5 Aralık 2025, Cuma
10:53
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

12 Eylül’ün üzerinden 45 yıl geçti.

Çok yazıldı, çok çizildi. Bu darbe ile ilgili çok şey söylendi, yorumlar yapıldı. Tabi ki sadece bunlar olmadı; çok canlar yandı, büyük acılar yaşandı. Belki de suçsuz insanlar suçlandı, hiç yok yere hapis yatıp hüküm giydi. Kısaca darbe, Türkiye’nin üzerinden dozer gibi geçti. Hâlâ izlerinin açtığı sıkıntıları bu millet yaşamaya devam ediyor.

 

Bu sürece neden gelindi, nasıl oldu da bu darbe yaşandı? Her şeyden önce bunun iyi analiz edilmesi gerekir. Zira bu ortaya konulmazsa gerekli tedbir ve savunma da yapılamaz. 1980 öncesini yaşayan, bugün 58 yaşın üzerinde olan herkes, o günlerin karanlık yüzünü hatırlar. O günün insanları gelecek için hayal kurma şanslarını bile yitirmiş, adeta kardeş kardeşe düşman edilmişti. “Kurtarılmış” mahalleler, okullar, semtler, hatta şehirler mevcut hale gelmişti. Günlük haber bültenleri, sağcı-solcu öldürülen gençlerin haberleri ile doluydu. Güvenliği sağlamakla görevli kolluk kuvvetleri bile ikiye ayrılmış, adeta kendi tayfasına göz yuman, diğerine kan kusturan bir yapıya bürünmüştü.

 

Okullar, eğitim yuvası olmaktan çıkmış; beyin yıkama merkezlerine dönmüştü. Eğitim-öğretim tamamen rafa kaldırılmıştı. Artık sokak çatışmaları haberleri sıradanlaşmış, sabah evden çıkanın akşam evine dönme garantisi ortadan kalkmıştı.

 

Peki ülke neden bu hale gelmişti? Devletin güvenlik ve asayişini sağlamakla yükümlü birimler nerede, ne iş yapıyordu? Bu sorunun cevabı yıllarca arandı. Kaybolan bir gençlik ve onların eğitim-öğretimiydi…

 

O gençlik, memleket sevdalısı ve vatansever duygularla ülkenin düştüğü bu durumdan herkesten çok şikâyetçiydi. Ancak en çok kullanılan da ne yazık ki yine o gençlik oldu. Birileri, fena şekilde yazılmış bu korkunç senaryoyu sahneye koyuyor; olan, bu gençliğe oluyordu. Bu gençlik canını kurtarsa bile geleceğini, eğitimini kurtaramıyor; vatan uğruna yine vatanın evlatlarının kurşunlarına hedef haline getiriliyordu. Bölünme ve parçalanma devletin her kademesinde en ağır şekilde hissediliyor, ümitsizlik alıp başını gidiyordu.

 

İşte böyle bir sürecin sonunda gelen darbe ile her şey birdenbire “sütliman” olmuş, insanlar çaresizlik içinde darbeyi adeta çözüm olarak görüp alkışlamışlardı. Ancak yıllar sonra, “neden, niçin” soruları sorulmaya başlanmış; yukarıda belirtilen hususların cevabı aranmaya çalışılmıştır. Milletin düştüğü bu duruma çare olarak gelenlerin, 11 Eylül’de görevde olanlar olması ise en büyük soru işareti olarak hafızalarda yerini korumuştur.

 

Bu vesileyle darağacında son sözü “Vatan sağ olsun” olan yiğitleri rahmetle anarken, bir daha böyle karanlık günlerin yaşanmaması temennisiyle…

 

Kalın sağlıcakla.

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı