Ülkeleri muasır medeniyet seviyesine yükselten nitelikli insanlardır. Bu nitelikli insanları da yetiştirecek olan iki müessese vardır, biri Milli eğitim diğeri de Diyanettir. Ak Parti hükümeti ülkemizi dünya devletleri arasında söz sahibi yaptı, insanımızın refah düzeyini yükseltti. Refah düzeyi yükselen insanlar şükredecekleri yerde şikâyete başladılar, neden daha fazla yok. İşte insan böyle, ne çabukta geçmişte yaşadıklarını unutuverdi. Hayvani hisleri tatmin edip kalbi duyguları ihmal etmenin sonucu bir kısım insanlar, dört ayaklılardan farksız hale geldiler. Yemek, içmek, evlenmek ve eğlenmekten başka hedefi olmayan bir nesil çıktı. Belli bir hedefi olmayan vicdanı boş, kendini dört ayaklıların hedefine kilitleyen insanlara bu vatan teslim edilir mi? Edilir se ne olur? Ne olduğunu bu son belediye seçimlerinde gördük. Ülkeyi dış düşmanlarımızın taşeronlarına teslim ettiler. Eğer bu insanların mideleri doldurulurken kalpleri ve vicdanları da doldurulsaydı sonuç böyle olmayacaktı. Bunların vicdanlarında zerre kadar iman şuuru vatan sevgisi olsaydı İstanbul’u çöp yığınlarından ve susuzluktan kurtaran özetle İstanbul’u yaşanabilecek bir şehir haline getirmeye çalışanlara sırtlarını dönerler miydi? Bu hükümet zamanında kendisine oy veren muhafazakâr kesimin beklentilerine cevap verilemedi.
Eğer hükümet, insanların istidad ve kabiliyetlerini İslâmiyet suyuile, imanın ziyasıyla, ubudiyet toprağı altında terbiye etmesini sağlamaya çalışsaydı, Kur’an’ın emir ve yasaklarını hayata tatbik etmelerini sağlayacak vasıflı insanların yetişmesi için Diyaneti ve Milli eğitimi dizayn etseydi; elbette şimdiki boğuşmak zorunda kaldığı vatan hainleri zuhur etmeyecekti! Bu noktada gerekli adımlar atılmadı, insanların manevi cihazlarını hakikî gayelerine yönlendirecek elamanlar yetişmedi veya yetiştirilemedi. Yine de sıfır tüketilmiş değildir, yapılacak genel seçimlere kadar bu dediklerim yapılırsa hükümet kaybettiği seçmenini yeniden kazana bilir.
