Akçapınar?da hayvan otlatırken; oynadığımız güvercin taklaları, kör ebe vb. oyunlar. Nerede onlar? Çeşitli bitkilerden oluşan tabii çiçek bahçeleri, ineklerin böğürüşü, atların kişneyişi, öküzlerin güreş anları?
Öğle vakti olunca azıkların açılımı. Top yumurta, haşlanmış patates, pekmez helvası, taze ve kuru soğan, yoğurt, maydanoz, tere? Ne de güzel gidiyor yufka ekmekle birlikte?
Böyle güzel günler geçirmiştim çocukluk ve gençlik yıllarımda. Öğretmen okulu son sınıfta ?Kütüphaneler Haftası?nda? edebiyat öğretmenimiz herkese bir kitap yazım ödevi vermişti. ?YALANCI ARKADAŞLIK? adlı bir kitap yazmıştım. Resim yapma yeteneğim fazla olmadığı için kitabın kapak ve ilk sayfa resimlerini şimdi Türkiye çapında bir ressam olan bir arkadaşım çizmişti. (Resimleri başkalarına yaptırmak serbestliği vardı.)
Kitabın içeriğini öğretmenim çok beğenmişti ki, ?on üzerinden on? notuyla değerlendirerek beni ödüllendirmişti. İlk kitapçığımdı. Çok sevinmiştim. Hâttâ, o hızla beş altı arkadaşımı Ereğli?deki Sümer sinemasına film seyretmeye götürmüştüm. Şimdi aradım o kitapçığı fakat bulamadım. Kim bilir görev yeri değişikliklerimde hangi bavulun içerisine koymuştum. Bulabilseydim, kırk yıl önce yazmış olduğum kitabımı torunuma armağan edecektim.
Esas derdim, kitap yazmaktan çok, kitap okumanın ne denli önemli bir faaliyet olduğunu vurgulamak. Gerçi hemen herkes okumanın insana kazandırdıklarının: güzel konuşma, iyi yazma, güzel duyguları geliştirme, bilgiyi, sevgiyi, belagatı, ileriyi görmeyi vb. durumları insan belleğine yazmak olduğunu bilir.
Bu kadar önemli olan okumanın, her birey tarafından bir plan dahilinde günlük birer saat ayrılarak; devam etmesi herkes için ne kadar da yararlı olur, değil mi?
Örneğin; on beş yaşından itibaren, bir kişi elli yaşına kadar, günde bir saatlik okuma süresi ayırmış olsa, yılda üç yüz altmış beş saat eder. Bir saatte altmış sayfa okuduğunu varsayarsak, otuz beş yılda bu kişi 766500 sayfa kitap okumuş olur. Bu da üç yüz sayfalık kitaplar dan 2555, beş yüz sayfalık kitaplarda da 1533 kitaba karşılık olur ki; yaşam boyu okumaya doyumuna yeterli olur.
Sözün kısasını, Yunus Emre şöyle anlatıyor:
?İlim okumaktan garaz, kendi özünü bilmektir.?
Mustafa AYVACI

