Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan seçimde bazı basın kuruluşlarında “Rumlar kazandı, Türkler kaybetti” şeklinde haberler yer aldığında, bugün bu köşemde yapay zekâdan da yararlanarak Kıbrıs Barış Harekâtı’nın nedenleri ve sonuçları hakkında derlediğim bilgileri paylaşmak istiyorum.
Türkiye, harekâtı; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve anayasal düzenini garanti altına alan 1960 tarihli Garanti Antlaşması’ndan doğan hakkına dayanarak, adadaki Türk toplumunu Yunanistan destekli askeri darbenin ve Enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması) tehlikesinin yarattığı zulümden korumak için 1974 yılında müdahale yapmak zorunda kalmıştır. Bu, Türkiye’nin “Barış Harekâtı” adını kullanmasının temel dayanağıdır.
1963’ten beri Kıbrıslı Türklere yönelik katliamlar, baskılar ve en son Yunanistan destekli askeri darbe, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın temel nedenleridir. Türkiye, harekâtı dünyaya “barış getirme” misyonuyla duyurmuştur.
Kıbrıs Barış Harekâtı, 20 Temmuz 1974 sabahı Türkiye saatiyle 06.05 itibarıyla, havadan indirme ve denizden çıkarma (amfibi) harekâtları şeklinde eş zamanlı olarak başlamıştır.
Harekâtın Başladığı Noktalar ve Yöntemi
Girne’nin batısında yer alan Karaoğlanoğlu (Pentemili) Plajı’na, Türk Deniz Piyade Tugayı’na bağlı birlikler savaş gemilerinin koruması ve desteği altında çıkarma gemileriyle (LCT/LST) ayak bastı. İlk çıkarma araçlarının sahile ulaşması sabah 08.50 civarında gerçekleşti. Bu bölge, Girne’nin ele geçirilmesi ve içerideki Türk birlikleriyle temas kurulması için kritik bir köprübaşı oluşturdu.
Diğer tarafta, başkent Lefkoşa’nın kuzeyindeki Türk kontrolündeki bölgeler — özellikle Gönyeli ve Pınarbaşı çevresi — Türk Hava İndirme Tugayı’na bağlı komando ve paraşütçü birlikleri tarafından uçaklarla taşınarak paraşütlerle indirilmiştir. Bu birlikler, adadaki Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mücahitleri ile birleşerek Lefkoşa’nın Türk bölgesi etrafında güvenlik kordonu oluşturmayı ve çıkarma birliklerine destek vermeyi hedeflemiştir.
Adaya ayak basan ilk Türk askerleri paraşütçüler olmuştur.
Harekâtın Parolası
Harekâtın başladığı günlerde Başbakan Bülent Ecevit’in duyurduğu ve kamuoyunda da bilinen parola:
> “Ayşe tatile çıksın.”
Siyasi İrade ve Başlangıç
Dönemin merhum Başbakanı Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, koalisyon hükümetinin siyasi iradesiyle 20 Temmuz 1974 sabahı saat 06.05’te harekâtın başladığını şu sözlerle duyurmuştur:
> “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs’a indirme ve çıkarma harekâtı başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük bir hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz.”
Harekât, başlangıçta çatışmaların durdurulması ve Girne–Lefkoşa hattının birleştirilmesiyle sonuçlanan Birinci Kıbrıs Barış Harekâtı (20–22 Temmuz) ve ardından 14 Ağustos’ta başlayan, adanın bugünkü fiili bölünmüşlüğünü sağlayan İkinci Kıbrıs Barış Harekâtı olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilmiştir.
Kayıplar
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Kıbrıs Türk tarafının kayıpları şöyle olmuştur:
Kaynaklara göre 498 Türk askeri şehit olmuştur (415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava ve 13 Jandarma). Buna ek olarak bazı kaynaklarda 70 mücahit ve 270 sivilin de şehit olduğu belirtilmiştir.
TSK’nın yaklaşık 1.200 yaralısı, Kıbrıs Türk tarafının ise 1.000 civarında yaralısı olduğu ifade edilmektedir.
Harekâtın Sonuçları
“Barış Harekâtı” sonrası Kıbrıslı soydaşlarımızın 1963 yılından beri maruz kaldığı (Kanlı Noel olayları ve sonraki çatışmalar) baskı, katliam ve ekonomik ambargo nedeniyle, Kıbrıs Rumlarının kuşatması altındaki Türk toplumunun can güvenliği sağlanmıştır.
Harekâtın doğrudan tetikleyicisi olan, Yunanistan’daki cunta tarafından desteklenen askeri darbe ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı (Enosis) girişimi önlenmiştir. Kıbrıslı Türkler, Enosis’i varoluşsal bir tehdit olarak görmekteydi.
Barış ve huzurun tesis edilmesi: Harekât, Türk toplumu için ada üzerindeki en büyük tehdidi (Rum baskısı ve Enosis) ortadan kaldırarak ada geneline nispi bir barış ve huzur getirmiştir.
Harekât sonucunda adada fiili bir bölünme (iki kesimli yapı) oluşmuştur.
Günümüzde Kıbrıs Türk Halkının Görüşleri
Kıbrıs Türk halkının çözüme ilişkin güncel görüşleri şu başlıklarda toplanabilir:
Siyasi Eşitlik ve Egemenlik: Türk tarafı, kurulacak herhangi bir çözümde Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlarla siyasi eşitliğe sahip olması ve egemenlik haklarının tanınması gerektiğini vurgulamaktadır.
İki Devletli Çözüm Eğilimi: Özellikle son yıllarda, yarım asırlık federal çözüm çabalarının sonuçsuz kalması ve Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle Kıbrıs Türk liderliği ve halkın önemli bir kesimi, artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemen eşitliğe dayalı bağımsız bir devlet olarak tanınması ve adada iki devletli bir çözüm için müzakere edilmesi gerektiği görüşüne ağırlık vermiştir.
Özetle, Kıbrıs Türk halkının çoğunluğu için 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, baskı ve katliam tehdidinden kurtuluşun ve Kıbrıs Türk varlığının güvence altına alınmasının simgesidir. Harekâtın yıldönümleri KKTC’de “Barış ve Özgürlük Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
2025 Seçimleri
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) 2025–2030 yılları arasında görev yapacak cumhurbaşkanını belirlemek amacıyla 19 Ekim 2025 tarihinde halk seçime gitmiştir.
Kıbrıs Türk toplumu, iki farklı çözüm modeli vaatleriyle gerçekleşen seçim sonucunda; Tufan Erhürman federasyonu savunurken, Ersin Tatar iki devletli çözümü ön plana çıkarmıştır.
Seçimi, ada için çözüm olarak federasyonu gören CTP lideri Tufan Erhürman, yeterli oyu alarak Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

