Turgut KARABACAK

Yalanım yok, bahanem var!

09 Temmuz 2020 08:14

Hani deriz ya,

…çok gelmek istiyorum ama bir türlü fırsat bulamıyorum,

…yapacaktım ama bir işim çıktı,

…eşimin annesinin dayısının (bilmemnesine) gitmem gerekti de, ondan edemedim,

keşke demesek.

Bahaneyle yalan arasında bir fark olmadığını göremiyor muyuz?

Belki de haksızlık ediyorum… Bir fark var: yalan aniden, bahane yavaş yavaş öldürür bir ilişkiyi. Neden mi?

Çünkü yalan, mideye tek hamlede saplanan bir bıçak, bahane, tene tek tek atılan yüzlerce ufak kağıt kesiği gibidir. O yüzden, “bahane”de “YALAN”da varolan, o deli cesareti yoktur.

Bahanenin aslını, söyleyen de duyan da net bir şekilde görür. Görmüyormuş gibi yapar o ayrı. Yalanın aslını (başarıyla söylenmişse, bir süre için) yalnızca söyleyen görür. O anlamda, mideyi yaran bıçağın soğuğunu hissedene kadar öteki taraf durumdan habersizdir. Sonunda kesiği fark ettiğinde ise iş işten geçmiştir. Yani, yalanı ortaya çıktığında, ilişkinin tamamen biteceğini biliyordur, yalanı söyleyen. O yüzden, yalan, deli cesareti gerektirir. Yalanın sonuçları göze almışsa biri, zaten kaybedecek pek bir şey kalmadığını farkındadır.

Öteki tarafta ise bahane, öyle sinsi, öyle korkak, sınırda bir yalandır ki, bir ‘beyaz yalan’ için kimsenin kimseyi terk edemeyeceğini düşünür bahaneyi uyduran. Her bahane, tende ufak bir yara daha açar. Kanamaz kesik, ama için için yanar devamlı, kendini gün be gün hatırlatır. Ama kanamıyorum, dersin; aldırmamaya çalışırsın, sanki YALANın kontenjanı dar, bahanenin sınırsızmış gibi. Sanki bahane, YALANın tolere edilmesi gereken versiyonuymuş gibi. Sanki bir ilişki, bir ömür, ara sıra söylenen, ‘ufak’ bahanelere dayanırmış gibi. Yavaş yavaş can verir ilişki. Ta ki bir gün içinde tek bir damla samimiyet bile kalmayana dek.

Peki neden bahanelerle donatır insan etrafını? İlişkilerini, hayatını? Korkudan mı? Neyin korkusu bu? ‘Gelmek istemiyorum’ de, ‘gelecektim ama…’ yerine. ‘Yapmak istemedim’ de, ‘yapacaktım da…’ yerine. Kolay değil mi?

Önceleri bu bahanelerin, bir öteki için söylendiğini sanırdım. Hatta, kibarlık deyişleri ile bezenmiş bir sevgisizlik ve saygısızlık ibaresi olarak görür, bana söylendiğinde alınır, gücenirdim. Sonra sonra anladım durumu…

Kimdir en yetenekli, en usanmaz, her istediğini yaptırmanın bir yolunu arayan, bulan manipülatör? Kimdir, o her bahanesini görmemize rağmen, karşı koyamadığımız güç? Tanıyoruz bu gücü. Hem de hepimiz bir zamanlar böyle değil miydik? -küçük bir çocuk.

Çünkü çocuk, henüz dünyayı kendi kontrolü altına alamamıştır. Dünyayla kurduğu ilişki hala ebeveynler üzerindendir. Çocuk, uzanamadığı raftan almak istediği oyuncağı, babasının dikkatini çekerek edinebilir; yapmadığı ödevin sonuçlarını, hocasına bir mazeret uydurarak atlatabilir. Ve böylece çocuk, bir bahane vesilesiyle, dünya üzerinde kontrol sahibi olur.

Böyle fonksiyonel bir süper gücü kaybeder mi insan? Etmez tabi ki. Bu manipülasyon güdüsü, işte tam böyle, kontrol sahibi olmadığımız zamanlarda, üzerinde kontrolümüz olmadığı ilişkilerde, terk edilmekten, reddedilmekten, kendimiz olmaktan korktuğumuz anlarda bir joker kartı gibi elimizde belirir. Sanki ufak bir bahane uydursak, yeniden güç sahibi olabilir, ilişkimizi koruyabilirmişiz gibi gelir.

Fakat, sana ufak bir sır vereceğim: uzatmak için bahane aradığın ilişki, çoktan bitmiştir.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

KAYIP ŞEHİR
19 Aralık 2022 08:14

Bu Zamanda Çocuk Olmak!
17 Aralık 2022 08:14

MANZARA SENDEN ÇAYLAR BENDEN OLSUN
05 Aralık 2022 08:14

ÖMÜR TÖRPÜSÜ
03 Aralık 2022 08:14

MUTLULUK
02 Aralık 2020 08:14

Sonbahar
23 Kasım 2020 08:14

BAHARA ÖZLEM
09 Temmuz 2020 08:14

Z KUŞAĞI
09 Temmuz 2020 08:14

KAMP HAYATI
09 Temmuz 2020 08:14

OMUZUMDAKİ KELEBEK
09 Temmuz 2020 08:14

ÖĞRETMENİM NOT VERİR MİSİN?
09 Temmuz 2020 08:14

Giden gelmez dağlarında muhteşem bir doğa gezisi
09 Temmuz 2020 08:14

UMUT
09 Temmuz 2020 08:14

BUZ ÜSTÜNDE SEK SEK !
09 Temmuz 2020 08:14

MADENLİ KÖYÜ
09 Temmuz 2020 08:14

Kardelen açmadan bahar gelmez
09 Temmuz 2020 08:14

TOROSLARIN ENDEMİK BİTKİLERİ
09 Temmuz 2020 08:14

Hüzün çiçeği gelincik
09 Temmuz 2020 08:14

Her ömrün bir eylülü vardır, benimkisi sen!
09 Temmuz 2020 08:14

Güz çiğdemleri
09 Temmuz 2020 08:14

“Her insan bir kitaptır okumasını bilene”
09 Temmuz 2020 08:14

MIŞ GİBİ SEVMEK
09 Temmuz 2020 08:14

İki çaydanlık bir bardak
09 Temmuz 2020 08:14

İnsanın, zemherisi özlem, cemresi ise kavuşmaktır.
09 Temmuz 2020 08:14

SEYDİŞEHİRDE KUMPAS
09 Temmuz 2020 08:14

“BELKİ ŞEHRE BİR FİLM GELİR, BİR GÜZEL ORMAN OLUR.”
09 Temmuz 2020 08:14

KRAL ÇIPLAK
09 Temmuz 2020 08:14

Yalnızlık kokan evler!
09 Temmuz 2020 08:14

BEYAZ ORKİDE
09 Temmuz 2020 08:14

HAYAT ÖĞRETİR İNSAN ÖĞRENİR
09 Temmuz 2020 08:14

BİR KADIN SEVİYORSA…
09 Temmuz 2020 08:14

Hayata kısa bir mola. Kırk delikli bulgur pilavı!
09 Temmuz 2020 08:14

Eylülde Sevmek!
09 Temmuz 2020 08:14

3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ
09 Temmuz 2020 08:14

Yeni yaşım
09 Temmuz 2020 08:14

Tüm Yazılar