BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

“Armut dibine düşer” ya da“kime çekti bu çocuk”

Söz konusu olan iki binden sonra doğan kuşak yani  Zkuşağı.Teknolojiye doğmuş, onunla büyümüş  bu çocuklar ile ebeveynleri arasındaki kuşak çatışması.

 Siyah beyaz televizyonda haftada bir gün çıkan pazar sineması için altı gün beklemek onlar için bir şaka,  ödevlerin ansiklopediden yapılması hatta ansiklopedi için kupon biriktirilmesi,   internete bağlanabilmek için modemin kurulması onlar için yüz yıllık bir masal gibi. Çünkü onlar bir telefonla bunların hepsine birden sahip oldular. Peki bu konfor,  bu gençleri bir çoğunun dediği gibi tembelleştirdi mi, yoksa z kuşağının hayattan beklentileri farklı mı?

Sessiz kuşak yani y kuşağında aidiyet duygusu çok önemli. Bir markaya, bir kuruma bağımlılık, bir büyüğe ne olursa olsun saygı duymak bize iyi bir şeymiş gibi sunuldu. Biz böyle bir kültürle büyüdük.  Yıllar geçtikçe bunun aslında pek te iyi bir şey olmadığını öğrendik. Bizler şartlar ne olursa olsun, sorgulamadık, itiraz etmedik, kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla  hep kabullendik. Z kuşağıhoşlarına gitmeyen bir şey olduğu zaman itiraz ediyor.  Statükoyu sorguluyor. Dur, sus, otur ile bu çocukları caydırmak mümkün değil. Bizden mantıklı bir açıklama bekliyorlar. Ben yaptım oldu anlayışını kesinlikle kabul etmiyorlar. Diğer taraftan ise bu çocuklar dünyaya, insanlığa saygılı. Diğer insanlar için daha az altruistik.

Peki bu durumda anne babalar bu çocuklara karşı nasıl bir tutum sergilemeli? Birçoğumuz tarafından arızalı dönem olarak kabul edilen ergenlik dönemi aslında arıza değil, onlar için bağ kurma, ilişki kurma dönemi. Çünkü bu çocuklar sokağa çıktıkları zaman üç arkadaş bir araya gelip oyun kuramıyorlar. Oyun kurmayı bilmiyorlar. Sıkıldıkları zaman ne yapmaları gerektiğini, bir sorun olduğu zaman nasıl başa çıkabileceklerini bilmiyorlar.  Bu çocuklar eğlenmeyi bilmiyorlar. Ellerinden telefonu interneti aldığın zaman sudan çıkmış balık gibi kalıyorlar.  Çünkü bu çocukları biz öyle yetiştirdik. Onların yerine her şeylerini biz yaptık. Onların adına biz konuştuk. Şimdi de tutmuş onlardan olgun birer birey gibi davranmalarını bekliyoruz.

Bizim aile ve toplum olarak, kurum olarak gençleri  regüle etmemiz gerekiyor. Bu çocukların aradığı bilgi değil, çünkü onlar bizden daha çok bilgiye sahipler. Onlar bağ kurabileceği bir ortam arıyorlar. Kendilerini anlayan, ön yargılı davranmayan ebeveynler istiyorlar.

Muazzez İlmiye ÇIĞ, Sümer tabletlerinde "Bu gençlik nereye gidiyor" yazısını gördüğümden beri, gençleri sorgulamıyorum demiş. Sorgulamamız gereken bence gençlik değil, kendimiz. Yetişkinler sorgulanmalı. Değerlerin içini boşaltarak kötülüklerin ortaya çıkmasına sebep olanlar sorgulanmalı bence. Ben gençlikten yanayım…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.