6 Aralık 2025, Cumartesi
20:20
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Evinize her gün aynı kişinin misafir olarak geldiğini düşünün. Öyle aziz bir misafir ki gelen tüm misafirlerin daha ötesinde bir hürmet görür, en çok o dinlenir.

 

Misafir misafiri sevmez ev sahibi hiç birini derler ya yalan? Ev sahibi de diğer misafirlerde hayran ona...

 

Öyle ki evin eşyaları bile kıble ayarı yapılır gibi bu misafire göre yerleştirilir. Ev halkı ve diğer misafirlerin oturma düzenleri ona göre ayarlanır.

 

Onun karşısında otururken konuşulmaz, hareket dahi edilmez, gözler başka yöne çevrilmez. O konuşurken her türlü sesin önüne geçilir, ışıklar söndürülür veya kısılır. Hatta bilinç kapatılır, bir süre servis dışı kalırsınız. Aradığınız kişiye o anda ulaşılamaz : )

 

Yalnız bu aziz misafir, ağzını pek hayra açmaz. Gözler önüne pek iç açıcı manzaralar sunmaz. Yalan söyler üstelik. Ahlaksızdır, kuralı - kutsalı yoktur. İnsanı işinden gücünden de alıkoyar. Konuştuğu rezil Türkçe ve argoda cabası?

 

?Yatsı namazını kıldırmaz, sabah namazına kaldırmaz, kim ne söylerse söylesin aldırmaz.

Zorla her eve girer, ev sahibine söver, gafilleri pek çok sever.?

 

Bildiniz mi her gün evinize gelen ve tutkuyla bağlı olduğunuz bu misafiri(ev sahibi mi demeliydik yoksa)? Televizyon tabi ya!

 

 Hızıyla çocukları uyuşturur; ders çalışmak, kitap okumak veya düşünmek gibi yavaşlık ve dikkat gerektiren şeyleri yapamaz hale getirir.

 

Analar çocuklarını televizyonun dadılığında rahatça büyütür, babalar yorulan başlarını onun söylediği ninnilerle dinlendirir.

 

Bir milleti çürütmenin türlü çeşit yollarını bilir ve en hissedilmez stratejilerle ince ince işler.

Öyle ki hacı amcalarımız bile fark edemez oyunu, tarikat ehli ağabeylerimiz bile mürididir artık onun.

 

Çevremizdeki her erkek birer Polat Alemdar, her kız biraz Selin?dir. ?Oha falan olursunuz, kal gelir üstünüze yaanee??

 

Kriz bahane kumanda savaşları bitsin diye alınan ikinci hatta üçüncü televizyon şahane.

 

Ve kriz bahane hiç ihtiyacımız olmayanları alarak televizyonun bizi reklam verenlere satması şahane?

 

Ateşte unutulan yemekler,

 

Reklam aralarına sıkıştırılan rekatlar,

 

Onun öğretmenliğine terk edilerek öğrenmemesi gereken ne varsa öğrenerek yetişen ahlaki dejenerasyona uğramış hormonlu domatesler yani evlatlar,

 

Konaklarda yaşayan zengin ve güzel kadınlarla, yakışıklı erkekleri göre göre artık birbirini beğenmez olmuş eşler,

 

?Aşk uğruna her yol mübah? anlayışının pompalanmasıyla yıkılan yuvalar,

 

Ve en önemlisi her gün bir sürü saçmalığı seyrederek heder ettiğimiz en değerlimiz yani zamanımız...

 

Dünyanın en popüler boşa zaman geçirme makinesinin marifetleri saymakla bitmez.

 

Çok iyi bir beyin yıkama, hatta sulandırma aracı bu aptal kutusu.

 

Cemil Meriç'e sormuşlar:

 

"Televizyon kültürünün kültür değişimini hızlandırması karşısında neler önerirsiniz?"

 

Cevap can alıcı ve oldukça düşündürücüdür;

"Televizyon kültürü diye bir mefhum tanımıyorum. Televizyon, aylak, şuuru iğdiş edilmiş, hiçbir zaman okumak ve düşünmek alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam için icat edilmiş bir nevi afyondur.Televizyon, şuurdaki son pırıltıları da yok eden bir cehennem makinesidir.

Tam bir kaçıştır televizyon. Yokluğa, boşluğa, şuursuzluğa açılan bir kapı... Bu korkunç tiryakilik, kurbanını batılılaştırmaz, batırır.Kültürün dün de, bugün de, yarın da tek taşıyıcısı vardır: Kitap???

 

Doğru söze ne denir. Bizler kitap okumazsak televizyon gün gelir canımıza okur, benden söylemesi...

 

Hiç mi artısı yok derseniz, biraz araştırdım ve bir tane buldum. Ne mutlu bize ki! Türkiye günde 4 saat seyretme ortalamasıyla dünya birinciliğini zorluyor!

 

Günde ortalama 4 saat, yılda 1460 saat yaklaşık 60 gün eder. Yaşanılmayan, sadece seyredilen geceli gündüzlü 60 gün.

 

İnanabiliyor musunuz? Neler yapmaz insan bu 60 günde?

 

Yapabileceklerimiz başka bir makale konusu olacak kadar özel ve önemli.

Şimdilik pencereden aşağı fırlatmasanız da en azından size sunduklarını vizesiz kabul etmez, karşısında daha az zaman geçirirsiniz (inşallah) diye umut ediyorum.

 

İnsanı doyumsuzluğa ve ahlaksızlığa iten her şeyden, ilk olarakta televizyondan kendinizi ve sevdiklerinizi mahrum bırakın lütfen.

 

NOT: Bu haftaki kitabımız konumu ve konusu itibariyle bir klasik kabul edilen HAYY İBN YAKZAN. Ruhun uyanışı alt başlığıyla İnsan yayınlarından çıktı. Yazarlar : İbn TUFEYL ? İbn SİNA. İnsanın manevi gelişim sürecini yalnız başına bir adada büyümek zorunda kalan Hayy üzerinden anlatan değerli bir çalışma.

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı