Güçlü olmak, zalim olmayı mı gerektirir? Bugün gelinen nokta maalesef budur. Batı’nın silahlı gücü olan ABD ve onun ileri karakolu İsrail, İslam dünyası üzerine kabus gibi çökmüştür. Bu ikilinin kural tanımaz davranışları ve sağa sola saldırıları, adeta bu coğrafya ile dalga geçer hâle gelmiştir.
Katar, sözde Amerika’nın bir numaralı dostu olup çok sayıda imtiyaz vermesine rağmen bombalardan nasibini almış ve tehdit edilmeye de devam etmiştir. Sözde barış şartlarını sunan büyük şeytan, görüşmek için toplananları hedef hâline getirerek vurulmalarına zemin hazırlamıştır. Katar’ın elinde bulunan Patriot füze bataryaları da dahil olmak üzere hava savunma sistemleri bir işe yaramamış ve saldırı gerçekleşmiştir.
Bu saldırı ile Arap camiasının Amerika ve Batı aşkının göstermelik olduğu, çıkarların tek taraflı ve sömürü üzerine kurulduğu bir kez daha net olarak ortaya çıkmıştır. Bugün gelinen noktada Katar’ın karizması çizilmiş, hiçbir Arap ülkesinin egemenlik garantisi kalmamıştır. Ellerindeki silahların değeri ve kabiliyetleri adeta sıfırlanmıştır.
Hal böyleyken, bu ülkeler topraklarında çıkan petrol ve doğalgaz gelirlerini niçin Amerikan menşeli silahlara, uçaklara, hava savunma sistemlerine yatırmaktadır? Bunların düşmanı kimdir, kimlerdir; bunu tayin etmekten yoksunlar mıdır? Yoksa rahmetli SeyyidKutub’un dediği gibi bu silahlar sadece kendi halklarına doğrultulması için mi temin edilmektedir? Eğer İsrail’in saldırısı durdurulamıyorsa görünen tablo bunu doğrulamaktadır. Bir kez daha şapka düşmüş, kel görünmüştür. Bakalım bundan sonra ne değişecektir.
İslam dünyasında işgalin sadece Gazze ve Kudüs ile sınırlı olduğunu düşünmek saflıktan ötedir. İslam coğrafyası baştan sona denilebilecek düzeyde işgal altında inim inim inlemektedir. Her şeyden önce bu durumun iyi analiz edilmesi gerekir.
Batı ve ABD’nin ellerindeki silah ve teçhizata karşı hiçbir şey yapamayan, buna rağmen kaynaklarını bu silahlara yatırarak tüketen bu devletler; kendi halklarına karşı gaddar ve acımasız bir pozisyonda saltanatlarını sürdürmenin derdindedir.
Dolayısıyla İslam dünyasının üzerine çökmüş kara bulutlar şimdilik dağılacak gibi görünmemektedir. Öncelikle bu halkların bu gerçekleri görerek vatanlarına sahip çıkmaları gerekmektedir.
Durum bundan ibarettir.
