Bugün Müslüman kimliğini taşıyan bireyler ve toplumlar olarak içinde bulunduğumuz durum, derin bir ahlaki çöküşün ve manevi buhranın işaretlerini taşıyor. Dinimiz bize adaleti, merhameti, dürüstlüğü ve Allah rızasını ön planda tutmayı emrederken, maalesef günümüzde din; maddi çıkar, siyasi rant, şöhret ve menfaat aracı haline getirilmiş durumda. Bu yozlaşma, aile hayatından ticari ilişkilere, sosyal çevreden kamusal alana kadar her yeri sarmış vaziyette. Peki, bu gidişat nereye varacak? Ve asıl soru: "Kaçış nereye?"
1. Dinin Araçsallaştırılması: İnançta ve Ameldeki Çürüme
Kur'an-ı Kerim'de "Dini Allah'a has kılarak O'na ibadet edin." (Beyyine, 98:5) buyrulurken, bugün din; makam, şan, şöhret ve maddi kazanç için kullanılan bir enstrümana dönüştürülmüştür.
- Dini Kullanarak Dolandırma: "Dindar" görünümlü sahtekarların, insanları "sevap", "hayır" vaatleriyle kandırması.
- Sosyal Menfaat: Dini söylemlerin, güç mücadelesinde bir kalkan veya kılıç olarak kullanılması.
- Gösteriş ve Riyâ: Dindar görünme çabasıyla yapılan amellerin, içtenlikten uzak birer gösteriye dönüşmesi.
Sonuç: Dinin özünden uzaklaşan bir toplum, ahlaki pusulasını kaybeder ve "Dürüst görünen sahtekarlar, merhametli görünen vicdansızlar" türemeye başlar.
2. Toplumsal Yozlaşmanın Yansımaları
Bu çürüme, hayatın her alanında kendini gösteriyor:
- Aile İçinde: Eşler arası güvensizlik, çocuklara verilen yanlış örnekler, nikâhın hafife alınması.
- Ticarette: Hileli alışveriş, faiz, karaborsacılık, "helal kazanç" anlayışının yok olması.
- Adalet ve Merhamette: Güçlünün zayıfı ezdiği, haklının hakkını alamadığı bir sistem.
- Sosyal İlişkiler: İki yüzlülük, dedikodu, gıybet, insanların birbirine olan güveninin azalması.
Hz. Peygamber (s.a.v.) "Müslüman, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir." (Buhârî) buyurmuştur. Peki bugün kaçımız bu tanıma uyuyoruz?
3. Kaçış Nereye? Çözüm Önerileri
Bu karanlık tablo karşısında umutsuzluğa kapılmak yerine, köklü bir "nefis muhasebesi" ve toplumsal diriliş hareketine ihtiyacımız var.
a) Bireysel Sorumluluk: "Öze Dönüş"
- Niyetlerin İhlâsla Temizlenmesi: Her işe "Allah rızası" niyetiyle başlamak.
- Takvâ Bilinci: Haramlardan kaçınmak, şüpheli şeylerden uzak durmak.
- Sürekli Özeleştiri: "Acaba ben de bu yozlaşmanın bir parçası mıyım?" sorusunu sormak.
b) Toplumsal Dönüşüm: "Yeniden İnşa"
- Eğitim Reformu: Ahlak ve maneviyat temelli bir eğitim sistemi.
- Dini Doğru Kaynaktan Öğrenmek: Dinin, menfaat gruplarının değil, Kuran Kuranı ve Peygamberin Rehberliğinde öğrenilmesi.
- Adalet ve Hesap Verebilirlik: Kamuda ve özel sektörde şeffaflık, liyakat, denetim.
- Sosyal Dayanışma: Komşu hakkına riayet, yetimlerin korunması, infak kültürünün canlandırılması.
c) Dua ve İstikamet: "Allah’a Sığınmak"
- "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru." (Bakara, 2:201)
- "Ya Rabbi! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma." (Âl-i İmrân, 3:8)
Sonuç: Uçurumun Eşiğinden Dönüş Mümkün mü?
Evet, mümkün! Ancak bu, her birimizin "Ben ne yapabilirim?" sorusunu samimiyetle sormasıyla başlar. Unutmayalım ki, tarihte nice toplumlar ahlaki çöküş nedeniyle helak oldu. Kur'an bize şöyle uyarıyor:
"Kendinizi düzeltin. Eğer doğru yolda iseniz, başkalarının sapkınlığı size zarar vermez." (Maide, 5:105)
Bugün "Müslüman" adını taşıyorsak, önce kendimizi, sonra çevremizi ıslah etmekle mükellefiz. Aksi halde, uçuruma doğru koşan adımlar, hepimizi derin bir hüsrana sürükleyecek.
"Hesap günü gelmeden önce, kendinizi hesaba çekin." (Hadis-i Şerif)

