BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

İlan edilmemiş bir genel seferberlik durumunu andırıyor son yıllarda yaşadıklarımız. Aylardır ABD’nin Suriye’deki terör örgütlerine binlerce tır dolusu silah ve mühimmat göndermesi haberlerinden bunaldığımız yetmemiş ki şimdi de Türkiye’yi mahkûm etmeye yönelik bir davanın haberleriyle yatıp kalkar olduk. Dün İngiliz ve Fransız işgal kuvvetlerinin çekilip gittikleri güney sınırlarımız boyunca şimdilerde ABD bayraklı teröristler cirit atar oldular. Sadece ekonomik göstergelere bakarak dahi ülkemizin her yönden çökertilmek istendiğini düşünebiliriz.

        İşte ahval ve şerait içinde sabah haberlerini izlerken iyice daraldığım bir anda düştü dilime Arif Nihat Asya’nın ‘Kalk yiğidim’ şiirinin o dillere destan dizeleri:

“Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı..
Parçalandı bir kıt ’anın toprakları,
Aslan payını aslan olmayan aldı…
Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı.

Dağları, taşları, akarsularıyla
Şu tanıdık toprakta
Bir büyük dünya parçası
Fatihini aramakta.

Dünyayı ahiretten ayıran
Duvarları yık da gel,
Ay doğar gibi, gün doğar gibi
Şu kıpkızıl ufuktan çık da gel!

Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı.
Parçalandı da bir kıtanın toprakları;
Aslan payını aslan olmayan aldı…
Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı.”

Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla parçalanan topraklarına çakallar üşüştü de şairin hikâye ettiği gibi ‘aslan payını aslan olmayan aldı.’

Aslan payı... Gel de hatırlama Kurtlar Sofrası ve Sırtlan Payı adlı romanlarının yazarı Attila İlhan’ı.

İmparatorluk bakiyesi topraklar yüz yıldır kurtlar sofrası… Değişen bir şey yok. Yalnız dönem dönem kan damlayan dişleriyle bu sofradan pay almak için sahneye çıkan sırtlanların kostümleri değişiyor, o kadar.

“Sırtlan Payı romanının başkahramanı Miralay Ferid’dir. Miralay Ferid, Harbiye’de eğitim almış, 1. Dünya Savaşı’na, ardında da Kuva-yi Milliye’ye katılarak bağımsızlık savaşı vermiş bir subaydır. Roman, 27 Mayıs 1960’da gerçekleşen askeri darbenin hemen ardından başlar. Miralay Ferid 70 yaşındadır ve 27 Mayıs İhtilali’nin ateşli bir savunucusudur. 27 Mayıs İhtilali’nin üzerinden henüz 2 ay geçmemişken Miralay Ferid kalp krizi geçirir. Bu krizden sonra hasta yatağında ihtilalden önce ve sonra yaşadığı dönemin siyasal olaylarını sorgulayan Miralay Ferid, bir yandan da geçmişine dönerek 1908’in 2. Meşrutiyet’ini;1.Dünya Savaşı’nda Çanakkale, Filistin ve Suriye cephelerinde yaşadıklarını; Osmanlı’nın yenilgiyi kabul edişinin ardından bir sivil olarak girdiği gizli teşkilat ile Anadolu’da bulunan Mustafa Kemal ve arkadaşlarına yardım çabasını ve düzenli ordu kurulunca bağımsızlık savaşına katılmasını hatırlar ve geçmişinin siyasi olaylarıyla hali hazırdaki siyasi olayları karşılaştırarak anlamlandırmaya çalışır.

Türkiye siyasal tarihinin en önemli evrelerinden ikisi olan “Milli Mücadele” ve “27 Mayıs” dönemleri Miralay Ferid’in ve yakın çevresinin gözüyle en çıplak ve farklı bakış açılarıyla okuyucuya sunulmaktadır.

Roman 5 Temmuz 1960 tarihli bir gazete haberiyle başlar. İlhan, daha en başta romanın dönemin siyasal olayları ile yakından ilgili olduğunu okuyucuya hissettirir. Ayrıca romanda gazete ve ajans haberleri en önemli tarihi belge niteliğindedir. Bir gazete haberiyle başlayan roman yine bir gazete haberiyle biter ve romanın her bölümünde gazete haberleri geçiş görevini görürler. Romanın her bölümün başında mutlaka gazete haberleri olur ve bazı bölümlerin hem içinde hem de sonunda yine bu haberlere rastlanır.

Romanın ilk bölümünde emekli Miralay Ferid’in 27 Mayıs İhtilali’nden nasıl heyecanlandığı ve ihtilalin toplumda da aynı heyecanı uyandırması için canla başla mücadelesini anlatır. Onun gibi düşünmeyen arkadaşlarıyla tartışmalarında aşırı heyecanlı ve sinirlidir. Yine böyle koşturmayla geçen bir günden sonra evine gelir. Gece yatağındayken uyku tutmaz ve geçmişini hatırlamaya başlar. İhtilali 1919’da başlayan devrimle karşılaştırır, 1. Dünya Savaşı’nda ölümden kıl payı kurtulduğu anları ve kollarında ölen arkadaşlarını hatırlar ve içinde bir sıkışmışlık hisseder. Akşamleyin arkadaş ortamında 27 Mayıs İhtilali’ni eleştiren mühendis Ahmet Ziya ile olan münakaşasını hatırlar ve sinirlenir. İçinde burukluk daha da artar. Kötü bir şey olacağını hisseden Miralar Ferid, karısı Ruhsâr Hanım’ı uyandırır ve ardından fenalık geçirerek yere yığılır.” Önder Aydın 27 Mayıs 1960’ın Tarihsel Romanı: SIRTLAN PAYI

Miralay Ferit roman boyunca 1960 ile 1919 arasında dolaşır durur. Nihayet romanın en başında çok hararetli ve kızgın bir şekilde tartıştığı Ahmet Ziya’nın “Bu devrim değil.” düşüncesine gelir. Arkadaşı Ahmet Ziya kendisini ziyarete geldiğinde ona açılır: “… Meğer sen yerden göğe kadar haklıymışsın, meğer inkılap minkılap değilmiş bu.” diyerek hakkını teslim eder.

Anlar ki bu ülke uğruna nice kanlar dökülen bu topraklar, siyasi çıkarlarını müstevlilerin emelleriyle tevhid eden yerli uşaklar yardımıyla hangi gavurun mandası olursa daha iyi olacağı bile tartışılan bir ‘sırtlan payı’dır.

        Bu günleri daha iyi anlamak için dünü unutmamak gerek.

        Selamların en güzeliyle… 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.