5 Aralık 2025, Cuma
09:47
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

İslam hakikat yolunda muarızlara bile yapılan daveti kavli leyin, hikmet, adalet, nezaket ve güzel sözle yapılmasını emrederken müminlerin kendi aralarında ki münazara, tartışma ve cedele herhangi bir sınır ve ahlaki ilke koymaması düşünülemez. Müminler arasında ki mücadele ve tartışma ancak hakikati orta yere koyma gayesi güdülürse ibadete dönüşebilir. Ancak nefsi tatmin etme, öfke, hakaret ve çirkin bir üslup ile üstün gelme arzusu taşırsa fitne ve fesada yol açabileceği gibi kitlelerin dini değerlerden uzaklaşmasına sebebiyet verir.

Kur’an’da Tartışma Ahlakı

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde mücadele et.”
(Nahl, 16/125)“Hikmet”, sağlam bilgi ve yerinde konuşmak demektir. Nerede, ne zaman ve kimlere konuştuğunu, muhatap kitlesinin eğitim, psikolojik ve sosyolojik seviyesini göz önünde bulundurarak, fayda ve zararı gözetilerek yapılankonuşmadır.  “Güzel öğüt”, ise kalpleri incitmeden, muhatabın vicdanına dokunan bir dille hitap etmektir.“En güzel şekilde mücadelede” bulunmak edep ve adap dairesinde kalarak çirkin söze bulaşmamaktır.

Niyetin temizliği

“Senin görevin sadece tebliğdir, hidayet vermek değil.”(Şura, 42/48)Tartışmanın maksadı kazanmak değil, hakikati bulmaktır. Niyet, “ben haklıyım, ben bilgiliyim, ben bilirim” demek değil, “haklı kim ise ona teslim olayım” düşüncesidir.

Adalet ve insaf

“Bir topluma olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun; bu takvaya daha yakındır.”(Maide, 5/8)Reddiye yaparken bile düşmanlık duygusu ile ölçüyü taşırmamalı,hatalı bir sözü reddederken, kişiyi haksız yere tahkir etmemeli ve Kur’an’ın adalet anlayışına aykırı hareket edilmemelidir.

Bilgiye dayalı konuşmak

“Bilmediğin şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi sorumludur.”
(İsra, 17/36)Bir görüşü reddetmeden önce, o görüşün aslını, sahibinin niyetini ve bağlamını bilmek gerekir. Tahkik etmeden hüküm vermek, İslam’da büyük bir ahlak hatası ve zulümdür. Maalesef günümüzde sosyal medya tartışmalarında en çok dikkat çeken husus bilinmeyen, ve doğruluğunun kaynağı tasdik edilmeyen kaynaklardan alınan sözlerle tartışmalara girişilmesi ve hakaretlere başlanmasıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ölçüsü

“Haklı da olsa tartışmayı terk eden kimseye cennetin kenarında bir köşk verilecektir.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 7) Haksız iken tartışmayı terk etmek nefse ağır gelmeyebilir, hatta tartışmadan kaçınmak argümanlarının zayıflığından dolayı bir kaçış yolu bile olabilir. Ancak erdemli duruş haklı iken tartışmayı terk edebilmektir.  Tartışmak yerine ikna etmek, dua etmek, sabretmek sünnettir.

Resulullah’ın üslubu

Efendimiz cedelve kavgayı değil, hikmet ve karşılıklı diyaloğu tercih ederdi.Yanlış düşünen birine doğrudan “yanlış söylüyorsun” demez, “ne güzel söyledin der ve yapılacak itirazını uygun bir üslup ile dile getirerek” muhatabını düzeltirdi.Muhatabının seviyesine göre konuşur, kalbini kazanırdı.

Şahıs ve Görüşleri Eleştirinin Adabı

Niyet:Öncelikle niyeti tashih etmeli, kalbini yoklamalı, nefsi tatmin söz konusuysa vazgeçmeli, reddiyenin ümmetin faydasına olduğuna kanaat ediyorsa uygun ortamda yüz yüze bunu yapmalıdır. Bunu nefsinin tanınması ve kişisel fayda için değil, toplumsal yararı önemsediği için yapmalıdır.

Bilgiye dayanmak:Muhatabının sözünü çarpıtmadan ve bağlamından koparmadan reddiye yapması gerekir. Eleştiri ve reddiyeyi delilsiz ve mesnetsiz yapmaktan sakınmalıdır. Zira “delilsiz reddiye, karanlıkta taş atmaktır.”

Üslup:Hakaret, küçümseme, alay gibi ifadeler, ilmin ve davetin bereketini yok eder. Kişiyi basitleştirir, heybet ve vakarı azaltır.  Hasan Basri’nin şu veciz sözü hatırdan çıkarılmamalı. “Kardeşin hata işlediğinde şeytan sevinir, o halde sen üzül.”

Kişiyi değil, görüşü hedef almak: Filan sapıktır, ehli sünnet değildirdemek yerine,filandüşünce ve çıkarım yanlıştır” denmelidir. Kişisel saldırılar ilmi tartışmayı fitneye, insanları da birbirine düşürür.

Öncelik sırası:Önce nasihat, sonra delil, en son reddiye yapılır. Bazen susarak da reddiye yapılır ki bu en etkilireddiyedir; çünkü fitneye girmemek, hakikatin vakarını korumaktır.

Sosyal medya tartışmaları, genellikle gösterişe, beğeniye, fazla tıklanma arzusuna ve nefsi üstünlüğe dayanır; bu yüzden çoğu faydasızdır.Müslüman, hakikat bekçisidir ama kalp kırıcı değildir.Reddiyenin hedefi, karşıyı susturmak değil, kalpleri uyandırmaktır. Bu nedenle Kur’an ve sünnetin gösterdiği yolda, ilimle ama edeple, cesaretle ama merhametle tartışmak gerekir.Hakikat, öfke içinde değil, vakar içinde parıldar.Tartışmanın sonunda kazanan hakikat olsun; nefsimiz değil.

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı