6 Aralık 2025, Cumartesi
06:48
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Bir çiftçi kendine bir traktör alır, tarlasını sürmek için. Ev yapar veya yaptırır, içinde kalmak için. Tarla alır, hâsılat elde etmek için.

 

Allah da insanları boş bir eğlence olsun diye yaratmamış O’nun da bir maksadı vardır, o’da kulun Allah’a ibadet etmesidir. Gökteki yıldızlara, topraktaki bitkinin köklerine, su içinde balıklara, vücudumuzdaki hücrelere yön verip çalıştıran Rabbimizdir.

 

Gerçek bu olduğuna göre, bir insan sahip olduğu şeyden neyi beklerse, patron işçisinden nasıl bir itaat beklerse, Allah da kulundan ibadet ve itaat bekler. Allah kullarından beklediği şeye muhtaç olduğu için değil tam aksine kulun ihtiyacı olduğu için ibadeti ısrar ister.

 

İnsanın ibadet etmesi için iki sebep vardır, birine illet, diğerine hikmet deriz. İllet; Allah emreder kul yapar, neticeyi düşünmez. Hikmet ise yaptığı ibadetin sonunda elde ettiği neticelerdir.

 

Bazıları bu birinci ve en önemli noktayı unuturlar. Bunun neticesi olarak ibadetin hikmet cephesinde, hâsıl olan bir kısım faydaları sıralarlar. İbadetten kaçmak isteyenlerin eline koz verirler. Namaz kılmakla elde edilen o faydaların başka yollarla da elde edilebileceğini ileri sürerek, ibadeti reddetmelerine sebep olurlar.

 

İbadetin çeşitli faydaları vardır, fakat faydası olsun veya olmasın orası kulu ilgilendirmez. Kulun ibadet yapmasını gerektiren temel sebep illettir, yani ilahi emirdir.

 

Anadolu’dan İstanbul’a gelen bir tüccarın bu seyahatinin illeti “ticarettir. Hikmeti ise daha çok zengin olmak ve dünya nimetlerinden fazlaca istifade etmektir. Buna göre söz konusu şahsa, “İstanbul’a niçin gidiyorsun?” desek, “zengin olmak için” diye cevap vermez. Bu hikmete ait bir cevaptır ve yerinde değildir. Sorumuzun cevabı “ticaret yapmaya” şeklinde gelmelidir. Böyle bir cevap illete aittir ve isabetlidir.

 

O halde, “Niçin ibadet ediyorsun?” sorusunun cevabı da “Rabbim emrettiği için” şeklinde olacaktır. Bu emri tutmanın gerek dünyada gerek ahirette pek çok faydası vardır. Ama ibadet bu faydalar için yapılmaz; bunlar meselenin hikmet yönüdür.

 

Kulun işi ibadettir; emir dinlemek, yasaklardan sakınmaktır. Kula kulluk yaraşır. İbadetini bu şuurla yapan bir kuluna Rabbinin yapacağı ihsanlar, ikramlar ve cennette vereceği dereceler ibadetin hikmet yönüdür.”

 

İslâm’da emredilen ve yasaklanan tüm kurallar bahsinde, bulunduğumuz hakikatten haber verir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

 

Oruç tutmanın tıbbî yönden birçok faydası vardır, bütün bu faydalar orucun hikmet yönüdür. Ama oruç bu faydalar için tutulursa onun adı oruç değil perhiz olur. Oruç, Allah’ın bir emri olduğu için tutulursa, o zaman ibadet olur.

 

Ramazan ayında oruç tutmak farzdır, bu ayda tutulursa o ibadet yerine getirilmiş olur. Ramazan ayının dışında altı ay nafile oruç tutulsa, yine de o ibadet yerine getirilmiş olmaz.

 

Meselenin diğer bir yönü daha var ki; o da orucun belli bir başlama ve bitirme vakti vardır. İmsakten hemen sonra oruca başlayıp, iftarımızı yatsıdan birkaç saat sonra yapsak, oruç borcundan kurtulmuş olunsa bile makbul bir oruç değildir.

 

Ancak bir süre daha aç kalınmış olunur, oruç tutulmuş sayılmaz. Hikmet fazlasıyla tamam olsa bile, illet kaybolduğundan ibadet makbul sayılmaz.

 

Ramazan ayında oruç tutmanın, tıbbî faydaları olduğu için farz olmadığı gibi, içki de tıbbî zararları olduğu için haram değildir.

 

İçki içmeyi Allah yasak ettiği için haramdır, içmezse ibadet sevabı alır ve hikmet olarak da zararlarından kurtulur, hem de takva olarak insanı Rabbine yaklaştırır. İçki içmemekte esas olan, bedeni ve aklı korumak değil, İlâhî bir yasaktan kaçmaktır, illet budur. Diğerleri ise içki içmemenin hikmetleridir, faydalarıdır.

 

Kesilmeden herhangi bir sebeple ölen hayvanın etini yemek haramdır. Bu noktada birtakım tıbbî veya biyolojik izahlar getirilebilir. Bütün bunlar meselenin hikmet cephesidir. Bunlar ön planda sayılıp dökülürse, çok önemli bir nokta gözden kaçırılmış olur. Allah’tan başkasının adına kesilen hayvanın etini yemek haramdır.

 

Hâlbuki hayvan kesilmiş, kan akıtılmıştır. Bundan anlaşılıyor ki, işin esası, hayvan kesmenin tıbbî faydaları değildir. Burada esas olan, insanın, Allah’ın kulu olduğunu unutmamasıdır ve Allah adına hareket etmesidir.

 

Hayvanı keserken onun adıyla kesmek, yiyip içerken onun ismiyle başlamak, giyinip kuşanırken de yine onun kulu olduğunu unutmamaktır.

 

Özet olarak şunu söyleyebiliriz: Rahman ve Rahîm olan Allah’ın bütün emirlerinde insanlar için faydalar vardır. Ama insan ibadeti faydaları için değil, Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalıdır. Allah Müslümanları buna muvaffak kılsın. Amin!

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı