Geride bıraktığımız cumartesi saat 15.30 civarında ofisimden evime dönerken şahit olduğum bir olay bana korku, acıma, pişmanlık, çaresizlik, kızgınlık gibi duyguların hepsini birlikte yaşattı.
-Çarşıdan Küpe Caddesi?ne inen ara sokaklardan birinde yaşları 12-15 arası olduğunu tahmin ettiğim üç erkek çocuğuyla karşılaştım. Bunda ne var ki değil mi? Ürpertiyle fark ettim ki çocuklar sarhoştu, olay bu.
-Önce korktum, çünkü yalnızdım. Yanlarından geçip gidene kadar ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemedim. Biraz uzaklaşınca yavaşladım. Hem korkuyordum, hem de bırakıp gitmek istemiyordum.
-Bu yaşta yavaş yavaş intihar etmeye başlamış bu çocuklar için o anda yapılacak en doğru hareket çekip gitmek ,görmezden gelmek olamaz dı çünkü biliyordum. Ama yalnızdım, çaresiz ve ağlamaklı eve gittim.
Dedim ki; ? Allah?ım bu körpelerin biyolojik anaları nasıl bu kadar itti ki ciğerparelerini , bütün kötülüklerin anasının kucağına kadar yuvarlandı.?
Hey ! ana-babalar nerdesiniz? Çokoprens almaya mı gittiniz?
Gelin görün; şu yalpalayan, kusan, 4-5 kelimeyi toparlayıp bir cümle kuramayan hanginizin gelecek garantisi .
Bilmiyor musunuz ki..! Onlar işlenmek üzere size hediye edilmiş birer mücevher. Siz ise onları başağrısı gibi görüp başınızdan atmaya çalışıyorsunuz. Ayak altında dolaşmasında? Saldım çayıra, Mevlam kayıra? Yok öyle yağma?
Ya satıcılara ne demeli..!. Kanunlarda yaş sınırı olmasına rağmen nerden temin etti bu çocuklar o zıkkımı. Her yaşta insan evladının her an ulaşabileceği uzaklıkta mı bu haram. Kurallar çiğnenmek içindir öyle mi? Bu konunun cahiliyim. Aydınlatın beni lütfen?
Küçücük şehrimde tekel bayilerinin çokluğu dikkatimi çekiyordu. Fakat kısmen yalıtılmış bir dünyam olduğundan bu kadar vahim durumda olduğumuzun farkında değildim.
Neler oluyor sevgili Seydişehirliler; ?en büyük düşmanımız içki, içelim içelim yok edelim.? Felsefemiz bu mu yani?
Sınıfa alkollü giren eğitimci skandalı bile bu çocukların görüntüsü kadar etkilememişti beni. Çünkü ben lisede dut gibi sarhoş(ne demekse) bir hocadan! ders almış bir şerbetliyim!
İçimi yakan bu görüntüyü aktarıp dertleştiğim Ömer abim (nam-ı diğer Komser) 2 gün öncede 19 yaşında bir erkek çocuğunun esrar içerken yakalanıp tedavi için götürüldüğünü söyledi. Peki bu mağdur (fail değil) nerden buldu zehri. Hollanda?daki tiky?ler göndermiyordu herhalde.
Kaç gündür kafa yoruyorum, içimde her iki olaydaki çocuklara yada içlerine akıttıkları zehire karşı azıcıkta olsa hınç yada kızgınlık yok.
Neden mi?
Çünkü bu olayın failleri aslında mağdurları. Fail-i meçhul mü peki? Değil tabi ki. Alın ve de üstünüze alının lütfen işte sizlere malum failler:
Ebeveyn?
Eğitimciler?
Satıcılar?
Tepkisiz toplum?
Vesaire, vesaire ve vesaire?
Not : Bu haftaki kitabımız ?AYNALAR KORİDORUNDA AŞK?. Psikiyatrist Mustafa ULUSOY?un insanın temel acıları üçlemesinin ilk serisi. Hepimizin yaşadığı duygusal karmaşaları tecrübe eden, varoluşun özünü anlamaya çalışan bir terapistin anıları. Aşk insanın kalbini doldurmaya yeter mi? Sonsuz sevilme, değerli görülme ihtiyacını duyan insanın kalbini kim nasıl doldurur? Dr. Mavi, Beyaz, Kırmızı, Gri ve Sarı, rüyaların, gerçeklerin ve aynaların izini sürerek bu sorunun cevabını arıyorlar?

