Prof.Dr. Ertuğrul Yaman tarafından Büyük Tehlike,Ekran bağımlılığı ve Okuma Kültürü hakkında çok geniş ve kapsamlı bir sunum ve söyleşi yapıldı. Söyleşide bu konuda gelinen nokta ve çözüm yolları açıklandı. Bugün bu köşemde bu söyleşide ki notlarımı siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
İşte hocamızın anlatımı ve sunumunda ki notlar:
"Ülkemizde özellikle gençler ve çocukları bekleyen tehlikenin ciddi boyutlara ulaştığı, 4 büyük canavar ile karşı karşıya bulunmaktayız. Bunlar Televizyon, bilgisayar, akıllı telefonlar ile tabletlerdir.
Günümüzde sosyal medya özellikle çocukları ve gençler için vazgeçilmez bir gereksinim olmuş, çocuk ve gençlerimizin sabah uyanır uyanmaz sosyal medyaya bakımları aile içi iletişim ve yaşadıkları duyguları açısından analiz edilmeye muhtaç hale gelmiştir. Sosyal medya iletişim eğlence oyun bilgilendirme ve benzeri birçok amaç için kullanılmaktadır. Ancak sosyal medya kullanımını ve bağımlılığının temelinde gerçek sebep boşluk duygusuzdur. Boşluk vakitte boşluk ve ruhta boşluktur.
Teknolojik yenilik ve dijital gelişmeler insanın doğal ölçü ve ayarlarına zarar vermediği sürece yararlı ve gereklidir. Ancak teknoloji ve dijital ilerlemeden daha değerli olan insanın insanca yaşamasıdır.
İnsan mı daha değerli yoksa eşya mı işte kritik soru budur. Teknoloji ve insanoğlu internet ağlarında kendini kaybediş sürecini yaşamaktadır. Tam da bu noktada üzerinde durmamız gereken şudur. Teknolojinin neredeyse jet hızıyla ilerlediği medyanın sınır tanımadığı iletişim ve etkileşimin yükseldiği bir yaşam, insanlık için ne getirmekte ne götürmektedir.
Bu bağımlılıktan kurtuluş için çözüm önerileri olarak derslerin dışında kalan zamanlarda çeşitli egzersiz programları uygulanmalıdır.
Okul dışı yaşamda da sporla alternatif aktivitelerle uğraşılmalıdır. Medya
okuryazarlığı konusunda öğretmene de öğrenciye de bilgi verilmelidir, dijital oyun oynama disiplin altına alınmalı, neler yapılacak çocuklara anlatılmalıdır. Sosyal medya bağımlılığı sorunu gerçekten küresel bir sorundur, ancak ülkemizde bu çok daha fazla hissedilmektedir. Bu yönüyle sorunu dışarıda gelip kimse çözmeyecektir. Çözümde kısa vadede yukarıda belirtilenler etkili olabilir. Uzun vadede ise en kesin çözüm devlet ve millet olarak bu konuda ortak bir tavır ve kararlılıkla seferberlik başlatılabilir.
Örneğin çocukların meşguliyetleri ile ilgili en kestirme yol dede nine anne baba çocuk genç hep bir arada yaşanacak sıcacık aile ortamlardır.
Sosyal medya ile ilgili bazı kısıtlamalar gelişmiş ülkelerce uygulanmaktadır. ABD'de 13 yaş altındakiler sosyal medya yasağı bulunmaktadır.
Basında takip edildiğine göre,
Almanya'da İngiltere'de öğrencilerin internet ve sosyal medya kullanımına kısıtlama getirilmekte, Hollanda'da da ortaokul liselere cep telefonu yasaklanmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı önümüzdeki günlerde başlayarak okullarımızda akıllı telefonlara sınırlama getirmeyi planlamaktadır.
İnsanların bu bağımlılıktan kurtulması için okuma alışkanlığı ve okuma kültürünü geliştirmesi gerekmektedir. Neden ve niçin okumalıyız sorusunun cevabı, hayatı okumadan anlamak, anlamadan yaşamak mümkün değildir.Akıllılar gibi yaşamak için deliler gibi kitap okumak gerekir.
Okumanın yararları ile ilgili özlü sözler de bazıları şöyledir.
-Toprak suya nasıl
hasretse insanın kalbi ve beyni de okumaya öyle hasrettir.
-Okumayan insan kuru bir ağaca benzer.
- Her kitap yeni bir dünyadır, fetedilmeyi bekler.
-Okuma kendini bilmektir.
- Okumak gerçek bilgiye götürür.
- Okumak huzurun kaynağıdır
-Okumak her daim taze kalmaktır.
- Okumak algılama ve anlamayı güçlendirir.
-Okumak geniş ufuk kazandırır.
-Dünyayı yöneten kalem, mürekkep ve kağıt tır.
-İnsan düşünülebilen ve mahkeme edilebilen bir varlıktır
çünkü akıl sahibidir.
Kitap okumayan çocuklar normal bir cümleyi 45 saniyede anlayabiliyorken bu süre kitap okuma kültürü edinmiş çocuklarda 13 saniyeye düşebilmektedir.
Okuma için ülkemizde harcanan zamana bakıldığında bu oran;
Norveç'te 300 kat, Amerika'da 210 kat,
İngiliz'de 87 katı fazladır.
Ülkemizde yapılan bir araştırmada niçin okumuyorsunuz sorusuna verilen cevaplarda şöyledir.
%50 kitap okuma alışkanlığımız yok
%16 yeterince zamanım yok
% 10 boş zamanım çok yoğun geçiyor
% 10 Tv ve videoya zaman ayırıyorum
şeklindedir.
Kitap ve gazete okuma konusunda gerek para gerekse zaman konusunda oldukça cimri olsakta, bazı konularda cimri olmadığımız bir gerçektir.
Ülkemizde 95 bin kişi bir kütüphane düşerken, 95 kişiye bir kahvehane düşmektedir.
Bir kitap zar zor bir iki bin baskı yaptığı ülkemizde bir cd milyonlarca satabilmektedir.
Birleşik Milletler insanı geliştirme raporuna göre kitap okuma sıralamasında Türkiye 86 sıradadır. Yine ülkelere göre yıllık ortalama
kitap okuma rakamları da çok kötüdür. Japon bir yılda ortalama 25, İsveç'li 10, Fransız 7, Türk ise 10 yılda ancak bir kitap okumaktadır.
Okuma alışkanlığı kazanmak için evlerde okuma saati oluşturun, çocuklarla birlikte kitap okuyun, eş dost ve akraba ziyaretlerinde kitap hediye edilmelidir.
Kitap okumak; ailede başlayan bir kültür konusudur. Bu alışkanlık, öncelikle aileden kazanılır, okulda ve yaşam boyu devam eder."
Saygılarımla

