenden doldururlardı. Çünkü O Konya?nın büyük vaizi, güzel hatibi Tahir Büyükkörükçü idi. O bir ilim deryası, bir aşk eri ve bir Allah dostuydu, o ismi gibi büyük ve temizdi...

Onun ?Kapu camii?nin muhterem cemaati? nidası ve kalblere nakşettiği Allah, peygamber ve Kur?an muştusu sonsuza kadar kulaklarda ve kalblerde hoş bir seda olarak kalacaktır.

Allah Tahir Hoca?ya ?El Gani? isminin hürmetine sonsuz lütûfta bulunsun. Onu en güzel cennetlerine varis kılsın....

 

Kaynak:

Dünyabizim

1Çerçeveler 3, N. Fazıl Kısakürek.

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı