Anadolu’nun İslamlaşma ve Türkleşme sürecinde manevi önderlerin rolü tartışılmazdır. Bu isimlerden biri de 13. yüzyılda Horasan’dan gelerek Seydişehir’in kuruluşuna öncülük eden Seyyid Harun Veli’dir.
Kendisi sadece bir mutasavvıf değil, aynı zamanda bir şehir kurucusu, toplumsal dönüşümün mimarı ve Anadolu’nun İslam kimliğine kavuşmasında emeği geçen bir velidir.
Bugün adına düzenlenen anma programları, bu tarihsel mirasın canlı tutulması açısından büyük önem taşır.
Ancak son dönemdeki etkinlikler, kültürel aidiyet ve siyasi iradeler arasındaki gerilimleri de gözler önüne serdi.
Seyyid Harun Veli, Anadolu Selçuklu döneminde Moğol istilasından kaçarak Anadolu’ya gelen Horasan erenlerindendir. Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlânâ Celaleddin-i Rumi gibi isimlerle aynı dönemde yaşamış, onlar gibi tasavvufi öğretileriyle topluma yön vermiştir. Seydişehir’i kurarken bir yandan İslam’ın öğretilerini yaymış, diğer yandan bölgenin Türk yurdu olmasına katkı sağlamıştır.
Türbesi ve vakıflarıyla 700 yıldır yaşayan bu miras, sadece dini değil, kültürel ve sosyal bir kimlik inşasıdır. Öyle ki, şehrin adı bile (Seydişehir) onunla özdeşleşmiştir. Bu durum, Anadolu’da benzerine az rastlanır bir örnektir.
Son dönemde Konya Büyükşehir Belediyesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği anma programı, Seyyid Harun Veli’nin hatırlanması açısından değerli bir adımdı. Özellikle 20’yi aşkın akademisyenin katıldığı sempozyum, onun tarihsel ve tasavvufi kimliğine dair akademik bir perspektif sundu. Ancak etkinliğin bazı çelişkileri de vardı:
Konya Büyükşehir Belediyesi ile Seydişehir Belediyesi’nin farklı siyasi çizgilerde olması, ortak bir organizasyon yapılmasını engelledi. Oysa böylesi bir miras, siyasi aidiyetlerin üstünde ele alınmalıydı.
Valilik, kaymakamlık, üniversite ve sivil toplumun tek çatı altında buluşamaması, toplumsal hafızanın zayıflığına işaret ediyor.
Binlerce kişinin yemek ikramı için sıraya girmesi, ancak sempozyuma katılımın az olması, kültürel tüketim ile entelektüel ilgi arasındaki uçurumu gösterdi.
Seyyid Harun Veli’nin manevi mirası, halk nezdinde daha çok ritüellerle ziyaretle yaşatılıyor; fikirleri ve tarihsel rolü ise ikinci planda kalıyor.
Seydişehir’in kurucusunu anmak, yerel ve merkezi yönetimlerin ortak sorumluluğudur. Siyasi farklılıklar bir kenara bırakılarak ulusal düzeyde bir anma programı hazırlanmalı.
Halkın Katılımını Artıracak Projeler
Sempozyumların yanı sıra, halka yönelik belgesel gösterimleri, söyleşiler, çocuklara yönelik atölyeler düzenlenmeli.
Seyyid Harun Veli’nin hayatı ve öğretileri, dijital platformlarda anlatılmalı.
Turizm ve Kültür Rotası
Seydişehir, “Anadolu Erenleri Rotası” gibi projelerle diğer tasavvuf merkezleriyle (Konya, Hacıbektaş) bağlantılandırılabilir.
Bugün Seyyid Harun Veli’nin adına bir program düzenlenmiş olması bile sevindiricidir. Ancak bu mirasın hak ettiği değeri görmesi için daha fazla toplumsal duyarlılık, siyasi iş birliği ve akademik çalışma gerekiyor. Umuyoruz ki gelecek yıllarda, bu büyük veli hem sempozyum salonlarında hem de halkın gönlünde layık olduğu yeri bulur.