07.04.2025 tarihinde Seydişehir Haber'de yayınlanan İmar Rantı yazımdan sonra gelen olumlu tepkiler üzerine, aynı konuda bir makale daha yazmaya karar verdim.
Türkiye'deki belediyelerde yıllardır süregelen imar rantı sorunu, şehirlerin planlı gelişimini baltalıyor ve toplumsal adaleti zedeliyor. İmar değişiklikleriyle bir gecede değer kazanan arsalar, bireysel zenginleşmenin ve siyasetin çıkar ilişkilerinin merkezine yerleşmiş durumda. Bu süreçte kamu yararı gözetilmek yerine, rant odaklı kararlarla doğa tahrip ediliyor, şehirler kimliksizleşiyor.
Belediyelerin yetkilerinin kötüye kullanılması, hem ekonomik hem de sosyal anlamda ciddi zararlar doğuruyor. Yap-sat modeliyle zenginleşen bir azınlık, kamu kaynaklarını adaletsiz bir şekilde sömürüyor. Bunun yanında, altyapı ve ulaşım gibi temel hizmetlerin yetersizliği, çarpık kentleşmenin en belirgin sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Plansız projelerle sıkışmış mahalleler ve nefes alınamaz şehirler yaratılıyor.
Toplumun bu soruna karşı daha bilinçli ve talepkar olması gerekiyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesiyle çalışan bir yerel yönetim mekanizması, bu yozlaşmayı engelleyebilir. İmar değişiklikleri, halkın denetimine açık olmalı ve çevresel etkiler bilimsel temelde değerlendirilmelidir. Ancak bu şekilde, şehirlerimizi gelecek nesiller için yaşanabilir hale getirebiliriz.
Abdullah Avcu
Seydişehir, 22.04.2025
