Türk Dil Kurumu ‘seyyanen’ kelimesini, ‘eşit olarak’ şeklinde tanımlamış. Bir de kelimeyi cümle içerisinde kullanmış...
Mehmet Turgut imzalı,“... En kötü kanun bile seyyanen tatbik edilirse cemiyete ve vatandaşlara o kadar büyük bir huzursuzluk vermez.” sözünü bu kelimeyi daha açık bir şekilde ifade edebilmek için TDK sözlüğüne almış.
Ne diyor tanımda? “Seyyanen, cemiyete ve vatandaşa büyük bir huzursuzluk vermez.” Elbette ben bu cümlenin burada kullanılmasını anlayabiliyorum. Demek istiyor ki “Seyyanen adaletlidir, hakkaniyetlidir bu yüzden, herkese eşit olarak uygulansın diye zammı seyyanen yapıyoruz.”
İyi de bu kararı veren kardeşim, senin Türkiye sosyolojisinden ve ekonomisinden de haberin olmalı o zaman... Sen 2023 yılında memurları kast ederek,“Memurlar içinde adaletli olsun.” diye seyyanen adıyla zam yaptın. Onu bir katsayıya bağlayıp sürekli olarak da artmasını sağladın. O tarihte 8.077 lira değeri olan seyyanen zammın şimdiki değeri 30.000 (Otuz bin) liraya dayanmış. Yani neredeyse ortanın üzerinde maaş alan bir emeklinin maaşı sadece o zaman yaptığın seyyanen zam kadardır...
Gerçekten de seyyanen tanımına uygun hareket etmişsin. Memurlar içinde herkese eşit davranmışsın. Burada yine tanımdan yola çıkarsak bir huzursuzluk söz konusu olamaz. Olmadı da zaten. Hem niye olsun ki? Adam en yüksek devlet memuru ile en düşük dereceli devlet memurları arasında eşit bir artış sağlamış. Zil takıp oynasa bile hakkıdır.
Bu huzur, birilerinin huzurunu bozmuş olmalı ki “Üst dereceli memur ile ast dereceli memur arasında eşit artış mı olur kardeşim, bu nasıl adalet?Herkes rütbesine, derecesine göre konuşsun!” diyerek bu defa konuyu sağlama alma,‘seyyanen’in eşitliğisağlama ve huzuru temin etme(!)”işlevinden dolayı üst dereceli memurlar arasında uygulanması eylemine başvurmuştur.
Şimdi hatırlayalım, 2023 yılında ne olmuştu?
1. Bütün memurlara seyyanen 8077 lira verilerek memurlar arasında eşitliği sağlamışlardı.
2. Huzursuzluğun önüne geçip, büyük bir huzur temin etmişlerdi.
3. Bu huzurun ve eşitliğin iki yıllık değeri 8077 liradan 30.000(Otuz bin) liraya kadar yükseldi ve bundan sonra da yükselmeye devam edecek.
Burası tamam.
İki yıl sonra yani 2025 yılı sonunda yani 2026 başında yani bugün “Huzur ve eşitliği daha da artırmak hatta zirveye çıkarmak” maksadıyla zirvedekilere yani üst dereceli memurlara seyyanen 30.000 lira ve ayrıca normal memur maaş artışlarıyla da ortalama bir 20.000 (yirmi bin) lira daha vermeyi kararlaştırdılar, eşitliğin değerini tek celsede 50 bin lira daha yukarıya çıkarmak için girişimde bulundular.
Kim bulundu?
İktidarıyla, muhalefetiyle birlikte önerge veren milletvekilleri yani TBMM üyeleri yani kanun yapıcılar...
Tamam, seyyanen, “Huzuru ve eşitliği sağlayan bir zam artış yöntemidir.” şeklinde tanımlanıyor.
Acaba işlevi böyle mi zuhur etmiştir?
2023 yılında memurlar arasında eşitliği ve huzuru sağlayan bu yöntem, her defasında memurlar kadarmaaş artışı alan memur emeklilerini huzursuz etmiş ve ilk yerel seçimde bu huzursuzluğun bedelini ve biletini hükumete kesmiş ve yoğun olarak yerel yönetim iktidarını muhalefete vermiştir. Çoğunlukla sandığa gitmeyen emekliler, iktidarın bu tavrını protesto etmiş ve kendi huzursuzluğunu ayyuka çıkarmıştır.
Sonra yine bugünlerde üst dereceli memurlara 30 bin lira yeniden bir seyyanen zam yapma girişiminde bulunularak, bu defa da hem alttaki memurların hem de emeklilerin ikinci kez huzursuzlaştıran bir girişim olmuştur.
Ben bunun adına “Akıl tutulması, kendi ayağına kurşun sıkmak, kendi paçasından çekmek, arabanın tekerleğine taş koymak”gibi daha nice nice söz diyorum. Ben diyorum da diğer haksızlığa uğrayan herkes demiyor mu? Benim dediğimi onlar da diyorlar ve ses yükseliyor, sosyal medya karışıyor, tepkiler ayyuka çıkıyor ve Sayın Cumhurbaşkanımız konuyu tek celsede karar bağlayıp “reddediyorum!” diyerek asıl olanı yapıyor ve huzuru da eşitliği de bir nebze sağlamış oluyor.
“Bir nebze” diyorum zira emeklinin 2023’ten beri seyyanen alacağı bir hak var. O temin edilmedikçe “bir nebze” konusu devam edecektir...
Burada “Memura, üst memura niye seyyanen veriyorsunuz?” değil konu. Buradaki asıl konu “Emekliye neden vermiyorsunuz?” tepkisidir.
“Aynı marketten alışveriş yapan, aynı semtte kiracı olan, aynı emlak vergisini, MTV’yi, ÖTV’yi, KDV’yi veren aynı pazardan alış veriş yapan insanları neden ‘öz evlat,’‘üvey evlat’ diye ayırıyorsunuz?” tepkisidir bu.
Memura 8.000 lira verilirken, 5.000 lira memura, 3000 lira da emekliye verilseydi emeklinin çıtı çıkmazdı. O alacak dururken şimdi kalkmışsınız bir 30 bin lira daha “SEYYANEN” lafını ediyor, laftan da öte icra ediyorsunuz.
Seyyane’in eşitliği, huzuru falan sağladığı yok, aksine “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.” Gibi bir atasözünü çağrıştırdığı için esasen huzursuzluğa yol açıyor.
“Emekli yılı, bedava şezlong” gibi konularla da emekliyle kafa bulunulduğunun farkında emekliler.
Neticede “SEYYANEN,” eşitliği değil, eşitsizliği çağrıştırıyor.

