Hz. İbrahim (a.s) ateşe atılınca karınca ağzında su, devasa aleve doğru pürtelâş ilerliyor.
Etraftakiler seslenmişler karınacaya?
-Nereye gidiyorsun?
-Ateşi söndüreceğim,
-Yahu! senin cürmün ne? O kadar suyun ne etkisi olur ateşe, sende yanarsın sonra,
-Onu bende biliyorum. Tarafım belli olsun en azından demiş.
Bu manidar hikâyeyi duymayanınız yoktur herhalde.
Peki nedir taraf olmak ya da tarafsız kalabilmek? İnsan neyin tarafı olursa değer kazanır?
Kendi şablonunu, ilkelerini oluşturan insan, aslında taraf değil midir? İnsan taraf olursa mı vardır, güçlüdür, karlıdır? Tarafsız kalırsa yalnız, entel, fikirsiz, zavallı mıdır?
Taraflı olmak kolay, zira dostta bellidir düşmanda... Aynı tarafta olunduğu halde çıkar çatışmalarının güncelleştiği ve hangi gurubun içinde yer alayım gibi bir çetrefilli durumu saymazsak tabi.!
Tarafsız olduğunu beyan edeninse vay haline? ?Hangi bayrağa selam verdiğin belli değil, renksiz? gibi suçlamalara her an hazırlıklı olmak gerek?
Bugünlerde böyle bir durumla karşılaşıp ta, çözebilen vicdanı rahat varsa gelsin beri anlatsın.
Aslında aklıselim kişi, taraf olsa bile diğer tarafa tuh kaka gözüyle bakmaz. Dar çevre ve çerçevede sürekli kendi doğrularımızı dillendirmemiz halinde, fikirlerimizin gelişmesi çok uzun zaman alabilir. Oysa dinleyerek karşı taraftan en büyük yararı sağlayacağız belkide. Kendi doğrularımızı tartma imkânı da buluruz üstelik.
Dünyada vicdanının rahat, ahiretinin mamur olmasını isteyen herkese sorsak Haktan ve haklıdan yanadır. Doğrusu da budur aslen, haklıyla haksızın mücadelesinde tarafsız olmak ise haklı olana yapılmış en büyük zulümdür. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır (Hadis-i Şerif)?
İki fikir yada iki taraf arasında haklılık oranı yüzde elli olduğu durumlarda nerede durmalıyız? Şahsen benim burnumu sokmamı gerektiren bir durum yoksa kimseyi incitmemek (ya da her iki tarafı da küstürmek) adına geri çekilmeye hakkım vardır diye düşünürüm. İşte tam burada duruşunuza, bakışınıza başkalarınca yüklenen haksız ithamların çokta doğru bir yaklaşım olmadığı kanaatindeyim.
Ben dünyaya bir kere ve birey olarak geliyorum. Onu da başkalarını taklit ederek geçirmek istemiyorum. Yaradanım zaten beni küçük bir evren olarak yaratmış. İstisnalar hariç akıl vermiş, vicdan vermiş. Baki kalan bu kubbede hoş bir seda bırakabilmek için yeni bir şeyler söylemem gerek.
Dünyayı kendi aklımla tanımak istiyorum. Kimse benim henüz portakal ağacında vitamin olduğum zamanların fikir ve politikalarına taraf olmamı beklemesin.
İş bilenleri değil de işini bilenleri rehber edinen kişilerin sağında, solunda, arkasında da olamam.
Hiç kimsenin ?fun club?ına üye değilim. Hayata bakışına ve adam gibi adam duruşuna hayran olduğum Uğur IŞILAK?a bile?
Free takılamaz mıyım? Lütfeeeeen!!! Sürüden ayrılanı kurt mu kapar?
Mesela siz;
Hala dünyayı türlü zulüm ve işkencelerle hâkimiyeti altına alabileceğini zanneden küçük şeytan Amerika?nın oluşturduğu kan ve gözyaşı okyanusunun ortasında, yavaş yavaş boğulmaya başladığı şu günlerde, tesadüfen (mi acaba?) başa geçen bir zenciye sırf rengi ve kökeninden dolayı taraf olup kurban keser misiniz?
??Sizin şer gördüğünüzde hayır , hayır gördüğünüzde şer olabilir?? mealindeki ayet beni frenliyor şahsen.Zaten inancıma göre en ahir zamanda ortaya çıkıp dünyayı cennete çevirecek olan Mehdi(a.s) Amerika?dan çıkmayacak. Bu ve birçok sebepten dolayı kimse çok bir şey beklemesin derim.
En iyisi biz bu işleri bırakalım kendi ülkemizin zencileri için neler yapabiliriz ona kafa yoralım. ??Benim oyumla dağdaki çobanın oyu neden bir olsun ki?? yada ???% 100 oy bile alsanız fark etmez?? diyen azınlık zihniyetlere mi yoksa gerçek demokrasiye mi tarafız ona bakalım. Safımızı belirleyelim ve sıklaştıralım.
En az kullandığımız organ olan beynimizi kendi problemlerimize çözüm üretmek için zorlayalım. Korkmayın! zorlayın bişeycik olmaz. Paslanmaktansa yıpransın.
Kalbimi kıran zat şimdi bildin mi hangi taraftayım, söyleyeyim hemen..
Karıncayım ben?
