BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Zengin bir adam, evinde güzel sesli, konuşkan, şen, şakrak bir papağan beslemekte, onunla eğlenmektedir. Bir gün, ticaret için Hindistan'a gitmek üzere yol hazırlığına başlar. Ev halkının her birine ayrı ayrı:

"Söyleyin, size Hindistan'dan ne getireyim? Ne istersi­niz?..."

Diye sorar. Herkes bir şeyler ister. Sıra papağana gelin­ce adam:

"Sen de söyle bakalım güzel kuşum. Sana ne getire­yim?" der.

Papağan boynunu büker:

"Madem ki Hindistan'a gidiyorsun, oradaki papağanla­rı görünce, benim halimi etraflıca anlat. De ki, sizin hasretinizi çeken bir papağanım var. Bizim evde bir kafeste hapsolmuştur. Size selâm söylüyor ve sizden yardım istiyor. Yazık değil midir ki ben burada, gurbet ellerde acı çe­keyim de siz yeşillikler, ağaçlar arasında, gül bahçelerinde dolaşınız. Dostların vefası böyle mi olur? diyor de..." Adam:

"Pekâla, bütün bunları söyleyeceğim..."

Diyerek yola düşer. Hindistan sınırlarına girdiği zaman, gerçekten dallarda ötüşen bir kaç papağan görür. Atını durdurup, onlara seslenir. Papağanın kendisine söylediği sözleri birer birer anlatır. Bu sözleri dinleyen papağanlar­dan biri, titremeğe başlar. Az sonra da, nefesi kesilir, dü­şüp Ölür.

Adam bu duruma çok üzülür:

"Yazık, bir cana kıydım. Herhalde benim papağanımın ya sevgilisi, ya akrabasıydı. Keşke konuş masaydım, haber vermeseydim. Zavallıyı, yaktım, canına kıydım."

Diye düşünür. Bu üzüntüyle Hindistan'a gelir, alışveri­şini yapar, herkese ayrı ayrı hediyelerini alır... Bir süre son­ra da memleketine döner.

Evinde hediyeleri dağıtırken, papağan seslenir.

"Bu kulun armağanı yok mu? Hindistan'da ne gördün, oradaki papağanlara ne söyledin?"

Adam gördüklerini anlatmak istemez ama, papağan ıs­rar eder, o zaman Tacir:

"Söyleyemem. Bir aptallık ettim senden onlara haber götürdüm, şimdi pişmanım, o sözlerden" der. Papağan:

"Efendim, niçin pişmansın. Bu üzüntüye sebep nedir? Lütfen söyle..."

Adam bu ısrara dayanamaz:

"Ne olacak?" der. "Senin şikâyetlerini onlara iletince, içlerinden biri, dayanamadı, titreyerek düşüp öldü. Şimdi ben, "Ne yaptım da söyledim" diye pişmanlık içinde kıvra­nıyorum. Ama olan oldu."

Papağan bu sözleri işitince o da titremeğe başlar. Biraz sonra da kaskatı kesilir!. Adam durumu görür görmez:

"Eyvah!.." der... "Ey güzel papağanım, ey güzel sesli ku­şum, ey gönlümün neş'esi, sana ne oldu böyle. Vah yazık..."

Diye inlemeğe başlar. Papağanı kafesten çıkararak dışa­rı atar. Atmasıyla da papağan birdenbire firlayarak bir dala sıçrar. Adam şaşırmıştır. Papağana seslenir:

"Hey, bu hal nedir? Ne oluyor?" Papağan şen, şakrak cevap verir:

"Hindistan'daki papağan o hareketiyle bana bir öğüt verdi. Dedi ki: "Konuşmayı, neşeyi, ötüşü bırak çünkü sen bu hallerinle kafestesin." Ve sonra kendisini ölü göstere­rek: "Benim gibi yap! Benim gibi öl ki kurullasın.." demek istedi."

Papağan bunları söyledikten sonra, daldan dala sıçra­yarak uzaklaşır, gide

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.