5 Aralık 2025, Cuma
18:03
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Baş imam tabirleri peygamberler peygamberi onun için kullanılacak bir tabir değildir. Çünkü o bu tabirlerin pek çok üstünde tabirlerle isimlendirilmesi gerekir. Okuyucularımızın onu anlamasında kolaylık olsun diye o tabirleri kullanıyoruz Rabbim affetsin.    

Allah Resulü (sav) Hira Mağarasında iken Cebrail (asm) geldi “Rabbinin ismiyle oku” dedi.

Allah Resulü ilk defa böyle bir olayla karşılaştığı için haliyle çok korktu ve o korku içinde evene döndü. (زَمِّلُونِى)  (zemmilunî) kelimesini birkaç defa tekrarladı yani “Benim üzerimi örtün, benim üzerimi örtün” dedi.  Üzerini örttüler fakat az sonra Cebrail (asm) geldi “Ey örtüsüne bürünüp yatan kimse! kalk insanları kötü yolun encamından sakındır” dedi. Olayı bize Kur’an anlatıyor:

“Ey örtüye bürünen (İnzivaya çekilen!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, pis ve murdar olan her şeyden uzak dur!” (1)

Artık Efendimize peygamberlik görevi verilmişti, bundan sonra o dilediği gibi hareket edemezdi. Efendimiz Allah’ın emrine boyun eğerek aldığı görevin gereğini yapacaktı. Allah Resulü kalktı ev ev kapı kapı dolaşıp kendisine verilen tebliğ yapma görevini hakkıyla yerine getirdi.

Allah CC. onu öyle bir donanımla yaratmıştı ki; o yüce insanın pek çok yönleri vardır. Onda bulunan yönlerden birisi İslam-ı temsil, ikincisi de tebliğdir. Her Müslüman İslam’ın temsilcisidir ve ilayı kelimetullah yapmakla mükelleftir.

Bugün bir kısım din görevlileri temsil makamında oturuyorlar ama tebliğ makamında yoklar. Allah Resulünün yaptıkları ortada, Kur’an ayetleri de ortada, kendimizden bir katkı yapmıyoruz. Biz sadece uyarıyoruz, bu hizmet için maaş alanlar temsil makamında oturup tebliğ vazifesini yapmayanlar bunun hesabını nasıl verecekler?

Eğer Allah Resulü bugünkü bazı din görevlilerinin yaptığı gibi mescide gelenlerin namazlarını kıldırıp bırakın tebliğ yapmayı iki satır Kur’an bile okumadan çekip gitseydi, İslam dini Mekke’nin dışına çıkarımıydı ve bize kadar gelebilir miydi?

Şimdi o peygamberler peygamberi yüce insandan bir örnek vereceğim. Mekke müşrikleri Allah Resulünün (sav) İslam davasını bırakması karşılığında, istediği her arzusuna boyun eğeceklerini söylediler. Ama Allah Resulünün buna verdiği cevap ise çok manidardır, Allah Resulü onlara şu cevabı veriyor:

“Allah’a yemin ederim ki, güneşi sağ elime, Ay’ı da sol elime koysanız, yine de bu davamdan vaz geçmem. Ya bu davayı tahakkuk ettireceğim yahut da bu uğurda öleceğim...”

İşte gaye insanı böyle olur. Eski Diyanet işleri başkanımızın dediği gibi “Kim bu işe güvenlik görevlisi gibi bir meslek olarak bakıyorsa o şimdiden kendine başka bir meslek arasın. Bu hizmetin vebali büyük, sevabı çoktur.

İdealist bir imam Diyanet’te kendi alanını iyi bilen, iyi anlayan ve iyi anlatan, cemaati seven ve kendini sevdiren, iyi eğiten, sahasında dünya ile yarışan, cemaatini yarıştıran, ahlaklı, manevi değerlerden taviz vermeyendir. Yani din görevlileri sıradan bir insan değiller, sıradan bir insan gibi de davranamazlar. Onlar gayesi uğrunda ölebilmeyi göze alan adam demektir.

Bu zamanda her zamankinden daha çok nitelikli din görevlilerine ihtiyacımız vardır. Nitelikli bir imama İslam’ı insanlara anlatmayı gaye edinen ve gayesi uğrunda her türlü sıkıntıyı göğüsleyen fedakâr ve vefadar insandır.

Allah Kur’an’ı Kerim’de baş imam tabirini kullandığımız Hz. Muhammed (asm) anlatırken onu örnek almamızı ve onda pek çok örneklerin bulunduğunu anlatmaktadır:

“Onlarda (peygamberlerde) sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı arzu edenler için güzel örnekler vardır. Ama kim de aksine giderse bilsin ki Allah ganî ve hamîddir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her türlü hamd ve övgü O’na mahsustur.” (2)

İyi ve vasıflı bir imam görevini yaparken dünyada hesap verme durumunda olmasa da ahirette bu yüzden hesap verme korkusuyla yaşayan, aldığı üret karşılığında yeterli hizmet yapabildim mi endişesi taşıyandır! Böyle bir endişe taşımayanlara da Rabbimiz şöyle diyor: “Kim aksine giderse bilsin ki Allah ganî ve hamîddir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her türlü hamd ve övgü O’na mahsustur.”

Nitelikli bir imam, cemaatinin örnek alacağı özellikleri bulunan insandır. Vasıflı, gaye insanı imam böyle olursa onun cemaatine kimse baş eğdiremez ve dolayısıyla o ülkeye kimse baş eğdiremez.

Eğer Allah Resulü bazı imamların veya din görevlilerinin bugünkü yaptıkları gibi mescide gelenlerin namazlarını kıldırdıktan sonra bırakıp gitseydi din hizmetini üstlenenlerin yaptıkları doğrudur denilebilirdi.

Bu zamanda yozlaşmış ve hedefinden sapmış olan bir nesil ortaya çıkmış. İmanı bütün bir din görevlisi bu neslin düzelmesi veya gelecek neslin bozulmaması için olağan üstü gayret sarf etmesi lazımdır.

İşte Bediüzzaman, bir ömür boyu kimseden maaş değil hediye bile kabul etmeyen örnek insan. İslam davası için defalarca idamla yargılanmış ama o asla pes etmemiş ve demiş ki:

“Saçlarım adedince başlarım bulunsa, her gün biri kesilse, hakikat-ı Kur’aniyeye feda olan bu başı zındıkaya ve küfr-ü mutlaka eğmem ve bu hizmet-i İmaniye ve Nuriyeden vazgeçmem” demiş ve geçememiştir!” (3)

Kaynaklar:

El Müddesir Suresi 74/1-5

Mümtehine Suresi 60/6

Şualar (352)

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı