5 Aralık 2025, Cuma
10:05
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Eğitim Politikamız

 

Şu bizim Millî Eğitim politikamız kadar “yaz boz tahtasına” dönen bir başka kuruma ait uygulama politikası var mı acaba, merak ediyorum. (Gerçi Maliye Bakanlığı da teşkilat kanununda zaman zaman değişikliğe gitse de etki ve yetki bakımından Millî Eğitime gelemez.) Merak etmekte her vatandaşın hakkı vardır sanırım. Çünkü bu uygulamalardan etkilenmeyecek kimse yoktur. Zira ya kendisi, ya çocukları ya da torunları bu uygulamaların kapsam alanındadır.

 

Çok eskilere gitmeye gerek yok; en yakından söz edecek olursak, 28 Şubat postmodern darbesinin dayattığı sistem adeta iflas etmiştir. Diğer taraftan, yükseköğrenim atağıyla da “işsizler ordusu” maalesef yaratılmış; çocuklar ve gençler adeta yarış atına çevrilmiştir. Devlet kapısına mahkûm edilen gençlerin yarınlara dair ümitleri sıfırlanmıştır. Anne babalar ne emeklilik rahatını ne de ihtiyarlık sakinliğini yaşayabilmiş; çocuklarının dertleriyle bükülen belleri iyice bükülmüştür.

 

Çünkü çocuk; 4+4+4 sistemiyle 19 yaşına geldiğinde artık çıraklık ve sanat öğrenme devri kapanmış, geleceği olmayan üniversitelerde 4 yıl daha oyalanarak —en erken ve en kayıpsız hâliyle bile— 24 yaşında mesleksiz, yeteneksiz, baba eline bakan, muhtaç, işsiz güçsüz bir genç hâline dönüştürülmüştür.

 

Şimdi bu tabloya bakınca, bu gencimizi nasıl bir gelecek beklemektedir? Daha ne kadar babasının sırtında yük olacak, babayı yoracak, üzecek ve aile içinde fırtınalara neden olacaktır? Bu uygulamaya geçilirken, buna zemin hazırlayanlar bu olumsuzlukların hesabını yapmışlar mıdır?

 

Sırf siyasi gerekçelerle İmam Hatip okullarına olan kin ve düşmanlık nedeniyle meslek liselerinin önü kesilmiş; gerekli gereksiz binlerce fazla mezun verilerek, geleceği olmayan bölümlerle yığılmalar oluşturulmuştur.

 

Artık bu yanlıştan dönme zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir. İlkokulun temel amacı okuma yazmayı öğretmek; ortaokulun amacı iyi bir vatandaş yetiştirmek; lisenin görevi, üniversiteyi okuma yetenek ve kabiliyetine sahip olanları yükseköğretime hazırlamak; üniversitenin görevi ise meslek öğretmektir. Eğitim ve öğretimin temel mantığı ve anlayışı budur. Çocuklarımızı zorla bir yöne teşvik ederek iş yürümez; bugüne kadar da yürümemiştir.

 

İlkokul ve ortaokul sonrası öğrenci isterse liseye gitsin, isterse gitmesin; köyünde ya da sanayide iş tutsun, meslek öğrensin, geleceğini kursun. Yarınlarına ümit taşısın; 25 yaşına geldiğinde sanat sahibi, işi gücü olan, yarınlara ümitle bakan bir genç olsun. Babasına, annesine yük değil; destek olsun. Ekonominin içinde üreten, katma değer yaratan bir fert olarak saygın bir genç olarak toplumda yerini alsın.

 

Artık gerekli düzenlemeyi yapın. Millî Eğitim Bakanlığımız geç de olsa bu konuda bir çalışmanın olduğunu basın yoluyla deklare etti. Bekleyip göreceğiz… İnşallah geri adım atılmaz da 28 Şubat postmodern darbesinin dayatmalarıyla toplumu felç eden bu yanlış uygulamalardan bir an önce dönülür. Gençlerin yeteneklerine göre önleri açılır; geleceğin ustaları yetişir de ümitsizliğin yerini ümit alır.

 

Bizden söylemesi…

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı