Aslında hepimiz birer faniyiz. Bu ölümden gayri her şeye çare var da sadece ölüme çare yok. Bunun da bilincindeyiz, amentüye imanımız var. N var ki eski yıllara göre hastalıklarda da ölümlerde de çok değişiklikler var. İşte ben de onlardan bahsetmek istiyorum.
Eskiden köylerde de kentlerde de bir insan hastalanır, en azından üç ay beş ay yatakta yatar veya daha kısa bir ay, on beş günde olurdu ama zamanı olurdu ölecek insanın.
Şimdi bir telefon abi veya amca babamı kaybettik, anam size ömürler eyvah daha dün selamlaşmıştık hal hatır sormuştuk gitti efendim gitti.
Eskiden bizim yaşadığımız ellili yıllarda bu hasta yatmalara ziyaret etmelere alışkındık ama hastalığın bir iki ismi vardı. Adam Sıtmaya tutulmuş karın ağrısından ölüvermiş. Yok tatarca olmuş albumin olmuş üre kanser olmuş oda daha yakın dilimize girdi. Ya şimdi ise ooo bir çok adını bile duymadığımız bir çok hastalık var astım bronşit, yok kanser, onunda birçok türü var akciğer kanseri mide kanseri barsak kanseri gırtlak kanseri göğüs kanseri dahası dahası,yok ülser,yok şeker, yok tansiyon, yok kolestrol, yok bilmem ne tıp ta bilimsellik arttıkça hastalık adedi de artıyor.bunların bütün nedenleri bence bir tek şeye bağlı oda hormonlu yiyecekler düzensiz yiyecekler çeşitli içecekler. Ayaküstü yolda belde yenen fesfotlar tavuk dönerler pratik yemekler insanları obez yapamaya yaşam düzenimizi alt üst etmeye bizi çeşitli hastalıklara gark etmeye yetiyor. Atmosferin insanlar tarafından tahrip edilmesi de bu tür hastalıkların ve musibetlerin başında geliyor. Eskiden böylemi idi et doğal süt doğal peynir doğal ekmek gübresiz sebzeler organik doğal, meyveler doğal ne zaman bu gübreler ve hormonlar gıdalarımıza girdi bizim genlerimizi alt üst etti.
Son yılarda hele şu son günlerde kaç tane akrabamın ölüm haberi geldi ise hepside bizleri şoke etti niçin mi? Daha evvelde yazmıştım bir akşam vaktinde veya bir sabahın erkenin de zırrr telefon alooo abi babamı kaybettik çabuk gel abi nasıl diyeceğimizi bilemiyoruz
annemi kaybettik size ömürler nasıl oldu bilmem işte abdest alacaktı lavabonun önünde yığılıvermiş bizde bilemedik sabahleyin güle oynaya ayrıldık hiçbir şeyi yoktu gibi tabi üzüntülü sözler. Hepsini de Allah rahmet eylesin kabirleri cennet olsun bu yıla girreken başlayan bu ani ölüm haberleri bütün hızı ile devam ediyor her telefon çlışında bir ürperme gelir içime ama bu son telefonda kandil mesajları alıyordum çokta mutluydum akşama doğru saat onaltı sularında bir telefon daha cepten arandım alo dedim dayımın oğlu köyden arıyor abi biraz evvel babamı kaybettik Konya daki dostlarımıza haber ver acele gel diyordu.
Bu dayımız artık sülalemizin yaşlılarındandı ama çok dinç ve durumu iyi idi bu anamın sülalesinden olan dayımlarda adettendir her mevlit kandilinde onların evinde mutlak eş dost davet edilir mevlit okutulurdu çünkü babadan anadan vasiyetli idi onlar.
Bir gün evvelden haber vermişti oğlum sen günü biliyorsun ama ben yine hatırlatayım ayrın mevlit okuyacaksın mutlak gel beni orda burada bocalatma diyordu genelde ben ve bazı hocalar tilavet ederdik bu mevlidi şerifi. Akşama gitmek için hazırlanırken bu ani ölüm haberi ile sarsıldım ve daha acele gittim cenazeye zor yetiştim. Akşam namazı ile beraber ebedi istirahatgahına defnettik merhum ilyasbaba tekkeli çavuş Osman ı namıyla bilinen Osman demir i. O ne güzel bir hasletti öğle namazını kılmış misafirleri ile beraber çocuklarına, aman yavrularım acele edin bu sene misafirimiz bol olacak akşamdan sofraları hazır edelim ölmüşlerimizin ruhu için mevlidi mizi okutalım seneye ya ereriz ya ermeyiz demiş. Ve aniden fenalaşmış tansiyon aleti diyebilmiş onunla tansiyonunu ölçmüş çok yüksek ilaçlarım demiş ama ne yazık ki bütün evlatlarının ve misafir hacı arkadaşlarının önünde kısa sürede şahadet getirerek ruhunu teslim etmiş. Ne mutlu böyle mübarek bir günde herkesi davet ediyor onlara hizmet edecekken Allah yolunda hizmette Allaha gidiveriyor. Ruhun şad olsun dayıcığım mekanın cennet olsun Allah rahmet eylesin sülalenin büyükleri birer birer göçerken sıranın bizlere gelmekte olduğunun farkındayız Allah hayırlı ölümler versin diyor ve üç gün yatak dördüncü gün toprak diyerek duamızı ediyoruz. Bu ani ölüm haberlerinin şokunu atamadan bir haberde geçen hafta başında geldi çok yakın akrabam olan Muzaffer Yılmaz kardeşimizin gencecik oğlu(19) Muharrem yılmaz bir torna tezgâhında çalışırken kendini tornaya kaptırıp anında vefat etmiş haberi bizleri ve yakınlarımızı büyük acılara gark etti Allah bu genç ölümleri kimse başına vermesin anneye babaya ve yakınlarına rabbim sabırların en yükseğini versin Allah cümleyi kazalardan esirgesin
NOT: Geçen Perşembe gecesi idi kanal D?de M. Ali Birand?ın yönettiği bir platform vardı. Gazeteciler ile Bilkent Üniversitesi talebeleri AKP?nin kapatılmasını tartışıyorlardı. Konuşmaların sonunda talebelerin görüşü soruduğunda bir erkek talebe AKP?nin yüzde 47 oyu hakkında çok talihsiz bir konuşma ile şöyle diyordu: Köy kahvesinde otururken evinde karısına emir vererek AKP?ye verilen oy ile benim oyum arasında fark olması lazım. Öğrenci Anadolu insanını küçümsüyor onu hakir görüyor ve adeta aşağılıyordu vergisini veren askerliğini yapan bu vatan uğruna canının bir parçası olan evladını askere gönderip şehit olmasıyla yüreğine taş basan bir Anadolu insanını küçümseyen bu ülkede hakim savcı olacak ve adalet sağlayacak adaletimizi temsil edecek bir genç zihniyetin ne kadar gaddar olabileceğinin bir göstergesini haya ederek utanarak izledim ve doğrusunu isterseniz ağladım. Ardından son günlerde bir de Aysun Kayacı diye biri çıktı bu kesimi hakir gören. Gerçi bunun gibiler muhatap bile alınmaz ama midemizi bulandırıyor. Saygılarımla?

