Tarih boyunca azgınlaşan, tuğyan eden ve gücünü insanları ezmek, kaynaklarını gasp etmek, mazlumları köleleştirmek için kullanan her devlet, her iktidar sonu hüsranla yüzleşmiştir. Firavunlar, Nemrutlar, diktatörler, emperyalist devletler... Hepsinin ortak noktası; güç sarhoşluğuna kapılıp hakikati ve insanlığı ayaklar altına almış olmalarıdır.
- yüzyıl, teknolojinin zirveye ulaştığı ama vicdanın dibe vurduğu bir çağ olarak karşımızda duruyor. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, küresel emperyalizmi temsil eden yapılar “süper güç” sıfatı ile dünyanın dört bir yanında mazlum halkların yurtlarına göz dikmekte, kaynaklarını sömürmekte, nesillerini yok etmekte beis görmemektedir. Bu vahşetin son örneği ise İsrail’in Gazze’de, Filistin topraklarında sürdürdüğü insanlık dışı saldırılardır.
Kadın, çocuk, yaşlı demeden savunmasız insanlara atılan bombalar, yok edilen şehirler, sistematik bir soykırımın adım adım inşa edildiğini göstermektedir. Yetmiyormuş gibi, İsrail şimdi de İran’a saldırmakta, bölgedeki diğer Müslüman ülkelere gözdağı vermektedir. Bu planlı zulüm hareketinin arkasında ise daima ABD’nin desteği ve Batı’nın sessiz onayı yer almaktadır.
Kur’an bize açıkça buyurur: “Zulmedenler nasıl bir inkılapla devrileceklerini bileceklerdir.” (Şuara Suresi, 227) Bu ilahi vaat, tarihsel gerçeklikle de defalarca kez ispatlanmıştır. Zulüm, asla payidar kalmamıştır. Zalim, eninde sonunda hesabını vermiştir. Ancak bu mücadelede asıl önemli olan, bizim hangi safta durduğumuzdur.
Bugün mezhep, meşrep, etnik kimlik, siyasi görüş gibi ayrılıklarla kendi içimizde bölünmek yerine; zalime karşı birlik olmak, mazlumun yanında saf tutmak mecburiyetindeyiz. Çünkü zulüm karşısında tarafsız kalmak, zalimin yanında olmaktır.
Gazze’de, Kudüs’te, Suriye’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Afrika’da, Yemen’de... Nerede bir mazlum varsa, orası bizim kardeşimizin evidir.
Nerede bir bomba düşüyorsa, o bizim yüreğimize düşmelidir. Eğer biz susarsak, eğer biz sessiz kalırsak; bir gün sıra bize geldiğinde kimse ses çıkarmayacaktır.
Son söz olarak:
Hak ile batıl arasındaki bu büyük mücadelede tarafsızlık yoktur.
Ya adaletin yanında dururuz ya da zulmün sessiz ortağı oluruz. Bugün; hakikatin, adaletin, mazlumun safında yer alma vaktidir.
Tarih bizi affeder belki ama vicdanımız asla..

