? Ne yahudiler ne de hıristiyanlar, sen onların dinlerine tabi olmadıkça asla senden razı olmazlar. ? Bakara Suresi 120
? İsrâil ? kelimesi İbranice kökenli bir kelime olup gerçek anlamı, günümüzde kullandığımız ? Allah?ın kulu ? anlamına gelen ? Abdullah ? ile hemen hemen aynı anlama gelmektedir. Kur?an-ı Kerimde ise İsrâil ile kastedilen ? Yakup ? Peygamberdir. Tahrif edilmiş, aslı değiştirilmiş Tevrat?ta ki anlamı ise bambaşkadır. Yaratıcıya olan nefretleri, itaatsizlikleri ve alaycı ifadeleri burada da ön plana çıkmıştır. Onlara göre bu lakap ( İsrâil ) ? Tanrı Yehova ile başa baş güreştiği ve bu güreşte tanrıyı yendiğinden dolayı ? bizzat yaratıcı tarafından Yakub?a verilmiştir.
Yani Yahudiler o kadar üstün ve güçlü bir millettir ki tanrı bile onlarla başa çıkamamış, bu yenilgi sonucunda atalarına bu ünvanı vermek zorunda kalmıştır.
Bir önceki yazımda Kur?an ? ı Kerim?de Yüce Allah?ın İsrâiloğullarına verdiği nimetlerden ve buna karşılık olarak İsrâiloğullarının şükür yerine nankörlüğü, tevazu yerine kibiri, saygı yerine ukalalığı ve itaat yerine isyanı seçtiklerinden bahsetmiştim.
Onların bu kendilerini beğenmişliklerine, ? dünya benim etrafımda dönüyor ? tarzındaki yaklaşımlarına yine Kur?an?dan şöyle bir örnek verebiliriz:
İsrâiloğullarının kibiri ve ukalalığı o derece ileridedir ki; Mısır?dan çıktıkları zaman Allah Teâlâ kendilerine Kudüs?e girmelerini, hayatlarını orada sürdürmelerini emretmiştir. Fakat orada yaşayan zalim bir kavim olan Amelikler?den korktukları için girmeye cesaret edememişler ve Hz. Musa? ya " Onlar orada oldukları sürece biz oraya kesinlikle girmeyiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada kalacağız." (Maide Suresi, 24) deme cüretini gösterebilmişlerdir. Çölde geçen kırk yıllık rezil bir hayattan sonra Allahın nimetiyle, yardımıyla Kudüs?e girmişlerdir. Ama Allah?ın kendilerinden tek bir isteği vardır: O da şehire girerken yaptıkları hatalardan dolayı özür dilemeleri, Kuranı Kerimde ki ifadeyle ? Hıddaten ? ( hatalarımızı, günahlarımızı bağışla, affet bizi ) demeleridir.
Fakat bunca büyük nimete karşı yine içlerine işleyen alçak karakterleri üstün gelmiş, her zaman olduğu gibi nankörlük yolunu seçmişlerdir. Ağızdan bir çırpıda çıkıverecek olan bir af kelimesini dahi söyleyememişler, onu başka bir kelimeyle değiştirmişler ve Allah tarafından ? zalimler ? diye nitelendirilmişlerdir.
Peki, Yakup Peygamberden günümüze kadar devam ede gelen, dünyanın başına bela olan, temelleri terör üzerine, masum insanların kanları üzerine kurulu olan bu İsrâil tehlikesi dünyanın sonuna kadar hep böyle mi devam edecek? Bir güç ya da bir devlet bunları engelleyemeyecek mi? Ya da biz Müslümanlar, hiçbir şey yapmadan her zaman olduğu gibi yine başlarımızı göğe çevirip, oradan gelecek olan ilahi bir yardım, bir mucize beklemeye mi devam edeceğiz?
İsrâ suresinin 4 ile 7. ayetleri arasını okuduğumuz zaman, aslında İsrâil?in sonunun geleceği günlerin çok da uzak olmadığını görmekteyiz. Bu ayetler de Allah, İsrâiloğulları?nın yeryüzünde iki kez bozgunculuk yapacaklarını, büyük bir kibire kapılacaklarını bildiriyor. İlk bozgunun sonucunda kendilerinin cezalandırıldığını ve yurtlarının yakılıp yıkıldığını, düşmanlarının evlerinin arasına kadar sokulduklarını söylüyor.
Bu dibe vuruştan sonra Allah?ın tekrar kendilerine nimet verdiğini, onları mal ve çocuklarla desteklediğini, sayılarının iyice arttığını ve yeryüzünü ikinci kez fesada uğratacaklarını, orada tekrar bozgunculuk yapacaklarını söylüyor. Fakat bu son bozgunları olacak Kur?an?a göre? Çünkü Allah bunların başlarına yüzlerini kara eden, kan döken, girdikleri şehirleri darmadağın eden düşmanlar musallat edeceğini bildirmektedir:
? İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis'e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.)? ( İsra Suresi 7. Ayet )
Peygamberimizde hadislerinde ? Müslümanlar Yahudilerle savaşıp onları öldürmedikçe kıyamet kopmayacaktır. ? buyurmaktadır.
Tüm bunlardan anlıyoruz ki; bugün kanlı gözyaşı dökülen, yakılıp yıkılan, çocuk ağlamalarının ezanlara karıştığı Kudüs şehri, çok yakında ülkelerini taş ve sapanla savunmak zorunda kalan Filistinli çocukların zafer nidaları içinde olacaktır. Sapan taşının, uçak bombalarına galip geleceği günler çok yakındır. Şüphesiz ki Allah, bizimledir.
NOT ETTİKLERİM: İzak Şamir?e ( İsrail Eski Başbakanı ) derler ki, ? Kur?an?ın İsrâ Suresi?nde İsrâiloğullarının uğrayacağı feci akibet haber veriliyor. Biliyor musun? ?
Şamir ? evet ? der ve ekler:
- Ama ne siz o Müslümanlarısınız, ne de henüz biz o Yahudileriz!

