14 Aralık 2025, Pazar
17:58
23.07.2025

Ülkeler kılıçla alınır, ama adaletle korunur.

MANSET_ALTI Reklam Alanı

Adalet, bireyler ve toplumlar arasındaki düzeni sağlayan, haksızlıkları önleyen ve hakları koruyan temel bir erdemdir. Kelime anlamı itibarıyla adalet; düzenli ve düzgün davranmayı, her şeyin ve herkesin hakkını teslim etmeyi, haksızlıklardan uzak durarak orta yolu tutmayı ifade eder. Bu, “bir şeyi yerli yerine koymak”, insaf ve eşitlik çerçevesinde davranmak anlamına da gelir. Adaletin zıddı ise zulüm, hıyanet ve güvensizliktir.

Adaletin Kapsamı ve Önemi

Adalet, yalnızca devletlere ve yöneticilere has bir kavram değildir. Hukuki, toplumsal ve ahlaki tüm alanları kapsar. Adalet, kişinin kendisine, ailesine, çevresine, doğaya ve tüm canlılara karşı sorumluluklarını yerine getirmesi anlamına gelir. Adalet, hakların korunması kadar, görevlerin de yerine getirilmesiyle ilgilidir. Bu nedenle adil bir kişi, hem kendisine hem de ailesine karşı, ayrıca yöneticilerin emri altındaki memurlara, işçilere ve halka karşı dengeli ve doğru davranmalıdır. Aksi halde, kendisine emanet edilen nefse, ailesine ve emri altındaki insanlara zulmetmiş olur.

Adaletin Evrenselliği

Adalet, din, dil, ırk, cinsiyet, mevki ve kültür farkı gözetmeksizin bütün insanlara eşit şekilde uygulanması gereken bir kavramdır. Kutsal metinlerde de adaletin evrensel bir değer olduğu vurgulanmıştır. “Allah insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder.” (en-Nisâ, 4/58) Bu ilahi emir, adaletin her durumda ve herkes için geçerli olması gerektiğini açıkça ifade eder.

Adaletin dünyadan kalkması, insan hayatının değerini yitirmesi anlamına gelir. Zira, “Ülkeler kılıçla alınır, ama adaletle korunur.” sözü, adaletin devletlerin ve toplumların devamlılığı için vazgeçilmez olduğunu ortaya koyar.

Adaletin Toplum ve Devlet Üzerindeki Etkisi

Adalet, bir toplumun ayakta kalabilmesi ve bireyler arasındaki dengenin sağlanması için temel bir unsurdur. Adaletin olmadığı bir toplumda zulüm, anarşi ve kaos hâkim olur. Toplumsal isyanlar artar, bireyler devlete ve birbirlerine olan güvenlerini kaybeder. İnsanlar kendi adaletlerini sağlama yoluna gitmeye başladıklarında, kan davaları ve kaos kaçınılmaz hale gelir. Bu durum, toplumların ve devletlerin yıkılmasına neden olabilir.

Peygamber Efendimiz (sav) bu konuda şu uyarıyı yapmıştır: “Bir kavmin (devlet, mahkeme, aile ve fertleri arasında) hak ve adaletten uzak hükümler verilirse, o kavimde mutlaka kan dökümü yaygınlaşır.” Bu, adaletin bozulmasının toplumsal barışı ve huzuru tehlikeye soktuğunu göstermektedir.

Adaletin Dini Boyutu

 Her  Cuma   Hutbesinin sonunda   okunan   ayeti  kerimede  rabbimiz “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Bu ayet, adaletin insanlık için temel bir değer olduğunu, iyiliği ve yardımlaşmayı teşvik ettiğini açıkça belirtir.

Adalet, bir yandan toplumsal düzeni sağlarken diğer yandan bireylerin hak ve özgürlüklerini de teminat altına alır. “Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutarak Allah için şahitlik edenler olun. Kendinizin, ana ve babanızın aleyhinde bile olsa şahitlik ettiğiniz kimseler zengin veya fakir de olsalar adaletten ayrılmayın. Çünkü Allah ikisine de daha yakındır.” Bu emir, adaletin herhangi bir ayrım gözetmeden uygulanmasının gerekliliğini vurgular.

Sonuç

Adalet, bir toplumun ve devletin varlığını sürdürebilmesi için temel taşıdır. Adaletin olmadığı bir toplumda huzur, barış ve güvenlikten söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle, bireylerden devlet yöneticilerine kadar herkesin adaleti öncelikli bir değer olarak benimsemesi gerekmektedir. Adaletin ayakta tutulması, sadece dini bir emir değil, aynı zamanda insanlık onurunu koruyan evrensel bir sorumluluktur.

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı