6 Aralık 2025, Cumartesi
11:41
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Hızına yetişemiyorum artık... Sanki uyuşturdu içinde bulunduğum bu gezegen? Unutturdu hızını?

 

İşitiyorum ama duymuyorum, yiyorum ama doymuyorum, uyuyorum ama dinlenemiyorum, bakıyorum ama görmüyorum?

 

 ? Ruhum parça parça, orada ama buradayım. Yabancıyım insanlara, tabiata ve en çokta kendime.

 

? Çocukken yarın benim için uzak bir gelecekti, ama şimdi yarının tam içindeyim,  aylar, hatta yıllar en az yarın kadar yakın... Zaman öyle hızlı akıyor ki hiçbir şeye yetişemiyor, hiçbir şeyi yetiştiremiyorum.

 

? Daha kötüsü de! Dünyanın başını döndürüp uyuşturduğu tek kişinin ben olmadığımı bilmem, farkında olmam her şeyin?

 

Mesela; Sen direksiyon başındaki hız tutkunu trafik canavarı!

 

Hızın arttıkça daha mı çabuk varıyorsun menzile? Yoksa gideceğin mesafelerde uzadığından değişen bir şey olmuyor mu? Kirlettiğin hava, çıkardığın gürültü, hız tutkusu yüzünden ölen insanlar ( ve de hayvanlar) hiç aklına gelmiyor mu? Ya hızla geçerken farkına varamadığın tabiat, kaçırdığın dünyevi güzellikler...

 

Ya siz kendine sevdalı işkolikler!

 

Birbirinizin üstüne basarak hızla yükselmeye çalıştığınız iş dünyasından ne haber! ?İnin lan aşağı? diye feryat eden bilge büyüklerimizin sesi o irtifadan duyulmuyor mu? Kariyer ve çok para gerçekten daha mı mutlu ediyor sizi? Yüksekte olmanın ve irtifa kaybetmeden orada durabilmenin vazgeçilmez ana kaynağı kariyer ve para mı sadece? Belki cüzdanınızda daha çok paranız var ama alınması gereken daha çok şey ve bunlar için harcanması gereken daha fazla mesai var. Öyle değil mi?

 

Saadet yuvalarımıza uğramadan geçmeyelim...

 

Bakalım aile fertlerimiz sohbet edip, birlikte kitap okuyup oyun mu oynuyorlar? Yoksa herkesin yönü televizyona dönük küs pozisyonunda, hipnotize vaziyetteler mi? Siz ana-babalar televizyonun uğultusundan ve bilgisayarın vızıltısından birbirinizi duyabiliyor musunuz? Çocuğunuzla sesinizi yükseltmeden anlamlı konuşabiliyor musunuz? Yoksa onları, onlardan sakladığınız hayat gerçeklerini sere serpe ortaya döken televizyon ve internete iterek hormonlu domatesler mi yetiştiriyorsunuz?

 

Gördünüz mü yalnız olmadığımı söylemiştim(maalesef). Acaba diyorum; bir gün mutlaka ölecek olmamızın, fani oluşumuzun farkına varmamızı engellediği için mi katıldık bu kervana? Hatırlamak istemediklerimizi hızlanarak mı unutuyoruz?

 

Sizi bilmem ama benim bahanem çoook..!

 

Oysaki zaman daralıyor.

 

İyi şeyler yapmak için acele etmeli?

 

Hayatımızı daha sade, daha samimi, daha insani yaşamanın yollarını aramalıyız. Prensip diye yutturduğumuz saplantılarımızdan kurtularak mı işe başlasak ne dersiniz?

 

İlahi işaretlerle kurulmuş eşsiz şehrimin güzel insanları?

 

Sadeleştirmeye, düzgünleştirmeye kendimizden başlayacağız tabi ama canım Seydişehir?imizi de unutmayacağız.

 

O?nun içinde düşlerimiz planlarımız olmalı ve bunları birbirimizle paylaşmalıyız?

 

İstiyorum ki bu köşenin bir misyonu olsun. Şehrimizin çehresini değiştirecek hayata geçirilebilir fikirler burada paylaşılsın. 

 

Canım ilçemiz için kendi fikrine ve doğrularına güvenen yüreği güzel insanlar!

 

İnterneti bile hayırlara vesile kılalım O?nun izniyle?

 [email protected]

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı