BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

       Marshall yardımı. ABD’nin komünizm ile mücadele adı altında dünya genelinde kendine bağımlı hale getirmek için bazı ülkelere yaptığı yardımların adıdır. İsmini o zaman bu fikri ilk Harvard Üniversitesinde 5 Haziran 1947 yılında gündeme getiren ABD Dışişleri Bakanı George MARSHALL’ın soyadından almıştır.

       II. Dünya savaşından sonra Avrupa Ülkelerinin bir kısmında yıkım ve kaos oluştu. Sömürü coğrafi konum ve durumu olmayan bazı ülkelerde komünist partiler yükselişe geçti. Sovyetlerdeki yükselişinde etkisiyle komünizmi kabul etmeye başladılar.

       Bu durumu gören ABD, komünist yayılmacılığının önüne geçmek için, İngiltere, Almanya ile birlikte, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 14 ülkeden oluşan bütünleşmiş bir Avrupa oluşturarak, kendi çıkarları için zor durumda olan Avrupa ülkelerine yardım etmeyi ve bu tehlikeyi bertaraf etmeyi düşünüyordu.

       1947 yılında Paris’te yapılan toplantıya Sovyetler Birliği de katılmasına rağmen, 2 Temmuz’daki toplantıyı terk etti. Toplantıya katılan diğer ülkelerin temsilcileri acil ihtiyaçları belirlemek ve karşılamak için Avrupa Ekonomik İşbirliği Konferansı adında bir örgüt kurdular. Bana göre Avrupa Birliği’nin temelleri de böylece atılmış oldu.

       Türkiye 615 milyon dolar yardım talep etti. Ülkenin 2. Dünya savaşına girmediği, daha çok savaşta yıkıma uğramış ülkelere yardım edileceği, elinde ki altın ve döviz rezervi ile dış ticaret dengesinin iyi olduğu gerekçesiyle yardıma dahil edilmedi.

       Türkiye doğrudan ABD’ye başvurdu.  Antlaşma imzalanmadan, Türkiye’ye bu yardımların nereye kullanılacağı ile ilgili bazı şartlar öne sürülerek, kabul edildikten sonra dahil edilerek 4 Temmuz 1948’de ABD ile antlaşma imzalandı. O döneme T.C. Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ, T.C. Başbakanı da Hasan SAKA idi.

       Türkiye, 1948-1951 yılları arasında ABD’den 62.376.000 dolar hibe, borç olarak da 72 milyon dolar yardım almıştır. 1952-56 yılları arasında sadece faiz tutarları, %2,5 faizle 35 yıl anapara ve faizleri eşit taksitlerle ödenecekti.

       Borç ve kredilerin nereye kullanılacağı ile ilgili şartlar arasında, ABD’nin 2. Dünya savaşında kullandığı ikinci el silahlar sattın alınacak, siyasilerin ve bürokratların  kullandığı araçlar ABD malı araçlar olacak, alınacak araçların bakım onarımı ve tamiri için gereken yedek parça ve malzemeler ABD’den alınacak, kadın çorabı ithalatı da ithal malları listesinde bulunacak,  Tarım ve Hayvancılık ülkesi olan güzel yurduma süt tozu ve buğday unu da alınacak, bütün ilkokullarda Türk çocuklarına zorunlu olarak verilerek ‘’Süt Tozu Devrimi’’ başlatılacak, verilen hibe ve krediler kurulan var- gel sistemi ile geriye ABD’ye dönmesi ve transferi sağlanacak. Kendi ülkemde,  Türk çocukları doğal süt ve natürel unumuzdan yapılan mamullerle beslenmekten mahrum bırakılıyordu. Damak lezzeti yerli mamullerden uzaklaştırılıyordu.  

       Benim kendi ilkokul yıllarımda, her gün bir aileye süt tozu, un ve vita marka margarin yağ 1 gün önce veriliyor, bir gün sonra sırası gelen ailesi tarafından süt tozu pişiriliyor, un, vita marka margarin yağı ile pişi yapılıp öğrencinin ailesi tarafından ikinci dersin teneffüsünde okula getirilip öğrencilere dağıtılıyordu.

      O dönemde süt tozu uygulamasıyla birlikte, ülke genelinde çocuk felci rahatsızlığı  % 91 artıyor, bu hastalık için yeterli donanımı olmayan Türkiye, ABD’den milyonlarca dolar karşılığı aşı satın alınarak, ülke ABD tarafından modern bir şekilde soyuluyordu.

       Bu şekilde beslenen ve yetişen kuşağın hangi hastalıklara maruz kalarak büyüdükleri ayrı bir yazımızın konusu olacaktır.

       Bu olanlardan ders çıkararak, okullarımızda yerli ve milli süt ve unlu mamullerimizden yapılan içecek ve yiyecekler yaygın ve sürekli bir şekilde dağıtılarak bu alışkanlığın tekrar kazandırılma zamanı geldi geçiyor.

       Süt tozumu galip geldi, süt mü galip gelecek, bu konuda siz ne dersiniz…

        Saygıdeğer okurlarımız...

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.