5 Aralık 2025, Cuma
22:37
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Yaklaşık bir aydır memleketimde dönen dolaplara bakıp bakıp yutkunuyorum. İnanın memleketimin halini düşünüyorum, yutkunuyorum, ümüğüme sanki yumruk kadar gök armut düğümleniyor nefes bile alamıyorum. Geçmişte bazı günleri hatırlayınca? Bir sıkıntın mı var diyeceksiniz? Nasıl olmaz ki sıkıntım. Bir şeyler yazmak istiyorum ama yazamıyorum. Netice-i kelam, hafızamdan geçenleri süzerek bir geçmişi hatırlıyorum, birde halihazır vaziyete bakıyorum.  Bir misalle başlıyorum tabi ki?..

          Vaktiyle Konya eşrafında yaşanmış darb-ı mesel olmuş,  bir olay aklıma geldi;

       Vali Emniyet müdürü vs. üst bürokrat hanımları gün gezilerine çıkar, valinin odacısının hanımı da bunlarla gelirmiş. Hani muhabbetine dayanamadıklarından değil, hizmetlerini her gittikleri yerde gördürmek için çağırırlarmış onuda. Haliyle garibanın maaşı düşük yetmezmiş. Emniyet müdürünün hanımı demiş ki ben müdüre söyleyeyim akşam bizim mahallede gece bekçisi yok, senin herif geceleri bir iki dolaşır bir iki düdük öttürür biraz para da o işten alır.  Tabi konuşmuş Emniyet Müdürüyle, kabul etmiş,  başlamış işe ki gene yetmiyor maaş devlet erkanı hanımlarıyla gezmeye? Özel idare müdürünün hanımı demiş ki yahu sen beyine söyle şu mahalle hamamında sabah işe gelirken bir iki kömür atsın kazanı yakıp ortalığı derlesin bizim Müdür ona 3-5 kuruş maaş versin biraz rahatlayın, ben beyefendiyle konuşayım demiş ve konuşmuş,   falan derken o işe de  başlamış.

         Adamcağaz sabah kalkar, hamamı yakar, vilayete gider akşama kadar odacılık yapar, etrafı temizler dönüşte hamamı ayarlar, geceleri de mahallede düdük öttürür bekçilik yapar, derken gecesi gündüzü kaybolmuş. Hanımefendi de rahatlamış, gezilerine huzur ve huşuyla devam etmeye başlamış, vali müdür hanımlarıyla?

 

          Neyse vatandaşın biri sabah hamama gidiyor adam orda, gündüz vilayete gidiyor adam orda, gece bakıyor adam mahallede düdük öttürür?  Merak ediyor. Bir gün sabah erkenden hamama gidiyor ve adamın yanına yaklaşıp,  hemşerim sen valilikteki odacı değilmisin? Adam he diyor.  Ya sen bizim gece bekçisi değimlisin? Adam he diyor. Burada da hamamcısın öyle mi? Adam he diyor? Nedir derdin bu kadar çok çalışıyorsun diye soruyor? Neyse adam vaziyeti iyice anlatıyor.

          Bizim meraklı dayanamıyor, kardeşim boşa gitsin o hanımı sen de ?  Deyiveriyor.

 Gariban adam doğruluyor ve cevabı şu; Ah ah! Boşamasına boşayacağımda,  işten vakit bulup bir görebilsem hanımı! Hemen boşayacağım amma göremiyorum ki! Diyor.

 

          Bunu niye hatırladım, şunun için;

Geçenlerde e-maille görüştüğün Meşhur özgürlük karşıtı ama özgürlük savunucularından bir tanesi bir laf attı    -Messenger de görüntü resmime bıraktığım bir ampül resmi vardı ışık aydınlık manası çağrıştırsın diye koyduğum bir resimdi.  Bir siyasi partinin amblemiymiş ki hiç düşünmeden ve kastım onu çağrıştırmak olmadan öylesine yanan bir ışık, bir meşale, bir parıltı niyetine aydınlığın simgesi diye  koymuştum.-   Adamcağız; ampülün orta göbeğine yerleşmişsin hayırlı olsun, dedi,

Konuşma aynen şöyle devam etti:

-Saol cümlemize ecmain.

-Yok bize hayırlı olmaz.

-Neden?

-İşiniz gücünüz takiyye!

-Ya, öylemi? (Dedim ve o anda anladım imasında ki kinayeyi...)

-Yarın siz kalkar üniversite de baş örtüsü derken bizim karılarında başını örtmeye kalkar, karanlığa götürürsünüz bizi de, o ampül karanlığın mumu mu olacak?

Dayanamadım ve kinayeli cevabı mı yapıştırdım;

           -Ah!  biz kendi karılarımızın örtüsüne sizi karışmanıza bir engel olabilsek, karılarımızı sizin müdahalenizden bir kurtarabilsek,  siz bu karışma işini bir bıraksanız, vallahi dönüp sizinkilerin ne giymediğine  bakacak ne vakit buluruz, ne döner bakarız ki siz bize bir daha karışmayasınız diye yanınıza yaklaşmadığımız gibi esamesini dahi okumayız sizin halinizin semtimizde? Gidin beğendiğiniz gibi yaşayın be!... Bize ne. ne giymediğinizden sizin. Yeter ki bizimde ne giydiğimize bir karışmayın? Biz kendimize yapılan müdahaleden korunmak için çırpınmaktan  vakit mi?  bulabiliyoruz da takiyyeyle uğraşalım. Sizi düşünelim. Dedim.

       70 yıllık fani dünyada biz dilediğimiz gibi bir yaşayabilsek, sizin nasıl dileyip nasıl yaşadığınızı değil sorgulamak aklımızın arka köşesine dahi getirecek vakit bulamayız mutluluk ve huzurdan?  bir de size karışıp sizinle uğraşıp huzurumuzu bozacak kadar vakit ayıracağız ha..  tövbe bin kere hatta milyonkere tövbe? Ama bir tövbe de siz edin de karışmayın artık be bize?

        Dedim ve bağlantıyı kestim,  kontra atak şansı vermeden.

       Zavallı uyuyamamış, üç gün sonra buldu e-mailden yahu neydi bizden çektiğin o kadar hızlı konuştun ve kaçtın demesin mi?  Üç gündür uyuyamıyorum demesin mi?

       Vallahi dedim üç gündür çok rahatım bende, demek ki sen uyuyacak kadar vakit bulamadıysan benle uğraşacak kadar da vakit bulamamışsın ki bende bak rahat etmişim dedim.

       Şimdi bizim odacının hesabı bizde bizimle uğraşmayı bir bıraksalar vallahi onlara minnetimizden ve dua etmekten vakit bulup da onlarla uğraşamayız.

 

        Artık memleketim de birileri milletin hissiyatını duyuyor, inançlarınızı yaşamak istiyorsanız,  üniversite sıralarında özgürce yaşayın deyince, anlamıyorum birileri nasıl bundan yarın siz bunu bize de zorla yaparsınız aha niyetiniz bu diyebiliyorlar?

        Kendileri hep böyle yapıyor ya?  Ondan mı acaba?

Bu memlekette herkesin özgürce başkalarına zarar vermeden yaşamasını arzu ediyor ve o günleri görmek istiyoruz.

           Aslında gönlümde ki yorgunluğu ve yıllarca yapılan zulumleri somut olarak anlatmak istemiştim ki! Olmuyor, olmuyor, ucu birilerine dokunuyor, onlar bilir kendilerini! bugun Seydişehir de bazı koltukta oturanların 1998 li yıllarda söylediği sözleri ve yaptığı uygulamayı millet unuttu. Unutmasa intikam peşinde koşsa hiç onları bugün oturtur muydu? O koltuklar da ne derinsiz? Kaçını sürdüler ki, tayin ettiler ki,  hepsi yerin de? Ama belki zulum yapamaz haldeler o başka!  Eh bir fırsat bulsalar yapacaklar sanırım oda belli homurtularından ama?

         Zaman içersinde sokak muhabbetlerinde, 21 Temmuz günü birileri birilerine diyordu ki 23 Temmuz 2007  sabahı görüşeceğiz. Eh 23 Temmuz sabahı beklenenler olmayınca o görüşecek olanlar ne görüşecekti ise?  Malum bellidir niyetleri ama görüşmek istedikleri kesimlerin beklentisi olunca onlarla kimse görüşmedi! Kimse zulum sevdalılarına, değil zulum etme, söyledikleri sözleri bile hatırlatmadı. Eh hala takiyyeden bahsedenler ne yapıyor, ikdidar erkini eline geçirince nasıl zulum yapacağını haykıranlar şimdi hangi zulumu görüyor ki? Keyifleri beyde yok misali? Ama belki birilerine zulum etme fırsatı bulmakta zorlanıyorlar o kadar. Buda onların özgürlüğüne çekilen engel sayılıyor sanırım.

          Birilerinin birilerine zulum etme hakkı elinden alınınca, zulme uğrayana adalet mi gelmiş oluyor, yoksa zalimin zulum etme hakkı elinden alındığı için özgürlüğü mü kısıtlanıyor? Varın de getsin siz cevaplayın bunu da? Çünkü bazıları istediğimiz gibi davranamıyoruz diyor da? Merak ettim hani?

 

       Özgürlüklerle dolu günlerde yaşamanız dileğiyle?.

 

       [email protected]

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı