5 Aralık 2025, Cuma
10:51
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Bu zamlar ne zaman duracak?

Elbette zam yapmanın —kibarcası fiyat ayarlamasının— gerekçesi vardır. Ekonominin kural ve koşulları gereği zorunlu olabilir. Ancak işin bir de keyfi zam yapma boyutu var ki ne yazık ki son zamanlarda bunun da ortaya çıktığını görmekteyiz.

 

Zam, gerçekten ihtiyaçsa; üretim safhasından tüketim safhasına kadar tüm evrelerde maliyetlerin artması neticesinde yapılabilir. Yaşanan savaşlar, iklimsel koşullar, ekonomik gerekçeler zammı zorunlu kılabilir. Ancak son zamanlarda görüldüğü gibi, herkesin kendi keyfine göre zam yapma furyasına kapıldığını da üzülerek izliyoruz.

 

Peki, bu yapılan zamlar yasal mı? Yasal çerçevede hukuken mümkün olabilir. Ancak öyle olsa bile “helal mi?” diye sormadan geçmemek gerekir. Maliyet ve kâr oranı ticarette bazı sınırlarla belirlenmiş, yasal düzenlemelerle dengeye oturtulmuştur. Üreticiler bu kapsamda zam yaparken insani, vicdani, hukuki ve dini değerleri ayak altına almamalıdır. “Ben yaptım oldu” düşüncesiyle zam yapmak, piyasayı bu şekilde arz etmek ve ekonomiyi olumsuz etkilemek kadar yanlış bir şey olamaz.

 

Unutulmamalıdır ki, üretim zincirinde bir yerde üretici olan kişi başka bir yerde tüketicidir. İnsan olarak beraber yaşamamız gerektiğine göre ve ihtiyaçlarımız sınırsız olduğuna göre bütün ihtiyaçlarımızı kendimiz üretemeyiz. Dolayısıyla başkalarının ürettiklerine de muhtaç olduğumuz açıktır.

 

Böyle olunca, keyfi zamların olumlu bir sonuç doğurması mümkün değildir. Eğer zam, maliyet ve ekonomik gerekçelerle yapılıyorsa buna kimse karşı çıkmaz. Bu, ekonominin doğal bir gereğidir. Çünkü bir malın üretim safhasındaki girdilerindeki artış, üretilen mamule veya hizmete de yansıyacaktır. Buna itirazımız yoktur.

 

Bizim itirazımız; aynı mamulün farklı marketlerde, farklı satış noktalarında fahiş oranlarda değişen fiyatlarla satılmasınadır. Bir başka itirazımız da, son zamanlarda basına yansıdığı üzere, bu zam furyasından siyasi sonuçlar beklenmesi ve siyasi neticeler elde edilmek istenmesinedir. Bu, son derece yanlış ve tehlikeli bir yoldur. Eğer gariban halk bu gerekçelerle yoruluyorsa vay halimize! Okunan onca salayı hiç mi duymuyorsunuz? Yarın hesap günü hiç mi aklınıza gelmez? Siz hesaba çekilirken miras bıraktığınız servetin keyfini mirasçılarınız sürerken siz terlersiniz, hem de nasıl!

 

Bir de bazı uyanık geçinen üreticiler var ki, zam yapmadan önce piyasadaki algıyı değiştirmek için talebi karşılayacak kadar malı piyasaya arz etmiyorlar. Böylece mal kıtlığı yaratıyorlar. Bunun sonucunda, ihtiyaç sahipleri mala ulaştığında fiyat araştırması yapamadan mevcut durumu kabul etmek zorunda kalıyor. Bu da, peşinen zammı kabul etmek anlamına geliyor. Bu ise çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek yanlış bir yaklaşımdır.

 

İşte tam da bu noktada elimizi vicdanımıza koymamız gerekiyor. Ürettiğimiz ya da üretmeye çalıştığımız malın girdileriyle çıktıları arasında makul bir denge kurarak, kâr marjımızı maymun iştahlı bir şekilde büyütmeden piyasaya arz etmeliyiz. Ancak bu şekilde ekonomimiz, geleceğimiz ve yarınlarımız için olumlu sonuçlar doğurabiliriz.

 

Aksi takdirde, bir yandan üretici diğer yandan tüketici olan bizler, birbirimizi zor durumda bırakacak; bu zam furyası içerisinde istikrarsız bir ekonomi ve iktisadi bir boğuşma içinde kendimizi bulacağız. Sonuçta zarar eden elbette yine bizler olacağız.

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı