5 Aralık 2025, Cuma
10:42
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Ortadoğu’da yıllardır birikmiş tansiyon, son dönemde İsrail ile İran arasında yaşanan doğrudan askeri çatışmalarla zirveye çıktı. Taraflar arasındaki ateşkes kararı, çatışmayı şimdilik dondursa da, bölgedeki derin fay hatlarının yeniden harekete geçtiğine şüphe yok. Bu gelişmeler, sadece Tel Aviv ve Tahran’ın değil, küresel sistemin de sınandığı yeni bir döneme işaret ediyor.

İsrail’in Saldırıları ve İran’ın Asimetrik Yanıtı

İsrail’in 13 Haziran 2025’te İran’ın başkenti Tahran dahil çeşitli noktalarına düzenlediği hava operasyonları, yıllardır süren örtülü savaşı açıktan çatışmaya dönüştürdü. Saldırıların sadece dış operasyonlarla sınırlı kalmayıp, İran içerisindeki bazı unsurlarla koordineli yürütülmesi, olayın derinliğini ortaya koydu.

Ancak İsrail’in beklemediği bir gelişme oldu: İran, hızla toparlanarak balistik ve hipersonik füze saldırılarıyla karşılık verdi. Tel Aviv’in savunma sistemlerinin delindiği, kamuoyuna yansıyan görüntülerle netleşti. Bu yanıt, İran’ın askeri kapasitesi ve caydırıcılığı konusunda bölgede yeni bir farkındalık yarattı.

ABD’nin Tereddütlü Duruşu: Trump Etkisi

Bu çatışmanın en dikkat çeken yanlarından biri de ABD’nin temkinli tavrı oldu. Netanyahu hükümeti, savaşın şiddetlenmesiyle Washington’dan destek talep etti. Ancak Trump yönetimi doğrudan müdahaleden kaçınarak, sadece sınırlı bir operasyonla İran’ın nükleer altyapısını hedef aldı. İran’ın, Katar’daki ABD üssüne misilleme yapmadan önce Amerikalıları bilgilendirmesi, tarafların aslında savaşın büyümesini istemediğini gösterdi.

Bu gelişmeler, Trump’ın bölgeye bakışını ve ABD’nin doğrudan müdahale döneminden, daha çok vekalet ve sınırlı müdahale dönemine geçişini yansıtıyor olabilir.

Ateşkes: Sessizliğin Ardındaki Fırtına mı?

İlan edilen ateşkes, yüzeyde bir rahatlama yaratmış olsa da, uzmanlar bu durumun kalıcı olacağına inanmıyor. Çünkü taraflar temel pozisyonlarından taviz vermiş değil. İsrail, Gazze'de süregelen askeri operasyonlarına devam ederken, İran da bölgesel vekil güçleri aracılığıyla etkisini sürdürüyor. Üstelik İran’ın bu çatışmada ortaya koyduğu füze teknolojisi, İsrail’in “yenilmezlik” algısını sarstı. Bu da diğer bölge ülkelerine cesaret verebilir.

Büyük Resim: Küresel Dönüşüm Sinyalleri

İsrail-İran gerginliği, aslında bir “iki ülke” çatışmasından fazlası. İran’ın olası zayıflaması, sadece bölgedeki Şii eksenini değil, Çin ve Rusya'nın Orta Doğu’daki çıkarlarını da doğrudan etkileyebilir. İsrail’in Batı desteğiyle yürüttüğü politikalar, Çin-Rusya hattında rahatsızlık yaratırken, Asya merkezli yeni ittifakların doğmasına da zemin hazırlıyor.

Bununla birlikte, Pakistan, Lübnan, Yemen gibi ülkelerdeki dengeler de bu çatışmadan doğrudan etkilenebilir. ABD ve Batı bloğu bu krizi kendi lehine kullanmaya çalışırken, Doğu’nun yükselen güçleri de konumlarını yeniden gözden geçiriyor.

Sonuç: Yeni Bir Çağın Eşiğinde Miyiz?

İsrail-İran arasındaki ateşkes, geçici bir nefes alma molası gibi görünüyor. Ancak alttan alta kaynayan öfke, daha büyük çatışmaların sinyalini veriyor. Bu süreçte İsrail’in “dokunulmaz” askeri gücünün kırılganlığı ortaya çıkarken, İran’ın direnci ve stratejik hamleleri tüm bölgeye mesaj veriyor.

Bölgesel düzen yeniden şekilleniyor. Bu düzenin nereye evrileceği, hem bölgesel aktörlerin kararlılığına hem de büyük güçlerin nasıl bir pozisyon alacağına bağlı. Ama bir gerçek var: Ortadoğu’da hiçbir şey, eskisi gibi olmayacak.

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı