BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Bayram sabahları kılınan bayram namazını müteakip cami içinde, cami avlusunda veya cami ile evimiz arasındaki yolumuz üzerinde karşılaştığımız insanları dışarda tutarsak diğer dostların birçoğu ile telefonlarımız aracılığı ile ekseriyetle mesajlaşma yoluyla bayramlaşıyoruz.

        Daha dün, elinden gece gündüz telefonu düşürmediği için gençlere kızarken bugün yetişkinler daha fena kapılmışa benziyor bu rüzgâra. Kendimden biliyorum. Gelen mesajlara bakacak, torunların yeni resimlerine dalıp gidecek, münasip bulduklarına gösterecek; arayacak, soracak, konuşacak vs.

        Hele mesajlar… Zırt pırt gelen reklam içerikli mesajlar ayrı bir bahis. Söz konusu olan bayram mesajları olunca, bunlara ilgisiz kalmak ne mümkün! Kimi kısa kimi uzun. Kimi ortalıkta her kandilde, her bayramda dolaşan cinsten iyice ezber ettiğimiz bir klişe, kimi yazanın olanca içtenliğini ele veren cinsten. Eski mektuplar kadar sade, samimi, sıcak…

        Bayramın ilk günü vakit buldukça bu mesajlara baktım. Bu bayram, kimi dostların, bayramlara biraz daha farklı pencerelerden bakmalarını temin amacıyla paylaşıma koydukları iki mesaj çekti dikkatimi daha çok. Mesaj dediğime bakmayın, iki şaire ait iki şiir aslında konusu bayram olan.

        İlkini her kandilde, her bayramda mesaj göndermeyi ihmal etmeyen vefakâr öğrencilerimden biri göndermiş. Dünya denen değirmenin çoktan öğüt öğütüp gittiği; ama eserleriyle adından çok söz ettirecek olan edebiyatımızın zarif şairi Cahit Zarifoğlu’nun 40 yıl önce yazdığı “İyi Bayramlar…” dileğiyle başlayan bir bayram tebriği.

        Şairin bir bayram vesilesiyle 40 yıl önce İslam coğrafyasına tuttuğu ayna oldukça manidar.

“Büyüklerin ellerinden
Küçüklerin gözlerinden
Suriye’nin toprağından
Bosna’nın bayrağından
Ebu Zer in yalnızlığından
Bilal-i Habeşi’nin ilk ezanından
Tarık bin Ziyad’ın kılıcından
Filistinli Cafer’in haykırışından
Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz…
İyi bayramlar meleklerin şehri Gazze.
İyi bayramlar utancımız,açlığımız Afrika.
İyi bayramlar Ömer Muhtar’ın soylu çocukları.
İyi bayramlar acının, ölümün başkenti Hama.
İyi bayramlar Recep Onbaşı,Salih uzman,er Mehmet.
İyi bayramlar kırılganlıklar,üzüntüler
İyi bayramlar ey Hüzün…”

 

        İkincisi Can Yücel’in. Bayramın aslında ne demek olduğuna şairce verilmiş karşılıklar Can Yücel’in mısraları.


“Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...

Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.

Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...

       Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
       Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.

***
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda
ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna
sarılmak bayramdır.

      En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.

"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...

***
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek,
müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek
bayramdır.

Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde
haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.

Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış
ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.

Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.

Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk
adım, ilk yazı, ilk karne bayram...

Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum"
Bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...

***
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla
gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları
eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.

Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek,
altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol
arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.

Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek bayram...

***
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz
her gününüz bayram olur.

Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör
akıllılıktan evladır.”

     Dua niyetine son sözü bırakalım şair söylesin:

“Her gününüz bayram olsun..!”

     Selamların en güzeliyle…    

     Hacı Halim Kartal                          13 Eylül 16          

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.