16 Aralık 2025, Salı
06:44
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:”İnsanlardan öyle kimseler vardır ki ‘Allaha ve ahret gününe iman ettik derler’ hâlbuki onlar mü’min değillerdir.(Bakara 8)” başka bir ayette ise: “Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.(Nisa 136)” buyrulmaktadır. Evet, birinci ayette bazı insanların yalan söylediklerinden, ahitlerine uymadıklarından bahsediliyor. Onlar iman ettik demelerine rağmen gerçekte söylediklerini yapmadıkları için, ey Allaha (cc) teslim olduğunu söyleyenler eğer Allah’ı ve ahret gününü korku ve umutla bekleyen kimseler iseniz sözünüzde durmak üzere tekrar teslim olun ki kurtulmuş olanlar listesine sizler de adınızı yazdırasınız diye tavsiye edilmektedir. Aksi takdirde azap edilenlerden olacaksınız.
            Allahu Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de yukarıda da vermiş olduğumuz Ahzab suresi 21. ayette şöyle buyuruyor: “Gerçek şu ki, Allah'ı ve Ahret Günü'nü (korku ve umutla bekleyen) ve O'nu her daim anan kimseler için Allah'ın Elçisi güzel bir örnek teşkil eder.” bizler Allahın tavsiye etmiş olduğu bir örnekliği terk ettik ve o boşluğu doldurabilmek için yeni yeni örnek kimseler aramaya başladık. Halbuki Allah (cc) eğer bana kavuşmayı umut ediyorsanız siz resulüme bakmalısınız onu örnek almalısınız diyor. Hâlbuki insan çok aciz bir varlıktır neyin daha doğru olduğunu bilemeye bilir, zaten Allah (cc) onun için insanlara sürekli peygamber göndermiştir, bizler aciz birer varlıklar olarak neden yaratıcının tavsiyesini dinlemiyoruz ki?

            İnsanlar peygamber 1400 yıl önce geldi ve ondan bu yana dünyanın yaşam standartları çok değişti. Bundan dolayı biz peygamberi günümüzde örnek alamayız diyorlar ve aynı insanlar Kur’an insanlığa sonsuza kadar hitap eder/edecektir diyorlar ve kuranın hiçbir ayetinin de hükmü kalkmaz fikrini savunuyorlar. Bu tip ve zümreler kendilerince mantıklı ve doğru bir yol tuttuklarını savunuyorlar yalnız kendileriyle çeliştiklerinin farkında değildirler. Eğer peygamberi günümüzde örnek olarak alamazsak ve eğer Kur’an sonsuza kadar insanlığa hitap edecekse Ahzab suresinin 21. Ayetini neden görmezden geliyorlar? Evet, insanlar dinini Kur’an’dan örnekliğini de peygamberden almalıdırlar. Aksi taktirde bir girdabın içinde döner dururlar.
            Allahu Teâlâ “Hakikatin bütün kanıtları kendilerine geldikten sonra karşıt görüşlere kapılıp parçalananlar gibi olmayın; işte bunlar için feci bir azap vardır (Al-i İmran 105)” buyuruyor. Evet, günümüzde ben Müslüman’ım diyen herkesi çok çok yakından ilgilendiren bir ayettir bu. Dünyanın her yerinde kan akıyor. Hayır hayır aslında sadece Müslümanların olduğu yerde sadece Müslümanların kanı akıyor. Ve bir tarafta da bizler birer Müslüman olarak “biz 1,5 milyar mensubu olan İslam âlemindeniz” diye kendi aramızda kimselerin duymayacağı yerlerde kendimizi avutuyoruz. Peki, madem 1,5 milyar Müslüman’ız biz diye övünüyoruz neden dünyanın dört bir yanında Müslüman kardeşlerimizin kanı akarken ilgisiz ve bütün olup bitenlerden bilgisiz kalıyoruz. 6 milyarlık dünya nüfusunda 1,5 milyar Müslüman’ız neden akan kana dur demiyoruz. Yoksa biz aksiyon filmlerinde bulamadığımız kanlı savaş sahnelerini Müslümanların kanı akarken mi buluyoruz. Yoksa bizler savaş belgeselleri izlerken aksiyon filmleri mi izlediğimizi zannediyoruz? Evet, Ayeti Kerimede Allah (cc) tarihte bir kavme atıf yapıyor ve dikkatli olun sizde onlar gibi parçalanmayın yoksa sizin için feci bir azap hazırlanır buyuruyor.

 Bugün peygamberin örnekliğinden bahseden bizler artık peygamberin sözlerine aldırış etmez olduk. Hepimizin bildiği bir hadis “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez.(Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî)”  Günümüzde Müslüman olarak bizlerin sürekli birbirimizin hatasını, ayıbını, kusurunu araştırıp, bunları bulduğumuzda da Müslüman kardeşimizi rezil etme, kırma, incitme gibi bir hastalığımız oldu. Evet, bu bir hastalıktır. Eğer bizim peygamberimiz Müslüman Müslüman’ın kardeşidir dediği halde biz bunu Müslüman Müslüman’ın düşmanıdır şeklinde anlıyorsak bu bir hastalıktır. Günümüzde Müslümanlar birlik beraberlik içinde değilse kendini Müslüman kabul eden herkes bu hastalığa yakalanıp yakalanmadığını kontrol etmelidir. Yoksa bu hastalığın sonu ölümle biter. Müslümanların sürekli kanının akmasıyla devam eder giderde bizler hala bu hastalığımızın farkında bile olamayız.
            Bize bir parmak ile bir hedef gösteriliyor. Ulaşılacak olan hedef işte odur deniliyor. Bizler hedefe değil parmağa bakar olduk. Hâlbuki parmak “hedef” değil parmak hedefe ulaşmak için kullanılacak bir “yol işaretidir, bir araçtır”. Allah (cc) namazı dosdoğru kılın diyor. Bizler hedefi saptırmak için yolu sorgular oluyoruz. Şimdi işim var daha sonra kılarım, acaba diğer vakitte mi kılsam diye hedefi saptırıyoruz. Allah (cc) cihat edin diyor. Bizler hedefi saptırmak için yolu sorgular oluyoruz. Bana gerekmez benim ailem var, daha çocuklarım okuyacak para biriktirmeliyim bu ondan daha hayırlı, ben silah tutamam, ben okula gitmedim bir şey bilmiyorum, beni küçükken babam Kur’an Kursuna göndermedi diyerek hedefi saptırıyoruz. Allah (cc) ayrılığa düşmeyin kardeş olun diyor. Bizler hedefi saptırmak için yolu sorgular oluyoruz. Ben zaten onu öteden beri sevmem, kavgayı o önce başlattı, o insanlar dünyanın diğer tarafında, ben ne yapabilirim ki bu halimle, benim neyime dünyanın diğer tarafında ki Müslüman, ben önce ülkemdekiyle kalkınayım güçlü olalım, Araplar zaten hep uyurlar uyumasalardı dikkatli ve güçlü olsalardı, diyerek Allahın (cc) koyduğu hedefi saptırıyoruz.

            Kur’an’ı anlamak için temelde üç terim vardır; lafız, mana, maksat. Bizlerin Kur’an okurken manasını anlayıp bir maksadımız olmalıydı. Bizler Kur’an’da önce maksadı terk ettik. Maksadı olmadığı halde manasını anlasan ne değişir? Daha sonra bizler manayı da terk ettik. Şimdi ise lafızla baş başa kaldık. Allah (cc)bir işi emrediyor biz emrederken kullandığı cümleleri nasıl daha güzel okuruzun esaretinden kurtulamadık. Neden İslamiyet peygamber zamanında ve Hulafa-i Raşidin zamanında çok hızlı ve fazla yayılmış? Bu soruyu bir düşünün. Hâlbuki onların sayısı çok azdı. Ne hazindir ki bizim sayımız çoğaldığı halde kalitemiz düştü. Kâfirler kardeşlerimizin kanıyla banyo yaparken bizler kılımızı kıpırdatamaz hale geldik. Hâlbuki Müslümanlar hep birlikte tek ayağını yere vursa dünyayı sallayacak kadar çokken! Evet, bizlerin Kelime-i Şahadet getirdiği günden buyana hep unuttuğumuz, yapmadığımız, yarınlara bıraktığımız büyük bir işimiz var: ANLAYARAK KUR’AN-I KERİM OKUMAKtır kardeşlerim. Biz bu sorumluluğumuzu sorumsuzca hep terk ettik yapmadık. Bizler Peygamber Efendimizin ahlakını Kur’an’dan öğrenmeliyiz ve öylece ahlaklanmalıyız. Hz. Aişe annemize efendimizin ahlakını sorduklarında cevap olarak Kur’an’dır diyor. Evet, bizlerde muttakilerden olmak istiyorsak Kur’an’ı anlamak gibi bir mecburiyetimiz var. Aksi takdirde dalalete uğrayanlar listesine bizlerde adımızı yazdırmış oluruz.
            Kur’an’a en büyük saygı onu okumak, anlamak, yaşamak ve yaşatmakla olur. Peygambere en büyük saygı onu anlamak, onunla yaşamak ve kendi hayatımızda ve insanların hayatında onu yaşatmakla olur. Selam ve dua ile…

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı