5 Aralık 2025, Cuma
23:10
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Allah yolunda din yolunda vatan uğrunda ölenlere (şehit olanlara) siz öldü demeyiniz, çünkü onlar diridirler.

Böyle diyor yüce Rabbimiz Kur?an?ımızın bir ayeti kerimesinde. Bu yıl Çanakkale savaşlarının yıldönümü olan 18 Mart?ı maalesef ufak bir ameliyat geçirmemden dolayı evde geçirdim, oysa geçen yıl Büyükşehir Belediyemizin düzenlediği Çanakkale gezisine katılmış oralarda çok duygusal anlar yaşamıştım. Hayli de onurlanmıştım orada yatan atalarımızla.

Bu yıl TV?lerde etkinlikleri dinlerken yine çok duyguluydum. Harp denince, vatan toprağı denince, namus denince ve bunlara saldıranların bize verdiği ezaları hatırlayınca bu sözcükler içerimde büyük bir heceyana sebep oluveriyor. Türk milleti yüzlerce cephede binlerce milyonlarca şehit vermiş, Türklük onurundan ve yüce dininden asla kimselere taviz vermemiştir. İşte bunlardan Trablusgarp, Yemen, Balkan savaşları, Çanakkale savaşları Sarıkamış savaşları ve nihayet kurtuluş savaşları vererek bu vatan parçasını elinde tutmayı başarmış adeta ölünün yeniden dirilmesi gibi bir mucizeyi bu milletin cesur evlatları gerçekleştirmiştir. İşte bizde onlarla övünerek onları dualarla anarak onlardan daha cenneti ala içinde şefaat umarak hatırlamamız maziyi şöyle göz önüne getirmeliyiz.

Bizim kuşak insanları bu savaşlardan arta kalan gazilerin bir çoğunu gördük şehitlerin bıraktığı dul eşlerini yetim evlatlarını görüp onlarla haşır neşir olduk hatta bu gazilerden savaşların acımasız hatırlarını dinlerken dul kalan eşlerden de onlara ait çok bilgiler almışızdır.

Anadolu coğrafyasında hiçbir aile ocağı yoktur bu vatan uğruna şehit vermeyen gazisi olmayan. 18 Mart akşamı TV?ye bakarken herkeslerin çok iyi bildiği bir Tokat Zileli kınalı Ali efsanesi anlatılıyordu. Kına yakma manasının kimlere kurban olunması manasına geldiğini özgün bir ifade ile anlatıyordu. Zaten o hikayeleri yaşanmış olayları dinlerken hiç dinmeyen gözyaşlarıma yine hâkim olamamıştım ki köyümüzde Çanakkale şehitlerinden Ali onbaşının eşi merhum Şefika annemizin anlattığı Çanakkale de şehit olan beyinin hikayesi kulağımda canlanıverdi.

KONUŞAN ÖLÜ

Yıl 1955 idi Çanakkale?de şehit olan Ali onbaşımızın torunu merhum Ali ile okul arkadaşı idik ikimizde okulun zeki talebelerinden sayılırdık onun için evlerimiz uzak olmasına rağmen bazen onlarda bazen de bizde öğle tatillerinde yemek yerdik onun babası merhum öğretmenim şehit Ali onbaşının yetim oğlu olan Durmuş Başişçi ise köy okulunda eğitmen olarak görevliydi.

 Yine bir öğle yemeğinden sonra onların evinde idik merhum Ali kardeşim nenesine şekva ana dedemi anlatsana bize ben İsmail e anlatamıyorum hadi hadi ne olursun dedi guzum Alim o uzun sürer okuldan gelinde sonra anlatayım dedi ama bizi ikna edemedi şöyle bir maziye giderek derin bir iç geçirdi ve başladı. Deden balkan harbinden döndü evlendik orda ali onbaşı olmuştu Çanakkale harbi depreşti oraya çağırdılar tereddüt etmeden 1914 te cepheye gitti. Baban durmuşa hamileydim onun gidişinden bir yıl sonra baban dünyaya geldi.onun doğumuna sevinemeden dedenin şahadet haberi geldi köyümüzden asker olan bir gazi tarafından künye gelmemişti. Aradan13-14 yıl geçti dedenin yaktığı içerimdeki ateşin korları hala yanıyordu. Kendime güvenim vardı babanı da alıp o Çanakkale ye gitmeye karar verdim. Birçok badireler atlattım güçlükler çektim ve bu yarımadaya ulaştım tam on beş gün o bilmediğim topraklarda dedene ait bir şeyler izler aradım azığımız tükendi takatimiz kesildi dizlerimiz yükümüzü çekmez oldu nihayet bir köylüden biraz yiyecek alıp bir çamın dibinde yedikten sonra bir kuşluk mahmurluğu çöktü çünkü uykusuzdum da oğluma sarılıp bir ağaç bir taş koltuğunda yatıveriyordum. Uykumun arasında Ali dedenin sesi geldi şekva şekva(Şefika) buyur Ali onbaşım buyur yiğidim buyur dedim beni bulamadın değil mi benim dağ çiçeğim benim saf kalpli hatunum dedi bulamadım hay yiğidim nerelerdesin? Oradan kalktım geriye dön onbeş adım gel iki çatallı büyük bir çam ağacı var ben onun dibindeyim diye bana yerini ayan beyan tarif ediyordu ki baban durmuş benim vücudumun titremesinden hemen uyandı ana ne oldu ne oldu diye sarstı beni? Ben kalk durmuşum babanı buldum bizi çağırıyor deyince ardımdan koşmaya başladı baban yiğit şehidimin tarif ettiği yere geldiğimizde sanki o çamın dibindeki toprak yerden hoplarcasına bize bir şeyler anlatıyor işte o koca Şehit Ai onbaşı burada der gibiydi. Ben hemen titreyen toprağa kapandım ağladım durmuşum sanki kendinden geçmiş hıçkırıklara boğuluyordu. Amacımıza ulaşmıştık artık gam yemezdik döndük köyümüze ve ben onun yerine başka birisini sevemedim ona ihanet edemedim 19 yaşımda dul kaldım babanı yetiştirdim onun dizinin dibinde canımı vereceğim Ali m yeter mi guzum beni de hüzünlendirdin derken akşam vakti olmuş okulunda zamanı geçmişti. İşte yukarda yazdığımız Allah?ın kelamı ile onlar ölü değillermiş. Saygılarımla

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı